Bodrum’u mesken tutan ünlü edebiyatçı Halikarnas Balıkçısı’nı balıkçı zanneden vergi memurları, vergi almak için kapısına dayanmıştı. Halikarnas Balıkçısı mahlası ile yazan Cevat Şakir’in şaşkına döndüğünü dostları anlatır. Romancılardan balıkçı vergisi almaya kalkan devletten, vergi fukarası güzellik merkezi sahibi fenomenleri izleyen devlete… Yeni yanlış eskiyi düzeltmiyor ama artık Türk polisi de yakalamıyor. Avukatı, mankeni, vatandaşı el ele verip vergi kaçıranı, kara para aklayanı tespit ediyor. Rüya gibi memleket. Rüya!
Amerikan filmleri ve dizileri izleyenler iyi bilirler; Amerikan vatandaşları CIA, FBI kadar IRS’ten korkarlar. Yani Vergi Dairesi’nden… Bizde ise ‘vergisel’ sorunlar pek ‘hapissel’ sonuçlar doğurmuyor. Utanmazca “Yanlışımız yok. Bazı vergisel sorunlar olabilir” deniyor. Vergisel! Bu rezil kelimeyi de dilimize onlar soktu.
Bol magazinli bir TV dizisi gibi izliyoruz. İyi ki magazin var yoksa olaylardan olaylara, aksiyonlardan aksiyonlara savrulan yurdum insanının ilgisi çoktan dağılmıştı. En ters köşelerden ters köşeler yapılan entrikalarla yoğrulmuş diziler gibi her yeni bölümün sonunda bir kötü karakterin daha hakkından gelinsin diye bekleniyor. “Beter olsunlar” deniliyor.
İşin ucu nereye kadar gidecek? Gidilebilecek mi? Kara para aklandığına dair iddialar, ifadeler, tutanaklar…
Onca konuşuyoruz da bu kara paralar kimin? Kimin hangi kirli paraları aklanıyor?
Yanıtlara hasretiz Godot’yu bekler gibi.
***
Para aklamayı ilk Milattan Önce 2000 yılında Çinli bir tüccarın yaptığına inanılıyor. Yasadışı kazançlarını, çeşitli yollarla ülke içinde yatırımlara çeviren bu Çinli’nin yöntemleri, aradan 4000 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ güncel…
Para aklama deyimini tüm dillere kazandıranın ise İtalyan asıllı Amerikalı mafya lideri Al Capone olduğu düşünülüyor. 1920’lerde ülkedeki alkol yasaklarını fırsat bilerek güçlenen Al Capone, kazandığı yasadışı parayı nakit akışın yüksek olduğu çamaşırhaneler üzerinden sisteme soktu. Şikago’daki çamaşırhanelerin neredeyse tamamına sahip olmuştu. Temiz iş!
Paranın kara yani kirli olmasının nedeni illegal işlerden elde edilmesi. Dünyadaki en büyük illegal işler nelerdir derseniz…
Kara para en kolay şu dört yasadışı faaliyetten elde edilir: Uyuşturucu, silah, insan, kumar.
Dünyada en hızlı büyüyen yasadışı faaliyet ise insan kaçakçılığı… İnsan kaçakçılığı deyince zorla alıkonulan, fuhuşa sürüklenen kadınları, çocukları, mültecileri, köle gibi çalıştırılan erkekleri anlayın.
***
Kara paranın en çok elde edildiği alan ise sahte ürünler ve korsan üretim… Küresel Sahte Marka Raporu’na göre 2020 yılında sahte ürün ve korsan pazarı 2 trilyon doları geçti.
İkinci sırada uyuşturucu bulunuyor. Washington merkezli kâr amacı gütmeyen araştırma kuruluşu GFI, dünya uyuşturucu pazarının 700 milyar dolar civarında bir büyüklüğe sahip olduğunu belirtiyor.
Üçüncü sırada insan kaçakçılığı yer alıyor. ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) raporuna göre 50 milyon insan ‘köle’ statüsünde tutuluyor ki bunların yüzde 71’i zorla seks işçiliğine zorlanan kadınlar ve kız çocukları. Tüm kara paraların en karası da bu! Ağababalarının elinde yılda temiz 150 milyar dolar kâr kalıyor. Tekrar edelim: 50 milyon insan!
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü, küresel yasadışı silah pazarının büyüklüğünü 112 milyar dolar olarak hesaplıyor ancak “Gerçek rakam bunun çok daha üstündedir” diye not düşüyor.
Yasadışı işlerin bir kötü yanı da kayıtlı olmadıkları için tam rakamların asla bilinemeyecek olması.
Ülkemize dönelim ve soralım: Kara para aklama iddiaları arasında paranın kaynağı olarak bir tek bahisten (kumar) bahsediliyor. Sadece o mu?
Mısır patlağı gibi açılan güzellik merkezlerinde kimin, hangi kirli paralarının aklandığını sormayacak mıyız?
Peki, bu aklanan kara paralar üç-beş görmemişi zengin etmekten başka ne işe yarıyor derseniz… Terör örgütlerini finanse etmeye… Zaten yasadışı işlerin arkasındaki gerçek patronlar da onlar değil mi?
Bir daha soralım: Kimin kirli paraları bu aklananlar?