Murat Yetkin yazdı: Kavcıoğlu’nun Ağbal’dan çıkarması gereken ilk ders

Yayın tarihi: 22 Mart 2021 Pazartesi 2:02 pm - Güncelleme: 22 Mart 2021 Pazartesi 2:05 pm

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, “MB kafesindeki yeni kuzu Kavcıoğlu’nun Ağbal’dan çıkarması gereken derslerin başında, oraya bağımsız karar alabilme yeteneğinden dolayı getirilmediğini görmesi gerekiyor sanırım” ifadesini kullandı.

Murat Yetkin, Merkez Bankası’ndaki başkan değişimini kaleme aldığı ‘Kuzuların sessizliği: Ağbal dört ay dayandı. Ya Kavcıoğlu?’ başlıklı yazısında, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘başta ABD ile kronikleşen sorunlar ve hem ABD hem AB’den demokratikleşme ve insan hakları adımları atmadıkça yatırım sermayesi gelmeyeceğine sonunda ikna olduğunu’ belirtti.

“Erdoğan o nedenle ‘iç kaynaklara’ dönmek istemiş olabilir” diyen Yetkin’in yazısından bir bölüm şöyle:

“Bir ara öyle bir rüzgâr esti ki, adeta ekonominin düzelmesi Ağbal ve (Ağbal’ın gelişinden bir gün sonra, 8 Kasım’da) Hazine ve Maliye Bakanlığını bırakan Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın yerine atanan Lütfi Elvan’ın başarısı gibi görünecekti. Erdoğan’ın böyle bir şeye tahammül etmesi düşünülemezdi. MB kafesindeki yeni kuzu Kavcıoğlu’nun Ağbal’dan çıkarması gereken derslerin başında, oraya bağımsız karar alabilme yeteneğinden dolayı getirilmediğini görmesi gerekiyor sanırım. Kendisini Ağbal gibi ön plana çıkarmazsa, öyle TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB’un önerilerini de dikkate aldığını filan söylemezse, Murat Uysal gibi 16 aya kadar bile çıkabilir görev süresi. Kim bilir?”

NEDEN BÜTÜN BUNLAR?

“Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta ABD ile kronikleşen sorunlar ve hem ABD hem AB’den demokratikleşme ve insan hakları adımları atmadıkça yatırım sermayesi gelmeyeceğine sonunda ikna oldu. Bunun için Selahattin Demirtaş’tan Osman Kavala’nın serbest bırakılması dahil bazı sembolik adımların atılması da gerekiyor. Oysa Cumhur İttifakı Ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli için bunlar ‘kırmızı çizgi’ niteliğinde. Erdoğan o nedenle ‘iç kaynaklara’ dönmek istemiş olabilir. MB’na daha fazla para bastırıp devlet garantisi verilen (Kanal İstanbul gibi) devasa projelere kaynak oluşturmayı bir yol olarak görmüş olabilir. Böyleyse, bunlar daha da içe kapanık bir ekonominin ve daha da içe kapanık ve baskıcı bir iç siyasetin göstergeleri sayılır. MHP’nin talebi üzerine HDP’ye kapatma davası açılması, Saadet Partisi ve İslami cemaatlerin talebiyle İstanbul Sözleşmesinin iptali de aynı çerçevededir. Olan biteni sadece ekonominin, sadece piyasanın kurallarıyla açıklamaya çalışmak boşuna çaba olacak. Oyun had safyada siyasidir, iktidarda kalma mücadelesidir. Feda edilen kuzuların sayısı arttıkça oyunun sertleşmesi kaçınılmaz olacak.”

YAZININ TAMAMI