Siyaset bilimciler İmamoğlu’na verilen cezayı yorumladı! “Karar demokrasi refleksini tetikledi”

Yayın tarihi: 16 Aralık 2022 Cuma 9:36 am - Güncelleme: 16 Aralık 2022 Cuma 9:44 am

Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası toplumun tepkisini çekerken, bu karar iktidarın seçime doğru baskıcı politikalarını artıracağı yönünde yorumlandı. İstanbullular, iradelerine Saraçhane‘de düzenlenen mitingte sahip çıktı. Siyaset bilimciler, kararın en başta halkın demokrasi refleksini tetiklediğini belirtti.

Genel seçimlere yönelik geri sayım sürerken AKP iktidarı baskının dozunu her geçen gün artırıyor. Sansür yasası, grev ile eylem yasakları derken, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası iktidarın baskıcı politikalarının geldiğini son noktayı gözler önüne serdi.

İmamoğlu’nun çağrısıyla Saraçhane’de dün ve önceki gün bir araya gelen İstanbullular, 806 bin oy fark atarak belediye başkanlığına seçilen İmamoğlu’na sahip çıktı. Halk, iktidara ‘demokrasi için bir aradayız’ mesajı verdi.

Siyaset bilimciler, İmamoğlu’na verilen hapis cezasını ve halkın iradesine sahip çıkmak için Saraçhane’de bir araya gelmesini değerlendirdi.

Emniyet Saraçhane buluşmasına katılan kişi sayısını düşürdü

MUHALEFETİ BİRLEŞTİRDİ

Birgün’e konuşan Prof. Dr Murat Somer şunları söyledi: “Seçim öncesi, iktidar değişimi ve sonrası yönetim çok zorlu geçecek. Muhalefet halkın iradesinden güç alan siyaset üretmeli. İktidarın sertleşme politikasına karşı elindeki en büyük güç bu. Dünkü karar muhalefet için büyük fırsat. Halkın demokrasi refleksini tetikledi. Muhalefetin nicedir aradığı enerji ve birliği bulması için şans”
Altılı Masa’nın adaylık tartışmalarına ilişkin de konuşan Somer, “Bu karar muhalefeti birleştirdi. Dün, bugün ve önümüzdeki günlerde aday adaylarının gösterdiği performans ve halktan alacağı destek adaylık konusunun kendiliğinden ve halkın hakemliğinde şekillenmesini doğurabilir. Bu an aslında aday, istişare temelli yönetim modeli ve yol haritası açıklamak için çok uygun. Siyasal irade belirlendikten sonra hukuki yasaklar vs. hepsi aşılabilir. Doğru aday hızlı karar alma ve kriz yönetme becerisi üst düzeyde ve başta gençler halkla duygusal bağı çok güçlü, istişareyle yönetime açık olmalı. Önümüzdeki zorlu dönem ancak böyle bir adayla başarılabilir.” dedi.

İmamoğlu’na verilen ceza AKP’de şok etkisi yarattı! “Karar moralleri bozdu”

“SONUÇ DEĞİL BAŞLANGIÇ”

Gazeteci-Yazar Kemal Can da bu kararın bir sonuç değil aksine başlangıç olduğunu ifade etti. Can, bu kararın tekrardan adaylık sürecini belirleyecek takvimin iktidarın kontrolüne geçmesine yol açtığını belirterek şöyle konuştu:

