İhale sürecine geçilmesiyle yeniden gündeme gelen Kanal İstanbul projesi, İstanbul’un ormanlık alanlarını, tarım arazilerini, yeraltı ve yerüstü su havzalarını, havasını ve doğal yerleşim alanlarını ‘ulaştırma’ projesi adı altında imara açarak yok edecek.
Politeknik'in haberine göre Kanal İstanbul projesi İstanbul'da bir çok tahribata neden olacak. İşte madde madde Kanal İstanbul'un vereceği öngörülen zararları. https://tele1.com.tr/uzmanlar-pes-pese-uyarmisti-akp-dinlemedi-kanal-istanbulda-ihale-surecine-gecildi-105064/SU VARLIKLARI ZARAR GÖRECEK
Kanal İstanbul Küçükçekmece Gölü, Sazlıdere ve Durusu (Terkos) üzerinden geçecek şekilde projelendirilmiş durumda. Yaklaşık 45 km uzunluğundaki proje, güzergahında bulunan, göl, dere, doğal yeraltı su ve kanallarını geri dönüşü olmayacak bir şekilde tahrip edecek. Proje alanı ve çevresindeki yeraltı su havzalarını besleyen su varlıkları ise Karadeniz ve Marmara denizinin tuzlu sularının alanı basması nedeniyle yavaş yavaş yok olacak. Susuzluk hızla yaklaşan bir tehlike haline gelecek.SAZLIDERE YOK OLACAK!
Sazlıdere Barajı yıllık 55 milyon m3 kapasitesiyle İstanbul Avrupa Yakası için önemli bir tatlı su varlığıdır. Sazlıdere Havzası’nda tarım arazileri, meralar, yerleşim ve sanayi alanları, ormanlık alanlar ve baraj alanı bulunuyor. Sazlıdere Havzası’nda toplanan sular, terfi merkezi ve isale hatları ile İkitelli’den arıtılarak Avcılar, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Güngören, Küçükçekmece, Başakşehir ve Esenyurt ilçelerinin su ihtiyacını karşılıyor. Kanal İstanbul projesinin hayata geçmesiyle güzergah üzerindeki Sazlıdere Barajı yok olacak. İstanbul’un su varlığı azalacak.DURUSU (TERKOS) TEHDİT ALTINDA
Terkos Havzası; yaklaşık 736,2 km2 alanı ile İstanbul’un %20’lik su ihtiyacını karşılayan ikinci büyük havzası. Terkos Gölü ve civarı tatlı su-kumul ekosistemleriyle Türkiye’deki en zengin floraya sahip. Terkos Gölü şehir kullanım suyunun önemli bir bölümünü karşılıyor. Terkos Gölü’nden gelen sular Terkos-Kağıthane iletim hattı sayesinde İstanbul’un ilçelerine dağıtılıyor. Kanal İstanbul projesi Terkos Gölü etki alanında yer alıyor. Terkos’a sınır olarak yapılacak bir kanalın Terkos havzasını etkilemesi olasılığı oldukça yüksek. Projenin hayata geçmesiyle birlikte çevresinde planlanan yeni yerleşim alanlarının açılması durumunda nüfus yoğunluğu artacak ve Terkos Gölü’nün kirlenmesinin hatta kullanılmaz hale gelmesinin önü açılmış olacak. Proje alanı üzerindeki yeraltı su varlıklarının tuzlanması Terkos Gölü’nü de tehdit edecek. Bu durum İstanbul için yakın gelecekte susuzluk sıkıntısını oluşturacak diğer bir etken. İstanbul için hayati olan Terkos Gölü’ndeki su içilemez hale gelecek. Terkos Gölü çevresinde yoğun yapraklı ormanlar, gölün denizle arasındaki kumulun durdurulması için sahilde çevrelenen çamlar, ‘önemli bitki alanı’ ve canlı türlerinin yaşamına olanak sunan doğal yaşam alanları yer alıyor. Sadece kanalın fiziki varlığı ile değil, kanal projesi etrafında yapılacak köprüler, yollar, kentsel dönüşüm projeleriyle yapılacak konutlar, iş merkezleri vb. yapılarla bu doğal yaşam alanı, ekosistem bozulacak. Terkos gölünde yaşayan Çapak balığı, Ak balık, Black Sea sprat, Barbus cyclolepis, Alburnus istanbulensis türü balıklar yok olacak. Kaderleri Haliç ve İstanbul boğazındaki diğer balıklara benzeyecek ve beslenme zincirinde sorunlara sebep olacak.TARIM ALANLARI YOK OLACAK
101 milyon 973 bin 360 m2 tarım arazisi yok olacak. Kanal İstanbul projesi güzergahı boyunca kuzeyden güneye doğru gidildikçe ormanlık alanlar, tarım arazileri ve yerleşim alanları yer alıyor. Güzergah boyunca Karadeniz’den, Marmara Denizi’ne kadar toprak yapısı ve sınıfları şöyle: Kanal İstanbul projesinin toplam etki alanı 129 milyon 344 bin 110 m2. Proje etki alanının %78,83’ü farklı niteliklere sahip tarım arazilerinden oluşuyor. Bu alan 101 milyon 973 bin 360 m2, yani 13 bin 243 futbol sahası büyüklüğünde bir alan. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na göre ‘mutlak tarım arazisi’ olarak tanımlanan, korunması gereken 5 milyon 264 bin 297 m2’lik tarım alanı projenin etki alanında yer alıyor. Yani İstanbul’a gıda sağlayan nitelikli tarım alanları projeyle yok olacak, İstanbul’un gıda fiyatları yükselmeye devam edecek.HAVA KİRLENECEK
