Deutsche Welle Türkçe servisinden Burcu Karakaş, Diyanet’in ve müftülüklerin kadına şiddete nasıl baktıkları konusunda bir haber yaptı. Benim de yanlış olarak “Diyanet Fetvası” sandığım, aslında belli görevlilerin görüşlerini yansıtan bu haberin bazı bölümlerini aktarıyorum: *** Konya Müftülüğü’ne bağlı aile ve dini rehberlik bürosunu, eşinin şiddet eğilimi olan bir kadın olarak arıyoruz... Vaizeye, şiddet nedeniyle boşanmayı düşündüğümüzü ileterek tavsiye istediğimizde de dini bilgiler ışığında sabretmenin önemini dinliyoruz: “Dayanılmaz hale geldiyse büyüklerinizle istişare edin. Allahüteâlâ Nisa suresinde buyurur ki; kadın ve erkeğin birer büyükle sıkıntıyı gidermeye çalışsınlar. Gençler kestirip atabiliyor. Biz diyoruz ki aile büyükleriyle sıkıntıyı aşmaya çalışın.” *** Bir sonraki telefon, Çorum Müftülüğü’ne. Bu kez kocasının sözlü hakaretlerine maruz kalan bir kadın gibi arayarak “Elini kaldırdı, daha vurmadı ama endişe ediyorum” diyoruz... Vaize bize şu yanıtı veriyor: “Uygun dille sebebini sorun. Çok büyük bir sorun değil bu, konuşarak çözebilirsiniz. Akşam mesela sevdiği şeyleri yaptınız, çayın yanında sakince konuşun.” Şiddet gördüğümüzde ne yapmamız gerektiğini sorduğumuzda da: “Vurursa tepki vermeyin, oradan uzaklaşın. Odanıza çekilin. ‘Nasıl istiyorsan öyle yapayım’ diye olayı örtmeye çalışın, ama uygun zamanda açın. Suçlayıcı dille konuşmayın. ‘Nasıl istiyorsun, bilemedim. Bilsem öyle yapardım’ gibi konuşun” deniliyor. Peki, polisi aramak gerekir mi? Telefondaki kişi: “Yok, bu tür şeyleri çözersiniz inşallah. Allah’a emanet olun...” yanıtını veriyor. *** Bu sefer de Niğde Müftülüğü’ne bağlanıyoruz. Aile ve dini rehberlik bürosunda o esnada vaize olmadığı için telefon vaize aktarılıyor. Erkek kişi, şiddet görme nedenimizi sorguluyor: “Şiddet göstermesinin sebebi ne? Bir erkeğin eşinden beklediği nedir? Akşam geldiğinde güler yüz, yemeğinin hazırlanması... Elinden geleni yapmana rağmen yaranamıyorsan farklı şeyler olabilir. Başka ilişkisi olabilir mi?” Telefondaki vaize, “Bazen saçımdan çekiyor. Korkuyorum. Polis çağırsam mı?” dememiz üzerine de polise başvurmadan önce iyi düşünmemiz gerektiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Dayanamayacak duruma geldiyse müracaat edebilirsiniz ama genellikle erkeğe üç beş ay evden uzaklaştırma veriyorlar. Onun için önce polise müracaat etmeden çözmenin yoluna başvuracağız. Siz acaba ters mi davranıyorsunuz?”... Bu sözlerin ardından kocanın inanç açısından nasıl biri olduğunu anlamaya çalışıyor: “Siz namaz kılıyor musunuz? Ya eşiniz” diye sorduktan sonra, “Beş vakit namaz kılmaya gayret edelim. Kuranıkerim okuyalım. İslami hayatımızı yoluna koymaya gayret etsek inşallah düzelir.” *** Karakaş’ın haberi daha uzun ve ayrıntılı, https://www.dw.com/tr/kadına-şiddetle-mücadelede-diyanet-tavsiyeleri/a-52510157 adresinde okunmalı. Ben, kadınları ikinci sınıf vatandaş yerine koyan... Kadınların şiddete boyun eğmelerini öğütleyen... Hem erkeklere hem kadınlara haksızlık yapan... Diyanet’in ve Diyanet mensuplarının bu yaklaşımını şiddetle kınıyorum! Yazının tamamı için tıklayın