İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamlarına haklı olarak kızan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz çok güçlü olmalıyız ki, bu İsrail Filistin'e bunu yapamasın. Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok. Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları da atalım.” dedi.
Aynı Erdoğan bir gün önce de Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ı TBMM’de konuşması için Ankara’ya davet ettiğini ancak Abbas’ın gelmediğini ve kendisinin de buna çok kızdığını söylemişti.
Libya ve Karabağ’a ‘girdiklerini’ söyleyen Erdoğan her nedense Suriye ve Irak’dan söz etmedi.
Benzer şekilde Türkiye’nin Katar ve Somali’de kurduğu askeri üsler Erdoğan’ın gündeminde yoktu.
Her iki ülkedeki üslerin ilginç hikayeleri var.
Erdoğan’ın Katar Emiri Temim ve öncesinde babası Hamed ile karmaşık ilişkisini bilmeyen yok. Haziran 2017’de Mısır destekli Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, Katar’ı tehdit edince Erdoğan Türk askerini Katar’a yollayarak dostu El-Sani ailesini korudu. 2022-2023’de Erdoğan BAE, Suudi Arabistan ve Mısır’la barıştı ama üsler Katar’da kaldı.
Öncesinde de BAE, Suudi Arabistan ve Mısır Temim El-Sani ile barıştı ve herkes İsrail’le dost olmanın yollarını aramaya başlamıştı. Son7çta herkesi patronu ABD ve ABD’nin bölgenin bütün bu ülkelerinde askeri üsleri var.
Peki Somali’de durum ne?
Son günlerde bu konu ile ilgili Türk, Arap ve batı medyasında bolca haber görüyorum. Bu haberlere bakılırsa Ankara ile Somali hükümeti arasında imzalanan anlaşmalara göre Türkiye; Somali deniz sahasında petrol ve doğal gaz arayacak ve var olan kara üslerinin yanısıra deniz üsleri de kuracak. Normal koşullarda bu haber normal kabul edilebilirdi ama Somali hükümeti aynı zamanda Kahire ile Savunma İşbirliği Anlaşması imzalayarak Mısır’a da üs verince iş biraz karışıyor. Çünkü Erdoğan ve Sisi barıştı ama Mısır ile Türkiye, Libya’da iki düşman ülke konumunda. Katar destekli Türkiye; Trablus’taki İslamcı grupların kurduğu hükümeti desteklerken Suudi Arabistan ve BAE destekli Mısır Bingazi’de daha ılımlı grupların kurduğu hükümete yardım ediyor. İşleri karıştırmamak için Batılı ülkelerin kimi, nasıl ve ne kadar desteklediğini şimdilik anlatmıyorum. Çünkü benzer durum iç savaş yaşayan Sudan için geçerli. Bir tarafta Katar ve Türkiye’nin desteklediği Cumhurbaşkanı darbeci general Abdülfettah El-Burhan ( ki Erdoğan’ın ideolojik müttefiği İslamcı Ömer El-Beşir’i devirmişti) ve karşısında Suudi Arabistan ve BAE’nın desteklediği Acil Müdahale Birliklerinin Komutanı General Himiditi var.
Dönelim Somali’ye…
İki rakip ve ‘düşman’ Türkiye ve Mısır’a bol keseden askeri üs dağıtan Somali hükümeti ABD’ne de 5 üs kurma izni verdiği söyleniyor.
Kimin eli, kimin hangi cebinde ne yapıyor?
Aynı Somali hükümeti bir taraftan İslamcı El-Şebab örgütü ile savaşırken ülkenin kuzeyinde bulunan ve komşu Etiyopya destekli Somali Land denilen bölgedeki ayrılıkçılarla başı belada. Somali hükümeti ile bildik stratejik işbirliğini sürdüren Ankara ise Etiyopya’ya İHA ve SİHA satıyormuş. BAE ise her yerde olduğu gibi Somali’de de Türkiye’nin karşısında.
Başka..
Somali ve Libya’da bildik hikayeler anlatılırken İngiliz medyasında Türkiye’nin Nijer ve Mali’ye Suriyeli paralı asker taşıdığını yazdı ve SADAT ile Rus WAGNER grubunun bu konuda ABD ve Fransa’ya karşı işbirliği yaptığına dikkat çekti. İngiliz ve batı medyasında bu konularla ilgili olarak ilginç haber ve yorumlar yayınlanıyor. Örneğin Cezayir’le iyi ilişkiler kurmaya çalışan Anlara’nın , Batı Sahra sorunundan dolayı Cezayir’e düşman olan ve İsrail’in stratejik müttefiği Fas’a İHA ve SİHA sattığı yazılıyor.
Son olarak Suriye’ye bakalım …
Esad’a ‘gel barışalım’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan;
‘Esad’la barışmana karşıyız’ diyen ABD’li yetkililerin Gaziantep’te Suriyeli muhalefetin geçici hükümetinin Başbakanı Abdurrahman Mustafa ve hükümet üyeleriyle bir araya geldiler. MHP lideri Bahçeli ve sonrasında Alaattin Çakıcı’nın eski adı ÖSO yani Özgür Suriye Ordusu olan ve 2019’da Ankara’da kurularak Suriye Milli Ordusu adını alan muhalif güce bağlı bazı grupların komutanlarıyla buluşması ise ayrı bir konu.
Dış politika dediğiniz böyle olur!
Sonunda işler karışınca gider herkesten özür dileriz ve her şey yoluna girer.
Ama girmiyor ve işler daha da karışıyor.