Kanal İstanbul Projesi ÇED Başvuru Dosyası’na göre tahmini hafriyat miktarı 1.5 milyar m3. Bu miktarda hafriyat saatte 600 kg toz emisyonu oluşturabilecek. Bu, Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliği Yönetmeliği’ndeki limit değerin 600 katı. Yani proje havayı kirletecek, halkın sağlığını tehdit edecek.İstanbul’un nefesi kirlenecek, hava kirliliğine bağlı hastalıklar artacak
Tahmin edilen toprak ve hafriyat miktarına göre malzemeyi taşımak ve alandan uzaklaştırmak için 15 m3’lük kamyonlar kullanıldığında 100 milyon hafriyat kamyonu seferi yapılacak. Hafriyatın 5 yıl süreceği düşünülürse saatte 2 bin 283 kamyon seferi anlamına geliyor. Her bir kamyon seferinin ortalama uzunluğu ise güzergâhın yarısı 22,5 km. 22,5 km’lik 2 bin 283 kamyon seferi, Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliği Yönetmeliği’nde bir araç için belirtilen 0.35 kg/km toz emisyonu düşünüldüğünde saatte toplam 19,979 kg toz emisyonu havaya karışacak. Saatte 2 bin 283 kamyon seferiyle 251 kg karbon monoksit emisyonu ve 168 kg kükürt oksit emisyonu ortaya çıkacak. Yılda 30 bin kişinin hava kirliliğine bağlı olarak hayatını kaybettiği Türkiye’de, kanalla birlikte oluşacak kirli hava bu kayıpları arttıracak. Ayrıca binlerce kamyonun İstanbul’un trafiğine, yollarına getireceği yük halkın ulaşım güvenliğini tehdit edecek. Kentsel dönüşüm projeleri sırasında hafriyat taşıyan kamyonlar son bir yılda 38 insanın yaşamına son verdiği unutulmamalı!DEPREM VE TETİKLENMİŞ HEYELAN RİSKLERİ ARTACAK!
Kanal İstanbul proje güzergahında mühendislik yapılarının hayata geçmesiyle birlikte alanda heyelan, sıvılaşma, korozyon, kireçtaşlarının ergimesine bağlı büyük zemin göçükleri gibi yeni zemin problemleriyle karşı karşıya kalınması muhtemeldir. Projenin en yüksek kotu 140 metre. Güzergah tesis edilirken hafriyat alımı sırasında ve sonrasında çalışma ortamındaki yükseklik farklarının neden olacağı eğim artışları nedeniyle, doğal zemin mukavemet (dayanım) özelliklerini kaybedebilecek. Doğal hali zarar gören zeminlerde depremlerle veya yoğun yağış ile birlikte şev-heyelan riskleri ortaya çıkacak.FAY HATTININ YANI BAŞINDA
Proje alanı birçok gömülü fay ile kesiliyor ve Kuzey Anadolu fay hattına en yakın uzaklığı 15 km ve en kuzeydeki bölümüne uzaklığı 60 km. Olası deprem ile birlikte oluşabilecek tsunami dalgalarının kanal güzergahına girişiyle birlikte halk deprem dışında ikincil bir tehlike ile karşı karşıya kalacak. Proje kapsamındaki dolgu adalar, Marmara Denizi depremi esnasında risk altında olacak.İKLİME ETKİSİ OLACAK!
MARMARA-KARADENİZ SU DENGİSİ BOZULACAK
Kanal İstanbul deniz ekosistemine, Karadeniz-Marmara dengesine ve iklime etki edecek. İstanbul Boğazı’nın su akış düzenini bozacak. İstanbul Boğazı’nın Karadeniz ve Marmara Denizi girişleri arasında 0.30 metre kot (yükseklik) farkı bulunuyor. Bu nedenle yüzeyde Karadeniz’den Marmara Denizi’ne doğru bir akıntı mevcut. Boğazın altında ise iki deniz arası yoğunluk farkından dolayı Marmara’dan Karadeniz’e ters akıntı var. Kanal İstanbul ile birlikte denizler arası akış dengesi değişebileceği için, İstanbul Boğazı’nda farklı yoğunlukların oluşturduğu katmanlı akış düzeni bozulabilecek.Örneğin İstanbul Boğazı’nın ortalama üst katman akışındaki % 3’lük bir artış boğaz sularının desarj miktarını Sakarya Nehri gibi orta boy bir nehir desarjının 3 katı kadar arttıracak.
Karadeniz’den Marmara’ya açılacak ikinci su yolu Karadeniz’den Marmara’ya daha fazla suyun akmasına neden olacak. Avrupa Kıtası’nın atıklarıyla kirlenen ve biyolojik çeşitliliği düşük Tuna, Dinyaper nehirlerin Karadeniz’e akan suları Marmara Denizi’ne daha büyük hacimlerde akacak, Marmara denizi kirlenecek, ısısı değişecek. Su kalitesinin kötüleşmesi Marmara deniziyle birlikte komşu denizlerin (Ege, Akdeniz) belirli ısı şartlarında oluşan dengesini ve ekosistemlerini tehdit edecek. HABERİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Muhabir: Oğuzhan Poyrazoğlu