Kılıçdaroğlu Rahmi Turan’ın Sözcü’de köşesine taşıdığı iddiayla ilgili ilk kez konuştu

Yayın tarihi: 21 Kasım 2019 Perşembe 8:57 am - Güncelleme: 21 Kasım 2019 Perşembe 6:00 pm

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FOX TV’de gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu Rahmi Turan’ın Sözcü’de köşesine taşıdığı iddiayla ilgili ilk kez konuştu.

Saraya giden CHP’li iddiasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı’ndan açıklama

 

Kılıçdaroğlu Rahmi Turan’ın Sözcü’de köşesine taşıdığı iddiayla ilgili ilk kez konuştu.

Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Şaşırmadım efendim. Zaten CHP’yi nasıl dağıtırız, nasıl kendi içinde kavga çıkar diye çalışan ekipleri var. Defalarca söyledim. Arkadaşlarıma, partililere söyledim. Adamlar tutuldu paralar verildi biz bunları gayet iyi biliyoruz.Barış Pınarı Harekatı vardı o millet ittifakını nasıl dağıtırım onun hesabını yapıyor. Başka işin gücün mü yok? Erdoğan’ın CHP’yi dağıtmak için, CHP kendi içinde kavgalıdır devleti yönetemez diye bir algı yaratmak istiyor. Devletin en kilit noktalarında kişileri devreye soktuğunu biliyorum. İsim vermek istemiyorum ama herkes biliyor. Devleti bilen herkes anlar.

İK: İlk okuduğunuzda doğrudur dediniz mi?

Kılıçdaroğlu: Evet. İsim vermek istemiyorum.

Bu haber madem ki Türkiye’yi çalkaladı. Her konuda konuşma yapan Erdoğan niye bu konuda konuşmuyor. Yok öyle bir şey desin. Kimseyi davet etmedim, kimseyle bu konuyu hiç konuşmadım, diyemez mi? Niye demiyor? Buradan Erdoğan’a açık ve net soruyorum. Bu haber doğru mudur, yanlış mıdır kardeşim söyle.Her konuda konuşuyor. Ağzını açtığında lafları arka arkaya sıralıyor. Türkiye’nin medya ve siyaset dünyasını ilgilendiriyor. Herkes konuşuyor.

‘Erken seçim’ tartışmaları

İsmail Küçükkaya: İYİ Parti ve HDP’nin erken seçim gündeme getirmesi üzerine neler düşünüyorsunuz?

KK : Erken seçim olur veya olmaz. Biz erken seçim olacakmış gibi konuşmuyoruz. Erken seçimin olabilmesi için Erdoğan’ın karar vermesi lazım. O söylediği andan itibaren MHP’liler AKP’liler bir araya gelecekler erken seçim kararı alacaklar. Getirirlerse böyle bir kararı biz de erken seçime gidelim diyebiliriz. İşin özünde yatan nokta, Erdoğan ve ekibi Türkiye’yi yönetemiyorlar. Yönetemediğini o da görüyor aslında. Sade vatandaş da görüyor. Milletin anası ağladı, perişan vaziyette.

Bütün dünyayı kendimize düşman ettik. Dolayısıyla yönetilemiyor. Erdoğan çıkıp şunu diyebilir, “Madem siz istiyorsunuz, dediklerinizi kabul ediyorum erken seçim kararı alacağım” diyebilir İYİ Parti’ye.

Bizim için öncelik, bu memlekette huzuru, barışı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi sağlamak.

İK: Sizce seçim ne zaman olur?

KK: Seçimin ne zaman olacağı konusunda bir tahminde bulunamıyorum. Türkiye’nin şartları saat başı değişiyor. Böyle bir ortamda bugün mü olur, yarın sabah mı olur bilmiyoruz.

İK: Siz erken seçim çağrısında bulunmuyorsunuz ama hazırız diyorsunuz?

KK: İstiyorlarsa yarın sabah getirsinler.

İK: Parlementer sisteme döneceğiz deseler.

