Moldova Devlet Başkanı Mayya Sandu ve iktidar partisi PAS, Gagavuz halkı ülkelerindeki Rusofobya’ya karşı olmasına rağmen bu yönde anayasayı değiştirmeye hazırlanıyor.
Uzmanların yorumlarına bakılırsa, bu tarz bir hareket Dinyester Nehri’nin sağ kıyısında, tam 28 sene önce engellenen bir iç savaşı bu kez ise provoke edebilecek. Geçen haftanın cuma günü, yani 23 Aralık tarihinde Moldova sınırları dâhilinde Gagavuz otonom bölgesinin oluşturuluşunun 28. yıldönümüydü.
Bu kapsamda başkent Komrat’ta resmi bir etkinlik düzenlendi. Söz konusu etkinlikte özerk bölgenin başkanı İrina Vlakh yaptığı konuşmada, Avrupa ile entegrasyon sürecinin Rusya ile ilişkilerde kötüleşmeye neden olmaması gerektiği, ülkenin ihtiyaçları için enerji kaynaklarının, politik önceliklere göre değil, tersine ekonomik kriterler temelinde satın alınmaya devam edilmesi gerektiğini belirtti. Bundan önce birkaç gün boyunca ise, Gagavuz parlamentosu ve hükümeti, Kişinyov yönetiminin altı adet “Rusya yanlısı” kanalın yayın lisanslarının iptali hakkındaki kararını ele aldılar ve de kararın iptalini talep edip, özerk bölgenin söz konusu kanalları iptal etmeyeceğini açıkladılar.
Moldova SSCB’den ayrılırken, Gagavuzlar birlikte kalmak istemişlerdi
Komrat’ın açıktan pozisyonu, Moldova Anayasası’nca korunan Gagavuzya’yı özel statüden yoksun bırakma planları yapan devlet başkanı Mayya Sandu’ya ve iktidar partisi PAS yönetimine yakın Moldova parlamentosu temsilcilerinde ise olumsuz tepkiye neden oldu. Şayet işler böyle giderse, Gagavuzların otonomitesi, yaklaşan 30. yıldönümüne dahi ulaşamadan riske girmiş olacak. Moldova ise; Rumen pasaportlu yönetici sınıf tarafından üretilen bir dolu sosyal, ekonomik ve politik probleme ek olarak, bir de belki; doğrudan kendi topraklarında, 1994 senesinde çıkmasının önü alınması başarılan bir “ateş hattına” sahip olmuş olacak. Moldova’nın güney doğusunda yer alan Gagavuzya, aynen Transdinyester’de (Moldova’daki Rus özerk bölgesi) olduğu gibi, her zaman Rusya’ya oldukça yakın bir havaya sahip olmuştur. 1990 yılında, Bükreş’ten gelen yerel milliyetçiler ve ajitatörlerin etkisi altında kalan Kişinyov, Belts, Kalaraşa ve Lapuşanlılar kendilerini bir an “Rumen gibi hissetmek” suretiyle bağımsızlıklarını ilan edip, Sovyetler Birliği’nden ayrılmak için harekete geçtiklerinde, Bucak Vadisi’nin Ortodoks Türkleri taban tabana zıt bir pozisyon sergilemişler ve SSCB çatısı altında kalmak istediklerini deklare etmişlerdi. Moldova’dan “bölücülük yoluna girmek suretiyle”, bağımsızlaşarak kendi cumhuriyetlerini yaratan Gagavuzlar, bunu hatta Transdinyesterlilerden iki hafta önce gerçekleştirmişlerdi.
Gagavuzlar 2014’te kendi kaderlerini tayin yönünde referandum düzenlemişlerdi
Öte yandan, Dinyester Nehri’nin savaş çıkan sol tarafına kıyasla, Gagavuzya’da da artık kaçınılmaz gözüken kan dökülmesi olayının önlenmesi tam anlamıyla son anda başarılmıştı. Dört sene boyunca Kişinyov ne barışta ne de savaştaydı; taraflar ise ancak 1994’te uzlaşma yoluna gidebildiler: Gagavuzlar bağımsızlık iddialarından vazgeçme karşılığında, yasa düzeyinde düzenlenen daha genişletilmiş yetkilerle donatılmış özerklik statüsü elde ettiler. 1990’ların ikinci yarısında ve 2000’ler boyunca merkezi iktidar ile özerk bölge arasındaki sürtüşmeler devam etti, fakat ortam şöyle ya da böyle sakindi. Ne var ki, Gagavuzların Rusya’ya dönük genel olumlu tutumlarını saklamamaları Moldovalı milliyetçilerin fazla da hoşuna gitmedi. 2009 senesinde Moldova’da iktidara Batı yanlısı siyasetçilerin gelmesi ve Avrupa ile bütünleşmeye doğru ilerlemeleri ile birlikte Kişinyov ile Komrat’ın arası gene açılmaya başladı. Rumenleştirme girişimlerine ve haklarının ihlal edilmesine karşı tepki olarak Gagavuzlar, “Moldova’nın Avrupai geleceğinin savaşçıları”nın benzer inisiyatiflerine meydan okurcasına 2014’ün şubat ayında bir referandum düzenlediler. Netice ise fazlasıyla açıklayıcı nitelikteydi: Katılımcıların yüzde 98’i; Moldova’nın bağımsızlığını kaybetmesi durumunda kendi kaderini tayin hakkını gerçekleştirme ve de Rusya, Belarus ve Kazakistan’ın oluşturdukları gümrük birliğine girilmesi lehine oylarını kullanmıştı. Kişinyov plebisitin sonuçlarını doğal olarak tanımadı ama kendisi açısından gerekli sonuçları çıkardı: Ne Plakhotnyuk ne de Donon’un başkanlıkları sırasında Gagavuzlar provoke edildi.
