7 Ekim’de başlayan Gazze savaşı bir yılını doldurmak üzere.
Bir yıl içinde İsrail; Gazze’yi yerle bir etti, rakamlar farklı ama ezici çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere en az 45 bin Filistinliyi öldürdü, 130 binini yaraladı ya da sakat bıraktı ve 2.3 milyon Filistinliyi açlıktan öldürmek için her yola baş vuruyor.
Arap ve Müslüman ülke yönetimleri başta olmak üzere hiç kimse İsrail’i durduramadı. Bu durumdan cesaret alan İsrail benzer şeyi şimdi Lübnan’da yapıyor. Bir hafta içinde en az bin Lübnanlıyı öldürdü, beş binini yaraladı ya da sakat bıraktı ve 500 binini göçe zorladı.
İsrail’i durdurmak ya da haddini bildirmek için Arap ve Müslüman ülke yönetimleri başta olmak üzere hiç kimse bir şey yapmıyor.
Ağzı olan konuşuyor.
Herkes İsrail’i kınıyor, protesto ediyor az daha cesur olanlar lanetliyor.
Ruh hastası Netanyahu ise herkesle dalga geçiyor.
Kiminle?
İki milyar Müslüman ve çarmıha gerilen İsa’ya inanan 2.5 milyar Hıristiyan’la.
Hep söylüyorum :
Saçma olan bu durumun tek bir açıklaması var o da Arap ve Müslüman ülke yönetimlerinin genetik ihaneti.
Bu yönetimlerin ezici çoğunluğu iktidarda kalmak için kendi ülkelerine ve halklarına ihanet ediyor. İhanetin çok farklı şekil ve şeması var. Örneğin insanları cahil ve aç bırakmak sonra da her yola başvurarak aptallaştırmak.
Ele geçirilen televizyon ve gazetelerle birlikte sosyal medya araçları iktidarların en güçlü ve etkin silahıdır.
Son örnek :
Bütün Türkiye; Narin cinayetini akıl almaz detaylarla bir ay konuştuktan sonra konu kapandı.
Sonuç !
Kocaman bir HİÇ
Benzer şekilde bütün Türkiye Sinan Ateş cinayetini bir yıldan fazla konuştu ve konu kapandı. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin isim vererek herkesi (ben dahil) herkesi tehdit ettiği bile unutuldu.
AKP iktidarı is 22 yıldır; milli eğitim, yargı, TSK ve güvenlik başta olmak üzere her alanda kendi plan ve projelerini uyguluyor.
Dolaylı-dolaysız iktidarın çizgisinde olan sağ partilerin muhalefeti işe yaramaz. CHP ise bildik CHP. Bunun farkında olan iktidar CHP’yi sarsmak için Ekrem İmamoğlu’nu ‘devre dışı’ bırakmanın hesaplarını yapıyor. Buna karar verdiğinde bu iş çok kolay çünkü yargının halini bilmeyen yok.
Tam böylesi kritik bir zamanda Genel Başkan Özgür Özel emperyalizmin kalesi ABD’de toplanan Sosyalist Enternasyonel konferansına katılıyor. Kim ona söylediyse ‘Önümüzdeki yıl Ramallah’da toplanalım’ önerisinde bulundu.
Ramallah; kağıt üzerinde var olan Filistin Devleti’nin başkenti ama Gazze ve Batı Şeria gibi orası da İsrail işgali ve kuşatması altında ve önümüzdeki yıla kadar belki de orayı da yerle bir eder. İsrail katliamları karşısında hiç kimse hiç bir şey yapmayan ya da yapamayanlar acaba Ramallah’a nasıl gidecekler? 4 Eylül’de Ankara’ya gelen Sisi isteseydi Erdoğan’ı da yanına alarak Gazze’ye gidebilirdi çünkü Mısır Gazze’ye sınır. Sisi; Erdoğan’ın bir yıl önce barıştığı Muhamned Bin Selman ve Muhamned Bin Zayed’le birlikte kendisini Erdoğan’la barıştıran ve siyasal İslamın finansörü Katar’lı Temim El-Sani’yi de davet edebilirdi. Ama olmadı çünkü ne kendisi ne de diğerleri İsrail’den izin almadan Gazze’ye gidemezler.
Ama lafa gelince Maşallah herkes ‘vatan, millet, din, iman, bayrak, ezan ve yeşil dolarlar kırmızı çizgimizdir’ modunda.
İçeride ve dışarıda saçmalığın sınırı yok.
Kimsenin de umurunda değil.