Kazakistan, Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri hareket başlatmasıyla birlikte, kendi silahlı kuvvetlerini hızla yeniden organize etmeye koyuldu. Kazak Cumhuriyeti’nin hükümeti öncelikle ülkenin askeri bütçesini 1.5 katına yükselterek 2.6 milyar dolara çıkarttı. Yakınlarda ABD’nin tanınan gazetesi “The Wall Street Journal” konu hakkında bir makale yayınlandı. Yazıda Kazakistan’ın, Rusya’nın bir sonraki jeopolitik hedefi olmaktan korkmaya başladığına vurgu yapıldı. Devlet Başkanı Tokayev’in bu açıdan korku duyması hiç de nedensiz değil çünkü: Kazakistan’da Rus dilinin statüsü düşürülüyor, devlet organlarından anadili Rusça olan uzmanlar dışlanıyor, uzaklaştırılıyor ve de okullarda “anti-emperyal” (bunu anti-Rus olarak okumak daha doğru olur) içerikte bir tarih anlatısı öğretiliyor.
PUTİN’E ‘MEYDAN OKUMASI’NIN ŞİFRELERİNDEN BİRİ DONBASS’I TANIMAYACAĞINI İLAN ETMESİYDİ
Elbette ki tek başına Rusya’ya karşı koymak hiç de kolay değil. Muhtemelen bundan kaynaklı olarak Kazakistan son dönemde büyük bir gayretle Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ve NATO ülkeleri ile olan işbirliğini arttırıyor. Nisan ayında Çin Savunma Bakanı Vey Fenhe Kazakistan’a gelerek, ülkesi ile Kazak cumhuriyeti arasında askeri işbirliğini kuvvetlendirmeye dönük bir anlaşma imzaladı. Mayıs ayında ise Tokayev Ankara’ya gelerek, Türk SİHA’larının üretimine yönelik anlaşmaya imza attı. Yakında “Bayraktarlar”, Kazakistan’da kurulacak ortak fabrikada üretilmeye başlanacak. Söz konusu ziyaretlerin Bay Tokayev’in konu bağlamında kendisine olan güvenini perçinlediğine şüphe yok.
Bu yüzden olsa gerek, Doğu’nun töre ve ananelerine göre misafirlikteki adab-ı muaşeret kurallarını dahi hiçe saymak pahasına St. Petersburg’da düzenlenen “Uluslararası Ekonomik Forum”da Vladimir Putin’in suratına karşı, ocak ayındaki halk isyanında kendisi ve iktidarını, adeta ipten aldığı için “ayaklarına eğilmeye” hiç de niyetlenmediğini ima etmişti. Dahası Kazak lider; Rusya için ne derece önem arz ettiğini, ne denli kritik bir konu teşkil ettiğini bilmesine karşın, Lugansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetlerini “sözde devletler” olarak tanımlayarak bu devletleri tanıma olanağını elinin tersiyle itmeyi tercih etmişti.
Yine de, bilenler için Tokayev’in bu bağlamdaki ifadeleri ve tavrı çok sansasyonel bulunmadı çünkü bizzat Tokayev’in iktidara gelmesinin ardından ülkede, 2014’te Donbass’ta savaşmış olan Kazak milisler hapse atılmaya başlandı.
KAZAKİSTAN’DAKİ AMERİKAN BİYOLOJİK LABORATUARLARINDAN BAHSEDEN YOK
Peki, Kazakistan’ın bu “savunma” harcamaları tam olarak nereye gidiyor? The Wall Street Journal, söz konusu parasal fonların askeri rezervleri kuvvetlendirmek amacıyla kullanılacağına dikkat çekiyor. Gazetedeki haberde yazılanlara bakılırsa Kazakistan Ukrayna’daki durumdan çıkardığı ders uyarınca; askeri eylemler, siber saldırılar ve dezenformasyonla «hibrit savaşa” karşı hazır olması için orduyu reforme etmenin gerekli olduğuna inanıyor. Öte yandan, ne yazık ki aynı The Wall Street Journal bu büyük bozkır ülkesindeki Amerika’nın gizli biyolojik laboratuvarları konusunda utangaçça sessiz kalmayı yeğliyor. Çeşitli analistlerin çıkarımlarına kalırsa, bu laboratuvarlarda da biyolojik silah üretiliyor, yalnız görünmez şekilde… Buralarda; nadir görünen çiçek hastalığı türleri, veba, ateşli hastalıklar, kolera ve hepatit üzerine çalışılıp, yeni “savaşçı virüs”lerin geliştirildiği belirtiliyor. Bu ölümcül tıbbi çalışmaların potansiyel uygulanma sahasının neresi olduğu tabii ki gizlenebilir değil: Komşu Rusya. Acaba sözü edilen araştırmalar da Kazakistan’ın askeri bütçesine dahil mi yoksa Pentagon üstlenmiş olmasın bütün bu harcamaları?!..