Uluslararası “finans monarşisi”nin ve bunun aktörlerinin çevirdiği finans oyunlarının önemli kurbanlarından biri olan Yunanistan, yaşadığı derin ekonomik ve finansal kriz ile neredeyse Avrupa’nın tarihsel rüyasını kabusa çevirecekti.
Avrupa uygarlığı, onun demokrasi değerleri önemli ölçüde antik Yunan uygarlığının demokrasi deneyimlerinden ve demokrasinin felsefi derinliği ve politik deneyimlerinden ilham almaktadır. Bu anlamda Avrupa Birliği’nin düşünsel ve politik referansları için anlam ifade eden Yunanistan’ın AB’den çıkışı kesinlikle politik ve moral açıdan yıkım olacaktı. Şimdi asıl konuya ay geleyim: Bu ülkenin yaşadığı varoluşsal kriz "Politik sinema"nın ve "Politik kamera"nın duayeni Costa-Gavras’ın kamerasının konusu oldu. Konu olan eser ise: "Odadaki Yetişkinler: Avrupalı ve Amerikalı Derin Egemen Çevrelerle Muharebem" kaynağını, Alexis Çipras hükümetinde Maliye Bakanlığı yapan Yanis Varufakis’in aynı adlı kitabının sinemaya uyarlanmasından alıyor.
Varufakis, Yunanistan’ın yaşadığı derin ekonomik çöküşten çıkışı için AB’nin ve Batı dünyasının, liberal demokrat siyasi güçler ile neo-liberal derin kurumlarının koridorlarında zorlu ve aşağılayıcı müzakere süreci yürütmüştü. Bu aşağılayıcı dönemde Troyka denilen “Avrupa Komisyonu- Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu” adlı kurumlar adeta Yunan halkını ve ülkesini ahtapot gibi sarmalamıştı. Bu ülke, adeta “ölüm kontratı”nı imzalamaya zorlanmıştı.
Dönemin iktidarı Syriza, bu dönemde Yunanistan'ın borçlarını yeniden yapılandırmak, ekonomik krizle boğuşan halkın durumunu düzeltmek için büyük bir savaş verdi. Bu süreçte Troyka ile anlaşma olayını 5 Temmuz 2015 yılında referanduma götüren Çipras, Avrupa Birliği'nden çıkış sürecini (Grexit) dolaylı olarak başlatmış oldu. Bu rest sonrası taraflar pozisyonlarından taviz vererek bir anlaşmaya vardılar fakat bu, Syriza için "Pirus Zaferi", Yannis Varufakis için Syriza'dan mutlak şekilde yol ayrımına neden oldu. Peki bu sürecin sonunda neler oldu denilirse, Yunanistan bir Syriza deneyimini yaşamış oldu.
Varufakis ise politik “kurtlarla dans” sürecinde çizgisinden taviz vermeyen iflah olmaz bir muhalif olarak dik ve mahmur başıyla entelektüel evreninden taviz vermeyerek görüşlerini savunmaya devam etti.
Görüşleri marjinal olarak düşünülse dahi “egemen politika”nın ahlaki formasyonunu tamamen yitirmemesi ve düşük ahlaki standartlara sahip bir sınıfın eline tamamen geçmemesi için Varufakis gibi düşünce ve politika insanlarına ihtiyaç var ki bunlar asla unutulmamalı.
Ve Costa Gavras’a gelince ki bu film ile de "politik sinema" dünyasına yine çığır açıcı mesajlar vermeye devam ediyor...