Kemal Okuyan: Rusya-Ukrayna savaşında tarafımız yok

Yayın tarihi: 8 Mart 2022 Salı 12:41 am - Güncelleme: 8 Mart 2022 Salı 12:42 am

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, TELE 1 ekranlarındaki Tuncay Mollaveisoğlu’nun sunduğu Anında Manşet programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Okuyan TKP’nin Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta tarafının olmadığını ancak sorumluluklarının olduğunu söylerken savaşın çıkma sebebi olarak da NATO’yu işaret etti. Savaşta Türkiye’nin konumuna da dikkat çeken Okuyan, Montrö’nün korunması gerektiğini kaydetti.

TELE 1 ekranlarındaki Tuncay Mollaveisoğlu’nun sunduğu Anında Manşet programına katılan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Rusya-Ukrayna savaşından, 6 partinin bir araya geldiği güçlendirilmiş parlamenter sistem görüşmelerine kadar birçok konuda değerlendirmeler yaptı.

Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta TKP’nin bir tarafının olmadığını söyleyen Okuyan ancak komünistler olarak sorumluluklarının olduğunu kaydetti.

Kemal Okuyan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

(Türkiye Ukrayna savaşına nasıl bakıyorsunuz?)

“Bizim burada bir tarafımız yok, sorumluluklarımız var. Komünistler işgale karşıdırlar, ama Ukrayna’daki devrim hukuk açısından haklı olabilecek bir devrim değil. Tamamen Amerikancı, neofaşist bir yönetim iktidarda. Rusya’nın müdahalesini haklı çıkarmak için söylemiyorum, ama konunun buraya gelmesinde NATO’nun cesaretlendirdiği iktidar sorumludur.”

“Ama ortada bir paylaşım mücadelesi var, Batı sermayesi ve Rusya sermayesi arasında. Güvenlik söylemi her şeyi haklı gösterebilir, buna çok prim vermemek gerekir. Ama diğer taraftan NATO Rusya’nın sınırına dayandı. Rusya’nın buna izin vermeyeceği belliydi. Ama güvenlik meselesini ortaya atarsanız bu kapağı açmış olursunuz. Bunun sonu yok. Dünyamız acımasız bir rekabetin içinde, olan yoksullara oluyor.”

“ÖYLE BİR ÜLKE HALİNE GELDİK Kİ…”

(Son günlerdeki tarımsal sorunlar üzerine) AKP dönemindeki tahribat kritik ama daha öncesinde başladı. Gümrük Birliği süreci, Kemal Derviş dönemi (…) bir süreklilik var. “Türkiye AB’ye entegre olabilmek için tarım ülkesi olmaktan çıkmalı” gibi bir söylem tutturuldu. Türkiye tarımı sistematik bir şekilde tahrip edildi. Şimdi öyle bir ülke haline geldik ki, her şeyi ithal ediyoruz.

Üstelik tahıl en önemli gıda maddesi, şimdi bunu da ithal ediyoruz. Ama işte AB kotaları, dayatmalar, hangi ürünleri üreteceğimizin söylenmesi, tarımın gıda tekellerine teslim edilmesi, bütün bunlar süreç… Bu kar odaklı bir ekonominin Türkiye’yi getirdiği yer. Sadece tarım da değil, enerjide, sanayide böyle. Kapitalizm her şeyi tahrip ediyor, insanı, doğayı, zeytini, kadını…

Türkiye’ye bu tarımsal politikaları dayatan ülkelerin hepsinin tarımsal üretimi, Türkiye’den ileride. Onlar çok daha iyi durumdalar Türkiye’ye kıyasla. Bugüne kadar pek açlık yaşanmadı, ama şimdi böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız.

“MONTRÖ’NÜN KORUNMASI LAZIM”

“Montrö son derece kritik. Karadeniz son derece stratejik bir deniz. Bu anlaşma buradaki büyük güçlerin karşı karşıya gelmesinin önünde engel, bunun korunması lazım. Hükümetin bu son gerilimdeki yaklaşımı doğru. Üstelik Rusya’ya dönük yaptırımlara katılmamaları da doğru. Biz hep iktidarı ABD’cilikle suçladık, doğru da.”

“Şimdi muhalefet iktidardan daha ileri şekilde NATO’culuk yapıyor. Akşener’in, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına bakın. Bu AKP’yi aklamaz ama muhalefetin bu krizdeki tarzı iktidarda olsaydı ve dediklerini yapsaydı işimiz iş olurdu.”

“Çünkü bu kilitlenme dengeleri bozabilecek aktörlerin yaptıklarıyla bozulabilir. Buralarda militanlaşan ülkeler dengeleri değiştirebilir, çok hassas bir durum var. O yüzden Türkiye’nin bu gerilimde öne çıkmasının engellenmesi lazım. O yüzden muhalefetin tavrına özellikle dikkat çekiyor. Muhalefet AKP’yi yeterince Amerikancı olmamakla eleştiriyor.”

(NATO’nun içinde kalarak NATO’yla mücadele edilebilir mi?)