“İktidarın baskıları seçime doğru kesinlikle artar ama bu tür hamlelerin iki boyutu var, birincisi baskı ve hareket alanını kısıtlamak, bazı aktörleri cezalandırmak ya da devre dışına çıkartmak, HDP örneğinde gördüğümüz gibi teşkilatları çalışamaz hale getirmek. Diğer tarafı ise iktidarın, HDP kapatma davası, Demirtaş’ın tutukluluk süreci, İmamoğlu davası, dokunulmazlıklara yönelik fezleke kararları ve hatta Gezi davasında olduğu gibi özellikle yargı kararlarıyla bu tür siyasi davalar ile süreci kontrol etmek, rakiplerinin hamlelerini etkilemek. İmamoğlu’na verilen kararın ardında yerel seçimlere yönelik Canan Kaftancıoğlu’na yapıldığı gibi intikam hamlesi olduğunu ve gözdağı verilmeye çalışıldığını söyleyebiliriz ancak bu hamlenin adaylık sürecini etkileyecek takvimi tekrar iktidarın kontrolüne geçireceği gerçeğini unutmamak gerekiyor. Çünkü İmamoğlu’nun adaylığına yönelik tartışmalar artarak adaylığının önü kesilip kesilmeyeceğine, mağduriyet üzerinden adaylık şansının büyüyüp büyümediğine yönelik tartışmalar iplerin iktidarın elinde kalmasına neden olacak. Biliyoruz ki iktidar isterse Kaftancıoğlu davasında olduğu gibi süreci 2,5 ayda tamamlayabilir isterse Demirtaş’ın tutuklanma sürecinde olduğu gibi süreci 2-3 ayda da tamamlayabilir. Yargı doğal işleyiş üzerinden yürümediği için iktidar bir adayın kaderini belirlerlerken muhalefetin hamlesini elinde tutma imkânı yaratıyor. İktidar içerisinde birbirinden çok farklı yorumlar görüyoruz. Bazıları bu kararın iktidarın aleyhine işleyeceğini söylüyor. O yüzden ben bu süreci bir final tablosu oluşturmadığını, sonuç verecek kaçınılmaz yorumların erken olduğunu çünkü bunun bir final değil, başlangıç eşiği olduğunu düşünüyorum”

Ekrem İmamoğlu: Hangi çılgın zincir vuracakmış!

“ÖFKE ÇOK BÜYÜK HEYECAN YARATTI”

Kararın ardından İstanbul Saraçhane’de belediye binası önünde toplanan kalabalığa da değinen Gazeteci Can, şöyle devam etti: “Tepkiler hakkında ilk intiba muhalefetin ve altılı masanın kendi kendine yapamadığı heyecanı, motivasyon dopingini bu karar yaptı. Öfke de bir konsolidasyon gücüdür. İptal edilen İstanbul seçiminden sonra olduğu gibi muhalefette yüksek bir öfke konsolidasyonu oldu muhalefet birden heyecanlandı harekete geçti. Sosyal medyada politik meselelerde duyarlılığını görmediğimiz bazı isimlerin bile paylaşımlarını gördük bu anlamda kısa vadeli bir muhalefet yerine bir etki yarattığını söyleyebiliriz ama bunu seçime kadar taşıyıp büyütecek olan muhalefetin bundan sonra nasıl devam edeceği. Mesela aylardır hiçbir olayda Altılı Masa birlikte ortak bir eylem yapmamıştı. İlk defa bugün Saraçhanede Altılı Masa, masa buluşmaları dışında siyasi alanda görülüyorlar. Bu önemli bir gelişme. Dediğiniz gibi sosyal medya ve kamuoyunda nasıl bir canlanma yarattığı ortada. Ama önceki günkü tablo ve heyecanın yaratılmasında Meral Akşener’in inisiyatif almasının da önemli bir etkisi olduğunu söylememiz gerekir.”

Abdullah Gül’den Ekrem İmamoğlu’na verilen cezaya tepki! “Türkiye’ye yapılan haksızlık”

“DEMOKRASİNİN ASIL TEMİNATI SOKAK”

Sosyolog Dr. Osman Özaslan’ın değerlendirmesinde ise şu ifadeler yer aldı: “Mahkemenin verdiği kararın ardından bir kez daha gördük ki Türkiye’deki demokrasinin teminatı hukuk değil. Bilakis, hukuku ve demokrasiyi yeniden inşa etmenin yolu ise, bütün demokrasilerin teminatı olan toplumsal muhalefet ve toplumun demokratik sokak eylemliliğinden geçiyor. Dolayısıyla sandığın zapt edildiği yerde demokrasinin yolu gasp edilmiş hukuktan değil, gücünü meşruluğundan alan toplumsal muhalefetten geçiyor. Seçimlere giderken bu durumu baz almak, bu gerçeğe göre hareket etmek gerekiyor.”