Narsist Anneler Alemi

Yayın tarihi: 7 Mayıs 2023 Pazar 2:47 pm - Güncelleme: 7 Mayıs 2023 Pazar 2:47 pm

Elif Kaleli

Uzman Psikolojik Danışman [email protected]

Hadi size bir Pazar etkinliği. Bu yazıyı okuduktan sonra elinize bir ayna alın ve evin en sesiz sedasız köşesine çekilin. Sonra elinize aldığınız aynadaki aksinizi inceleyin. Kadınlar anneleriyle anneanneleriyle hatta büyük nineleriyle taşıdıkları benzerliklere odaklansın, erkekler de babaları ve büyük büyükbabalarıyla… Yüz şekliniz, ağız yapınız, göz çevreniz, elmacık kemikleriniz, kaşlarınız, dudaklarınız, boynunuz hasılı bütününüz… İfadeniz, bakışlarınız size ailenizdeki hangi kadınları ya da erkekleri çağrıştırıyor? Bu keşif esnasında zihninizde hangi anınız/anılarınız canlandı? Keşke üşenmeseniz de aklınızdan geçenleri bir de not alsanız… Zira yüzümüz yaşanmışlıkların müzesidir. Ve bu müzede her eserin birden fazla sahibi vardır.

Artık kendisine bolca aşina olduğumuz kuramcı Jung der ki; insanın bilindışı ‘anneler âlemidir’. Nitekim Yunan mitolojisi, “Ana Tanrıça” figürü ile başlamaktadır. Ana Tanrıça’nın “analığı” evreni “doğurarak” yaratmış olmasından kaynaklanmaktadır. ‘Doğurganlık’ üzerine şekillenen anaerkil toplumlarda bütün kadınlar değerlidir ve birçokları önemli konumlara ulaşmışlardır. Kadınlar aile reisi olmuşlar; miras anneden kızlarına ve tahminen en son ölecek ve aileyi en uzun süre ayakta tutacak en küçük kıza bırakılmıştır. Soy, anneden geçmekte, çocukların bakımından anneleri ve çocukların dayıları sorumlu tutulmaktadır.

Şimdiler de işler çoktan değişse bile değişmeyen gizemli bir dehliz olarak ‘anneler âlemi’ her evladın zihninde varlığını korumaktadır. Jung anne kompleksi meselesinin erkeklerde daha karmaşık olduğunu söylese de aslında işler bazı kız çocukları için hiç de öyle değildir. Nitekim baba iş bulmak amacıyla evden uzaklaştıkça anneyle daha çok baş başa kalan kız çocuk için anne yani ‘ilk sevgi nesnesi’, babanın dahil olduğu denklemde ergenlikle birlikte yeniden şekillenir. İçinde can bulduğu plasentanın sahibi anne, kendinden bir türlü ayrıştıramadığı kızıyla karşı karşıya gelmeyi asla istemez. Babasının ve çevresinin daha çok ilgisini çeken kız evlat (yani annenin diğer yarısı), hatta mümkünse ait olduğu yere yani annesinin rahmine geri dönebilir. Narsist anneler için kızlarının daimi yetersizliği dayanılmaz bir eziyettir. Ve elbette kendine layık evlat olamamanın da bedelini ödeyecektir. Çünkü kendisi de öyle bir evde yetişmiştir.

Kızan, yargılayan, eleştiren, empatiden yoksun annenin daima iyi tarafını düşünebilmek evladın asli görevidir. Annenin ateş hattından oğul daha kolay çıkarken kız evladın böyle bir şansı yoktur. Zira biçare aynılığı muhafaza etmekle yükümlüdür. Narsist anne için kızının ne hissettiğinden ziyade nasıl göründüğü önemlidir. Ona yaraşan bir evlat mıdır; adını taşımayı hak etmiş midir? Kendi genç kızlık düşlemlerinin ne kadarına sadık kalmıştır? Camdaki Kız dizisinde olduğu gibi annesinin sevgisinden ve onayından vazgeçtiğinde artık narsist anne için ölümüne bir savaş başlamıştır. Çünkü bu ailenin tarihinde ve bugününde her şey ilelebet narsist anne sayesinde var olacaktır.

Dikkat ederseniz televizyon ekranlarında en çok izlenen yapımlarda artık narsist anne profillerine daha sık rastlıyoruz. Masumlar Apartmanı’nda temizlik hastası Safiye’nin annesi onu kirli olduğuna nasıl da inandırmıştı. Eşi tarafından sevilmemesinin acısını ondan çıkartmıştı. O da kardeşlerinden. Maalesef narsist annenin kız çocuğun ruhunda açtığı delikler nesiller boyu doldurulamaz boşluklara dönüşür. Kız çocuk ya kendisini adayarak çıkar yol bulur ya da canı pahasına kavga ederek. Bir türlü memnun edilemeyen anne etrafında dolana dolana ömürler geçer.

Sonra bir televizyon dizisinde ‘bu kadar da olmaz canım’ derken acı bir gülümseme yerleşiverir yüzünüze. Ömer dizisinde Gamze’yi yerden yere vuran annesi Fatma Hanım; Kızılcık Şerbeti dizisinde Pembe Hanım ve elbette hayatına son vererek hepimizi hüzne boğan Feride Hanım… Ve tabii şahane adıyla ‘Biz kimden kaçıyorduk anne?’ dizisi… Kabul edelim ekranlarda narsist annelerin sayılarının artması tesadüf değil. Çünkü annelerimiz kutsaldır. Ne olursa olsun kanımız, canımızdır. İşte bu sebepten ötürü gıyaplarında pek az konuşur pek az düşünürüz. Şayet anneler aleminin makus talihi size tanıdık geliyorsa lütfen elinizdeki aynaya daha dikkatli bakın… Çünkü orada doğacak kızlarınız ve kız torunlarınız var.