“Türkiye’de NATO, AB, ABD’ye dönük eleştirilerde şöyle bir handikap var: onlar NATO’nun özüne değil, Türkiye’ye yaptıkları haksızlıklara karşılar. NATO’ya kökten karşı olmak lazım. Sovyetler Birliği yıkıldığı zaman, NATO doğuya genişlemeyeceğini taahhüt etmişti. Güvenlik nedeniyle mi genişledi?”

“Hayır yayılmacılık amacıyla genişledi. Bugün NATO’yu eleştirenler Yugoslavya bölünürken desteklemişti. Dolayısıyla NATO’nun varlığının sorgulanması lazım. NATO Türkiye’ye zarar veriyor: Darbeler, siyasi cinayetler… Bunların arkasında NATO aklı var, NATO sadece dış değil, iç gündem aynı zamanda.”

TKP, Demokrasi İttifakı’na katılmayacak

SOLDA İTTİFAK TARTIŞMALARI

“Solun üç başlıkta toplanabilecek ilkeleri var: Sol kayıtsız şartsız emperyalizme karşı olmalı. ABD, AB, NATO… Buralarda tavizsiz bir tutum. İkincisi laiklik meselesi. Türkiye’de laiklikten söz edemeyiz artık, eğitimden toplumsal yaşantısına kadar bu ilke terk edildi. Bu konuda ciddi bir mücadele edilmeli. Üçüncü mesele aslında en temel mesele… Sınıfsallık. Konuştuğumuz tüm sorunların arkasında kapitalizmin getirdiği sömürü ilişkilerine karşı durmak. Bu ilişkileri sorgulamayan partilerle yan yana gelemeyiz. TKP bu ilkeleri savunan tek parti değil. Görüşmelerimiz sürüyor, sürecek.”

“HDP’nin toplantıları ittifak görüşmeleri olarak başlamadı. Güncel konuları değerlendirmek üzere toplanıldı. Basına ittifak kuruluyor diye yansıtıldı bu toplantılar. Biz de bu nedenle ikinci toplantıya katılmama kararı aldık.”

“Altını çiziyorum: Görüşmeler devam edecektir. Bu saydığımız üç ilkede aslında çok fazla kişi ortaklaşıyor, aklın yolu burasıdır. Şimdi Rus oligarklar eleştiriliyor yatları konuşuluyor. İyi de bu yatlar sadece Ruslar’da mı var?”

“Dünya bu kadar batmışken biz emperyalizme karşı olmak, laiklikten taviz vermemek ve sömürü ilişkilerini ortadan kaldırmak zorundayız. Bunlar Türkiye’nin güncel meselesi değli mi? Konuştuğumuz her sorunun altında bu üç mesele var.
Biz birlikte yürürüz ama ne için yürüyeceğiz?”

6 PARTİNİN MUTABAKAT METNİ

“Son günlerde savaşın da etkisiyle ortaya çıkan tablo olağanüstü. Şimdi iktidar her şeyi savaşın üzerine atacak, halbuki bundan ibaret değil.
Her şey düzelecek deniyor. Bunun nasıl olacağını gelip anlatsınlar… Diyelim ki dedikleri her şey oldu, sistem değişti. Parlamento neyi değiştirecek?”

“O metinde laiklik, emperyalizm, sömürüye dair bir şey var mı? Yok. Biri yurttaş Kemal Okuyan’a anlatsın, o halde nasıl düzelecek bu işler?
Bu nedenle o metinde neyi, nasıl yapacaklar da her şey düzelecek görünmüyor.”

TKP NASIL DÜZELTECEK?

“TKP iktidara geldiğinde bu 3 meseleyi yarına bırakmayıp derhal adımlar atılacak. Ertesi gün NATO’dan çıkılacak, laikliğe aykırı faaliyetler çok açık şekilde suç olarak tanımlanacak. Mesela tarikatlar kapatılacak. Bunlara izin verildiği sürece birçok sorun çözülemez.”

“Temel ekonomik sektörler hızla devletleştirilecek. Planlı bir ekonomiye geçilmeli. Şu an neyi ne kadar üretileceği sermayenin kârına göre belirleniyor. Halbuki toplumun ihtiyacına göre planlanmalı üretim. O yüzden daha 2. gün ekonominin temel sektörlerinin devletleştirilmesi lazım.”

“Üç kırmızı çizgimiz Türkiye’de devrimci iktidarın da temel politikalarını belirleyecek. Bunlar olmadan hiçbir şey düzelmez.
(Enerji politikaları) Planlı gitmeliyiz. Sanayiye ne kadar, konutlara ne kadar aktarılacak, nerede üretilecek, nasıl dağıtılacak doğaya zarar vermeden… Bunlar hep planlama işi. Şimdi tekellerin kârı belirliyor her şeyi.”

“Bu planlamayı yapmak mümkün, Türkiye şanslı bir ülke. Tarımsal olarak zengin, insan kaynağı olarak zengin bir ülke. Bizim sorunlarımızın tek nedeni bu sistem. Sistemi değiştirebilirsek o kadar güzel bir ülke olur ki burası.”

TİP’ten yağ kuyruğu videosu: Yedikçe doymayanlarla hesaplaşacağız