Devlet aklı başka bir şeydir! Öyle iki de bir terör örgütünün adını zikretmez. “Bölücü terör örgütü” der. “Rejim karşıtı terör örgütü” der. “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” der. “Eli kanlı çocuk katili” der. Adını her andığında, eylemlerini her tekrarladığında terörün propagandasına alet olunur çünkü.
Kısa bir süre önce geride bıraktığımız seçimlerde, Allah’ın her günü, en tepeden en aşağıya, en batıdan en doğuya her yerde montaj videolarla, iftira ve yalanlarla güya muhalefete karşı çıkılırken terör örgütünün, terör örgütü kurucusunun adı anıldı. Terör örgütünün başındaki kişinin montaj videosu, televizyonlarda, sosyal medyada ve mitinglerde tekrar tekrar gösterildi.
Devlet aklı başka bir şey!... Devlet aklı bunu yapmaz!
Ki 2019 yerel seçimlerinde ‘eli kanlı çocuk katili’nin mektubu okundu. Ki 2019 yerel seçimlerinde ‘eli kanlı bebek katili’nin kardeşi TRT’lere çıkartılıp konuşturuldu. Ki “Meclisteki siyasi partiyi değil, İmralı’yı dinleyin” diye Kürt seçmene akıl fikir verildi. Ki bunları dehşete düşerek izledik.
***
Eleştirdiğim duruma düşmemek için tekrar etmeyeceğim ama barış/çözüm vs. ‘bi’ bir şeyler’ diyerek andıkları süreç öncesi ve süreç içerisinde başbakan yardımcısından bakanlara, milletvekillerinden köşe yazıcılarına, çantacılardan yancılara ağız birliği etmişçesine hep birlikte bölücü terör örgütünün kurucusunu övme müsabakalarına katıldılar. Sözleri, övgüleri, iddiaları her yerde… Hiçbiri tutuklanmayı bırakın yargılanmadılar bile.
Çadır mahkemelerini kuranlar, muzaffer bir edayla halkı selamlayarak ülkeye giren teröristleri alkışlayanlar bırakın tutuklanmayı, yargılanmadılar bile.
"Sayın Öcalan, demeyi ve PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkardık” diye övünen eski başbakan yardımcısı Bülent Arınç bırakın tutuklanmayı, yargılanmadı bile.
“PKK terör örgütü değildir. Apo Türkiye için fırsattır. Yeniden devreye girmelidir” diyen eski AKP milletvekili Orhan Miroğlu bırakın tutuklanmayı, yargılanmadı bile.
Örneği o kadar çok ki… Dediğim gibi eleştirdiğim duruma düşmemek için tekrar etmeyeceğim.
Covid_19 aşısını geliştiren BioNTech’in kurucuları Özlem Türeci ve Uğur Şahin’in Almanya’da yargılanmasına başlandı. Komplo teorisi bağımlıları ve modern zaman üfürükçüleri başladılar “Vay efendim, iblisi gördünüz mü? Yargılanıyorlar işte” demeye. Oysa ki hukukun üstünlüğü ve eşitliği ilkesi işliyor. Demokratik bir hukuk devletinde herkes yargılanabilir; bir mucit de bir siyasetçi de.
Bağımsız yargı soruşturmayı yürütür, bir suç oluşmuşsa ceza da keser. Ki adaletin kestiği parmak acımaz da!
Hukukun bağımsızlığının, üstünlüğünün ve eşitliğinin ırzına geçilmiş bir ülkede terörü, teröristi alenen övenleri yargı konusu bile yapma, yargılama ama Merdan Yanardağ’ı -sözlerine ister katıl ister katılma, yaptığı durum tespitinden dolayı- alelacele, bayram arifesinde nöbetçi mahkemelerde tutukla! Yanlış parmaklar kesiliyor, efendi! Sadece parmaklarımız değil yüreğimiz de acıyor.
***
Nazi rejiminden çok çeken, bedellerini maddi-manevi uzun yıllar ödeyen Almanya’da rejim hassasiyeti epey yüksektir. Demokrasinin kendisini koruması gerektiği çok acı tecrübelerle öğrenilmiştir.
Hitler’i ve Nazi’leri övemezsiniz, yüceltemezsiniz. Fakat dönemi, partiyi ve Hitler’i anlatan, inceleyen sayısız film-belgesel izledim, kitap okudum, sergi gezdim Almanya’da.
Hitler siyaseten çağının çok ilerisinde bir adamdı, vizyonerdi, yenilikçiydi. Toplum mühendisliğine propaganda bakanlığı kuracak kadar bilimsel yaklaşıyordu. İlk açıkhava mitinglerini yapan odur. Megafonu ilk kullanan… Uçakla aynı gün birkaç şehir gezip “Hitler Almanya’nın üstünde” isimli miting serileri düzenleyen… Güçlü sanayi, güçlü tarım, kapsamlı bilim kadar kültür ve sanatta yükselmeyi ve tüm bunları toplumu peşinden sürüklemek için kullanmayı akıl etmişti.
Kişisel duruşu da çağının çok ötesindeydi. Vejetaryendi örneğin. Gerçek bir hayvanseverdi. Sigaradan nefret ederdi. İçkiye tamamen karşıydı. Çocuklarla vakit geçirmeyi pek severdi. Ciddi bir entelektüeldi. Çok okurdu. Hemen her şeyi iyice araştırırdı. Hemen her şeye bilimsel yaklaşırdı. Evet, Hitler bir dâhiydi ama korkunç bir insandı. Zekasını, azmini, organizasyon ve yönetme becerisini kötülüğü inşa etmek için kullanmıştı. İnsanları kamplara toplamış, fırınlarda yakmış, gaz odalarında boğmuş, bilimsel araştırma adı altında Yahudilere, Romanlara, komünistlere, çocuklara ve engellilere olmadık eziyetler etmişti. Bütün dünyayı ateşe atmış, dünyanın en ölümcül savaşına (II. Dünya Savaşı’nda çoğu sivil 85 milyon insan öldü) neden olmuştu.
Hitler Katolik bir ailede doğmuş ve öyle vaftiz edilmişti. Daha sonra Katolik olmadığını Alman (Protestan) Hristiyan olduğunu vurgulamıştı. Başlarda Protestan Hristiyanlığı överken daha sonra Hıristiyanlığı de ateizmi de eleştirmiştir. Kimileri onun Alman tanrısı ‘çelik’e iman ettiğini söyler, kimisi ise panteist bir yaklaşımı olduğu sonucuna varır. Doğanın gücüne inanan bir romantiğin(!) içinden soykırımlar yapan bir canavarın çıkabileceğini gördü insanlık.
Şimdi ben Hitler’i övdüm mü? Tarihe geçmiş bütün kötüler biraz da dâhi değiller mi zaten? Hitler’in zekasını, dehâsını tespit etmek ayrı; bu zekayla, bu dehayla yapıp ettiklerini onaylamak, beğenmek, yüceltmek ayrı… Hitler bu dünyaya gelmiş en zeki ve en korkunç insanlardan biridir.
Rejimi koruma hassasiyeti yüksek Almanya’da ben bu tespitleri yapsam değil beni tutuklamak yargılamazlar bile.
Ama aynı Almanya, bizdeki gibi terörist başını öpüp başınıza koymanıza izin vermez, alayınızı yargılardı.
Terörist başını övenlere üç-beş maaş, gazetelerde köşe, yönetim kurullarında üyelik dağıtın ama bir durum tespiti yapan Merdan’ı tutuklayın. Öyle mi? Derhal serbest bırakın.