"Tayyip abiyle ölüm bile olsa karşılıklı helalleşeceğiz" diyen Sedat Peker Erdoğan'la 'helalleşmeyi' 14 Haziran sonrasına bıraksa da bugüne kadar ortaya attığı iddiaların etkisi giderek büyüyor…
Erkan Yıldırım üzerinden kokain trafiği ve Suriye iç savaşına silah gönderilmesi iddiaları ile birlikte konu ulusal sınırları aşarak uluslar arası bir özellik de kazandı. Sedat Peker bildiklerini sınırlı ölçüde anlatıyor, kurşunları tek tek harcıyor ve pazarlık kapısını açık tutuyor olsa da bu itirafların bıçakla kesilir gibi kesilmeyeceği açık…
Nitekim, iktidar ve iktidar medyası iddiaları 'önemsiz' gibi göstermeye çalışsa da Sedat Peker’in açıklamaları ilk sonuçlarını Mehmet Ağar ve Tolga Ağar 'istifaları' üzerinden verirken, KKTC’de Kutlu Adalı cinayetinin araştırılması için Meclis'te oybirliği ile karar alındı…
İktidarın öne çıkarmaya çalıştığı "Devlete mi mafyaya mı inanacaksınız?" ikilemi de, iddiaları ciddiye aldığı için muhalefeti mahkum etme çabaları da tutmuyor. Yalnızca 100 milyonu aşan video izlenmeleri değil, Avrasya’nın araştırmasına göre seçmenlerin yaklaşık yüzde 75'inin Sedat Peker'in iddialarına inandığının ortaya çıkması gerçeğin başka türlü aktığını gösteriyor…
İddiaların merkezinde Berat Albayrak, Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Binali Yıldırım gibi isimler yer almasına, milletvekili dövmekten cinayete, gazete basmaktan uyuşturucuya ve Suriye’de milyarlarca dolarlık ticaretten 'savaş suçuna' kadar onlarca önemli iddiaya rağmen iktidar sürece 'müdahale işareti' vermediği için, yargı da hepimiz gibi süreci seyrediyor!
Hatta Sedat Peker "Derin Mehmet'in adamları tarafından geçmişte Gaziosmanpaşa’daki kahve saldırısından çok daha büyük bir eylem yapılıp, ülkede kaos çıkarma planlarını boşa çıkarabilmek içindir. Planları bir cemevine saldırıdır" diye ihbarda bulunuyor, HDP’li iki milletvekili dışında ne iktidar ne de muhalefet cephesinden açıklama bile gelmiyor…
Onca yaşanan ve bir tek siyasi sorumlusu yargı önüne çıkartılmayan Maraş, Madımak ve Gazi gibi katliamlar ortadayken, Sedat Peker’in "Cemevi’ne saldıracaklar" iddiası için iktidarın ve yargının sessiz kalması sistemin yalnızca çürümüşlüğüne işaret etmiyor, aynı zamanda sistemin bir suç makinesine dönüştüğünü de gösteriyor…
Evet bu iddialar gizli saklı değildi, 'resmi ajanslar' hariç bizler hep söylüyorduk, evet Sedat Peker ortaklıkları bozulduğu için şimdi söylüyor! 30 yıllık suç ortaklığından sonra Sedat Peker’in Rubin Hood ya da Köroğlu olması mümkün olmayacağına göre, hukuk, şeffaflık ve adalet için muhalefet hızla harekete geçmeli. Zira gizli açık ittifaklardan ve suç ortaklığından dolayı iktidarın bu işin üzerine gitme şansı olmadığı ve bu süreci zamana yayarak 'unutturmaya çalışacağı' kesin gözüküyor…
Bu yüzden ortada ne istifa ettirilen ne de açığa alınan bir bakan yok. Meclis işlevsiz olduğu ve AKP-MHP bloku tarafından kontrol edildiği için, şimdiye kadar olduğu gibi şimdi de Meclis'e gelen 'araştırma ve soruşturma komisyonu kurulması' önerilerini reddedileceği ve reddederken de muhalefeti 'dövmeye' çalışacağı kesin! Nitekim CHP’den ve HDP’den gelen bu tür öneriler hemen reddedildi…
İktidarın giderek sertleştiği ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i bile saldırı için hedef gösterdiği bir ortamda yumuşamayacağı da, bir araştırma komisyonu kurmak için 'ikna edilemeyeceği' de kesin…
Krizi derinleşen ve panik halinde davranan iktidarın, Haziran 2015’teki seçim yenilgisinden sonra olduğu gibi, ülkeyi krize sürükleyip provokasyonlarla, kaosla gücünü korumaya çalışacağı tezinin halen geçerli olduğunu unutmadan muhalefet kendi hamlesini yapmalıdır!
Muhalefetin yapması gereken hamle bellidir: Millet İttifakı’nın çağrısıyla meclis içi ve meclis dışı soldan ve sağdan bütün muhalefet parti liderleri bir araya gelmeli ve kameraların karşısına geçerek, Türkiye’nin saygın hukukçularını, gazetecilerini, akademisyenlerini de sürece dahil edecek bir şekilde 'Araştırma ve Soruşturma Komisyonu' kuracaklarını, Türkiye’yi hukuk dışı güçlere teslim etmeyeceklerini kamuoyuna ilan etmeliler.
AKP-MHP blokunun engellemelerine rağmen böyle bir komisyon çalışmaya başlarsa, Türkiye’de adalet ve normalleşme isteyen geniş kitlelerin desteğini alır, iktidarı sandığa zorlar ve demokratik bir Türkiye’nin kapısını aralar…