Moldova’da bugünkü tablonun miladı Sandu’nun iktidara gelmesidir
Her şey iktidara, ülkenin AB’ye her ne bedelle olursa olsun girmesini temel öncelik kabul eden Sandu ve partisi “İyi İnsanlar” - PAS’ın gelmesi ile birlikte değişti. Bu hedefe en hızlı şekilde ulaşmak uğruna Kişinyov Batı’ya mutlak bir sadakat göstermeye soyundu. Rusya’nın Özel Askeri Operasyonu’nun başlamasından sonra ise, iktidarı alan Rumen pasaportu sahipleri, demokratik ilkeleri tamamen bir kenara bırakmak suretiyle keskin bir şekilde Rusya ile bağları koparma ve Moskova’nın etkin konumunun yok edilmesi sürecine start verdi. Tabii bunlar arasında; “ifade özgürlüğü”, “azınlık milletlerin hakları” gibi “saçmalıklar” “Putin’in saldırganlığı”nın tehditleri nedeniyle oluşan tehlike esnasında gündeme gelebilir miydi hiç?!..
Moldov yönetimi ülkenin elektrik enerjisi krizini çözme noktasında tutarsız
Sonuç olarak bugün Moldova derin bir sistem krizinde, ve vatandaşlarının hayat şartlarındaki kötüleşmede sorumluluğu kendi hükümetinin hatalarında aramak yerine ısrarla Moskova’ya atma derdinde. Tutarsızlık ve kinizmin yüksekliği “İyi insanların”, ülkeye elektrik enerjisi tedarik etme meselesini çözme noktasında ilk olarak, Transdinyester’de bulunan “Moldova Devlet Bölgesel Elektrik Santrali”nden (MDBES) enerjiyi almaktan kararlı şekilde vazgeçmesinde, sonrasında ise birdenbire onunla bir anlaşma yapma yoluna gitmesinde kendini gösterdi. 23 Aralık’taki konuşmasında Sandu ve partisine son tahlilde sadık kalan Gagavuzya Başkanı Vlakh, AB istikametindeki harekete genel itibariyle destek ifadeleri vermekten kaçınmayarak şunları söylemişti:“Bu Avrupa entegrasyon sürecinden korkmuyoruz ve kaçınmıyoruz, çünkü Avrupa politikası azınlıkların haklarını ve özgürlüklerini ihlal etmeyi dıştalıyor. Ne var ki, bununla birlikte entegrasyon sürecinin bizim geleneksel partnerlerimiz ile münasebetlerimizin kopmasına yol açmaması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer Rusya’dan gaz daha ucuz ise, bunu “Gazprom”dan almak lazımdır, şayet MDBES’te elektrik enerjisi daha ucuz olacak ise, o takdirde onu Dinyester’den satın almak gerekir. Ve hatta, kararlar alma noktasında büyük tutarsızlık gösteren Moldova hükümeti bu gerçeğin farkına vardı.”
Kişinyov, Gagavuzların “itaatsizliklerini” cezalandırma ve avantaja çevirme derdinde
Gavavuzların bu açıklama ve çıkışları, “İyi insanlar” için adeta bardağı taşıran damlalar oldu. Kendi özerkliklerine göndermede bulunan, merkezi iktidarın emirlerine itaatsizlik yapan, Georgiy kurdelelerinin (Büyük Anayurt Savaşı’nın – 1941-1945 - simgelerinden) yasaklanmasını kabul etmeyen, “Rus yanlısı” televizyon kanallarının yayınlarının durdurulmasını engelleyen tutumlar Kişinyov için bardağı taşıran damla oldular. Ve de böylelikle Moldova hükümeti açısından Gagavuzların cezalandırılması için bahaneler teşkil edip, onları siyasi öznellikten yoksun bırakmak için de vesile olmuş oldu…