KK: Sayın Türkkan bu soruya en iyi yanıtı verir. Aralarında bir konuşma olmuş mudur bilmiyorum. Türkiye’nin bütün kurumları devredışı. Saray rejimi karar veriyor, bir avuç insan. Bir başka ülkeden başkan yardımcıları geliyor, İbrahim Kalın’la görüşüyorlar. Kim karar veriyor, bir kişi. Çözüm, demokratik parlementer sisteme dönüş. Bildiğimiz, uyguladığımız bir sistem.12 Eylül ve 12 Mart öncesi bir darbe hukukundan arınmış bir demokratik parlementer sistem. Batı’da olduğu gibi. Yargının, yasamanın ve yürütmenin birbirini sağlıklı denetlediği bir sistemin olması lazım.

İK: Bunu nasıl hayata geçiririz?

KK: Bütün siyasi partiler ve STK’lar bir araya gelecek. Oturacağız ve herkesin kendini bulabileceği bir anayasa değişikliğini gerçekleştireceğiz. Bütün sivil kanatlar bir araya gelsinler. Yasama, yargı ve yürütmenin aktörleri gelsinler, hep beraber yaparız.

KAYYUM

KK: Bu tablo taşınamıyor. Sadece siyasi değil ekonomi alanında da taşınamıyor. Seçime giriyorum ve kazanıyorum. 1 gün sonra vali yazı yazıyor. Terörle iltisaklıdır. Demokrasi nerede? Demokrasi yok. Baştan gelseniz seçime giremezsin deseniz. HDP de başka birini aday gösterir. Demokrasiyi katlediyorsunuz bir çıkış arıyorsunuz. Bu işin çıkışı yok. Demokrasinin D’si bu süreçte yoktur. Onlar da haklı olarak seçime gidelim diyorlar. Yeni aday çıkaralım, bakalım kim seçilecek?

Halkın oyuyla gelen bir kişinin merkezi idarenin kararıyla görevden alınması, atamayla gelen birisinin getirilmesi oy veren bütün vatandaşların oylarını yok saymak demektir. Ben sandığa geliyorum oy kullanıyorum adayımı seçiyorum. Sen diyosun ki “senin oyunu geçersiz sayıyorum.”

İK: Diyelim ki Erdoğan seçime gitti, CHP hazır mı? diye bir soru var.

KK: Kesinlikle.

İK: İYİ parti, Saadet, geniş bir demokrasi ittifakı kurmaya çalışıyorsunuz, bu sürdürülebilir mi?

KK: Demokrasiyi kim istiyorsa, bir araya gelmeleri doğası gereğidir. Ben de demorkasi istiyorum Saadet Partisi de istiyor İYİ parti de istiyor dolayısıyla sorunumuz kalmamış demektir. Kuralları oturur konuşuruz. Bu sistemi inşa ederiz. Sistemin özünde yatan kuvvetler ayrılığıdır, ifade özgürlüğüdür, bağımsız yargıdır, yasama organının gerçek anlamda yasama işlemini yapmasıdır. Bu ilkeler etrafında uzlaşıyorsak zaten olur. Bizim yaptığımız bu ittifakı Erdoğan bozmak istiyor.
Barış Pınarı Harekatı’ndan hemen bir gün sonra, Millet ittifakı’nın bozulması gerektiğini söyledi. Türkiye bir savaşa giriyor, sen kalkmışsın onu kullanarak millet ittifakını nasıl bozarım diye özel bir düşünceyi medya mensuplarına aktarıyorsun.

Bu, şu anlama geliyor. Onun için sadece o koltukta oturmak var. Onun için vatandaşın selametinin hiçbir anlamı yok.

Türkiye bir dönem gereksiz bir süreç içerisinde kutuplaştırıldı. Bizim de kabahatimiz oldu. Başörtüsü meselesi Türkiye’nin bir numaralı meselesi haline geldi.

BAŞÖRTÜLÜ KADINLARA SALDIRI

Bütün bu sorunlar çözülmüşken bazı provokatörler ortaya çıkmaya başladı. Hiç gereksiz, caddede yürüyor, başı açık bir kadın başörtülü bir kadına yumruk atıp vurmaya çalışıyor. Neden? Hangi gerekçeyle? Onun için dedim, üzülmeyin ve moralinizi bozmayın.

Kadın kardeşlerimize saygı göstermek bizim görevimiz. Onların sorunlarına çözüm bulmak için ekonomik sorunları, işsizlik sorunları olabilir. Bunlara çözüm üretmek benim boynumun borcudur.