Maa-nne-vvi-yatt. Vurgu önemli. Ne yazık ki bol vurgulu ve bol hiddetli erkek sesleriyle büyüdü ve büyümekte çocuklarımız. Küçükken çocukları güldürmek de ağlatmak da çok daha kolaydır. Gözünüzün önüne getirsenize; minicik bir oyuncakla havalara uçarlar çatık bir kaşla hemen yaşlar dökülüverir gözlerinden. Şairin dediği gibi bir çocuk öldüğünde neden kıyamet kopmaz ki! Gerçekten de bir çocuğun kılına zarar geldiğinde kıyamet kopsa-kopabilse keşke. Acıdan korkudan çaresizlikten azade olabilse dünyadaki tüm çocuklar. Keşke. Temel güven duygusu der Erikson. Psikolojinin babalarından. İlginçtir kendi yaşam öyküsünü okuduğunuzda erken çocukluğu ‘temel güven’ duygusundan yoksun geçmiştir. Ortalıkta olmayan bir baba ve ona kol kanat geren bir üvey babayla büyümüş ve halen gelişim psikolojisinde geçerli meşhur gelişimsel evreler teorisini üretmiştir. Peki ne olur 0-1 yaş arası çocuğunda temel güven duygusu oluşmazsa? Hadi kendinizden pay biçin. Her dakika tehdit altında olduğunuzda düşünün, birinin sizi korkuttuğunu izlediğini varsayın hele de koca cüsseli birinin. Bu ruh haliyle hayat nasıl geçer? E geçmez. Freud ve birçok kuramcı şizofreni gibi ağır patolojilerin ruhsallığını açıklarken bu evredeki büyük kırılmalardan dem vurur. Hasılı çocuğun ‘temel güven’ duygusunun oluşmaması ağır hasara sebep olur. Hadi şansı yaver gitti diyelim; bu güvensizliği kapatmak için işlevsiz savunmalar oluşturdu. Çünkü amaç dışardaki ağır tehlikeden kendini koruyabilmesi. Çünkü ağır tehlikeden bizi ağır takıntılar korur. En azından rahatlatıcı bir düşünce. Düşünün takıntı ve zorlantı (OKB) bozukluğundan muzdarip ne çok insan var etrafımızda. En sık rastlananı el yıkama, gün içinde defalarca yıkanma, bir türlü kendini temiz hissedememe. Hep kirli, hep suçlu ve hep günahkâr olma hali.  Masumlar Apartmanı neden bunca izlendi sizce ve daha birçok iç paralayıcı örnek…

Hensel ve Gretel

Bakın yeni öğrendiğim bir anektodu paylaşayım sizinle. Meşhur masal kuramcılarının eğitimlerine katılan bir meslektaşım  aktardı: Türkiye’de çocuklar ve yetişkinler tarafından en çok anlatılması istenen masal Hensel ve Gretel’miş. Hani şu kötü üvey annenin gazıyla babaları tarafından ormana bırakılan iki kardeşin hikayesi. Kötü kalpli cadı çikolatadan şekerden yapılma eviyle kandırıyordu çocukları. Günlerce ormanda aç bilaç dolaşan kardeşler tam kurtulduk diye sevinirken kötü kalpli cadı tarafından ‘yenilmek’ üzere hapsediliyorlardı. Kötü kapli cadı afiyetle yiyebilmek için karanlık odaya kilitlediği Hensel’i özenle besliyordu. Tombik tombik olsun semirsin istiyordu ki ağzına layık olsun. Hensel ve Gretel’in bizim ülkede çokça sevilmesinin nedenlerini biz yetişkinler kendi çocukluğumuza ilişkin kolektif belliğimizi çalıştırdığımızda bence anlamlandırabiliyoruz. Derin suçluluk duygularımız, yetişkinlerden yana hayal kırıklıklarımız ve yedirip içirmeyi şefkat zanneden ebeveynlerimiz. Masalın orijinal sonu nasıl bitiyor biliyor musunuz, hadi onu da yazayım. Kötü kapli cadı, Hensel’i pişirmek için hazırladığı odun fırınına Gretel’in planı sayesinde kendisi düşünüyor ve cayır cayır yanarak can veriyor. Yani iki kardeş kötü kapli cadıdan intikamlarını böyle alıyor. Giderken de evdeki mücevherleri şekerlemeleri her bir şeyi alıp kaçıyor (E bunca yetişkin kötülüğüne olacağı buydu). Lakin orman yolu tehlikeli ve bir yetişkine de haliyle güvenemeyecekler. Derin suyun üzerinden geçmeleri de imkânsız. Hensel ve Gretel beyaz bir ördeğe güvenip ondan yardım isterler. “Ördekçik, canım ördekçik. Bir köprü yok, kaldık burada. Gretel ve Hensel’iz biz. Bindir bizi sırtına geçir karşıya…” Gretel ördekçiğe kıyamadığı için Hensel’le teker teker binmişler sırtına. Onlar ermişler muradlarına keşke biz de çıkabilseydik kerevetlerine… Lakin mümkün değil. Zira Hensel ve Gretel kendilerini korudular karanlık ormandan, kötü kalpli cadıdan. Ama biz çocuklarımızı koruyamıyoruz karanlık masallardan. Efendim neydi bu yazının konusu maneviyat. Maneviyat neydi yürek gücü (TDK öyle diyor). Çocuklarımızın ‘yürek gücü’ için onları korkudan korumakla yükümlüyüz. Korkunun ateş çemberinden. Bunun için çocuklarımızın temel güven duygusu önemli. Bir yetişkine değil bir ördeğe güvenmeyi seçen Hensel ve Gretel gibi. Ormanda yalnız kalmamalı çocuklar… Bu yazı: Şanlıurfa Ceylanpınarlı 12 yaşında kendisini asarak intihar ettiği iddia edilen Abdülbaki Dakak’a ithaf edilmiştir.