Türk solu hastadır. Ve bu hastalığın adı paranoyadır. Paranoyayı sözlükler şöyle tarif eder: Abartılı gurur, kuşku, güvensizlikle bencillikle belli olan bir ruh hastalığı. (Bkz. Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Ankara, 1988)
Bir insan solcu olduğu için mi paranoyadır, ya da paranoya olduğu için mi solcudur. Bilim adamları bu konuda şuna işaret ederler ki, solculuk paranoyayı tetikler ve fakat paranoya da solculuğu tetikler.
Vatan, millet, İslam, Müslüman, cami, baş örtüsü dendi mi, solcunun paranoyası azar. Gözlerini büyüterek korku içinde kaşınmaya başlar.
Bu solcular bir alemdir. Ağababalarının yazdığı, ama kimselerin okumadığı kalın kitapları işçilere satar, vatanına, ailesine, dinine bağlı işçimizi de saptırıp paranoya yaparlar. Paranoya olan işçi de gidip çöp toplamaz. Bura nire der.
Ne alaka. Anti parantez, Anayasa Mahkemesi’nin reis ve azaları istifa etmelidir ki, parantezi kapattırdıktan sonra işaret etmeli ki, İstanbul Sözleşmesi’ni niye müdafaa ediyor sol. Hasta da ondan, İstanbul sözleşmesi ailemizin ve hatta medeniyetimizin kökenini kurutmaktır.
Paranoyak solcu, Kemalistler, ailemizi ……. Kaldırmak istiyorlar.
Bu paranoyak hastalıklı, ağzı içki kokan, dişleri çürümüş sol Kemalistler eskiden istifa diye yırtınırlardı, şimdi tarikat ve cemaat diye avaz avaz bağırmaya başladılar. Söyledikleri şu. Tarikat ve cemaatler Türkiye’yi ele geçirecekmiş. Türk Silahlı Kuvvetleri Atatürk ve İnkılâplarına kapalıymış. Tarikat ve cemaatlere açıkmış TSK.
Şu paranoyak solcu, Kemalist kafaya bakın. TSK dükkan mı ki, birine açık, birine kapalı olsun.
Lakin tarikat nedir. Tarikat bir yoldur. Birçok yol vardır ve bu yollar mukadderdir.
Ne diyeyim Allah bu solculara şifa versin. Amin.