AKP’nin ve MHP’nin son günlerdeki manevralarını görünce Makyevel aklıma geldi. Makyevel (Niccolo Machiavelli) 16. Yüzyıl’da yaşamış önemli bir İtalyan düşünür. Yazdığı en meşhur kitap olan Prens’de “duygulardan arınmış ilkeli bir devlet yönetiminin” nasıl olması gerektiğini anlatsa da onun görüşleri zamanla "Makyevelizm" başlığı altında "Amaca ulaşmak için her yol mübahtır” söylemine doğru evrilmiş ve bu söylem politik dünyada değişmez bir algıya dönüşmüştür. Siyasette pragmatizm kaçınılmaz bir gerçek gibi dursa da AKP’nin ve MHP’nin son manevraları bırakın pragmatizmi, makyevelizmi bile sollamış gibi duruyor. Cumhur İttifakı seçimlere 6-7 ay kala iktidarda kalmak için her yolu deniyor. İlke, politik duruş, ideolojik yaklaşım hepsi önemsizleştirilmiş durumda. 20 yıllık iktidar sonucu bugün ülkenin en statükocu partisine dönüşen AKP için söylem tek: Dün dündür, bugün bugündür! Yalnızca HDP ile ilgili söylemlerde keskin dönüş değil anlatmak istediğim, akla gelebilecek her konuda AKP toplumu da test ederek dönüşler yapıyor ve o dönüşleri “en doğru olan” olanmış gibi de anlatıyor, “dönüş” tutmazsa, tepki toplarsa da yeninde başa dönüyor. Tavır hiç değişmiyor: Her şart ve koşulda “AKP hep doğru yapan tarafta” kendisini gösteriyor! Örnekler yalnız iç politika için geçerli değil, bütün öngörüleri çöktüğü dış politikada da böyle: Birleşik Arap Emirlikleri gibi, Cemal Kaşıkçı gibi, İsrail, Mısır hatta Suriye politikalarında olduğu gibi…

İLKESİZLİKTE ZİRVE

İlkesizlik ülkeyi garip bir ülkeye çevirmekle kalmadı, şaşırma refleksini bile ortadan kaldırdı! Kendi bakanlığına malzeme satan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ı görevden alıyor ama hakkında “ne oldu” diye soranlara demediğini bırakmıyor! Herkesin olması gereken polisi, jandarmaya “AKP Marşı” çaldırtıyor, “devletin polisine bunu yaptıramazsınız” diyene demediğini bırakmıyor! Emniyet Genel Müdürlüğü AKP ajansından alınma Basın Açıklaması yayınlıyor, buna itiraz eden olunca da “vay polis düşmanı” muamelesi yapılıyor! Uyuşturucu çetelerinin İstanbul’u mesken edindiğini kendileri de biliyor yetmiyor, İçişleri Bakanı “haftada 5 bin uyuşturucu satanı, imal edeni yakalıyoruz” diye açıklama yapıyor, Sedat Peker’in iddiaları, yakalanan 5 ton uyuşturucu halen cevapsız olarak ortadayken, Naci Şerifi Zindaşti ile Burhan Kuzu ilişkileri ve iddiaları cevapsızken, Kılıçdaroğlu "Burası Kolombiya mı, Bogota mı, Narcos’un dizi filmi mi” diye çıkış yapınca, uyuşturucu tacirleriyle fotoğrafı yayınlananlar sanki kendileri değilmiş gibi Kılıçdaroğlu’na küfürler savuruyorlar! Demirtaş Mersin’deki terör saldırısını kınıyor, kınama İçişleri Bakanı’nın hoşuna gitmediği için cevabı hemen “Terörist Demirtaş” diye yetiştiriyor! Soma davasında ölen madencilerin haklarını savunan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı 6 yıldır haksız hukuksuz bir biçimde yargılanırken, mahkemede hakime "Fotoğraflar delilse İçişleri Bakanı'nın fotoğraf arşivini açalım mı sayın Başkan? Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, Süleyman Soylu mu daha düzgün bir adam ben mi daha düzgün bir adamım?" diye soruyor, hakim bu sorulara cevap vermek yerine tercihini Kozağaçlıyı cezaevinde tutmaktan yana kullanıyor! İktidar hem manipülasyonu, hem de kolayı seçiyor. Sağlıklı beslenme ve enflasyon kıskacındaki ekmek fiyatları ve tüketimi üzerinden iktidarı eleştiren Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar’ı bir siyasi karar olarak tutuklamayı tercih ediyor! Alevi çatı kuruluşlarının istisnasız tümü “aslolan eşit yurttaşlıktır. Eşit yurttaşlık bir haktır ve bu hakkın temelinde de Alevilerin ibadethanesini tarif etmek değil, onu olduğu gibi kabul etmek vardır ve ilk adımı da Cemevlerini ibadethane olarak kabul etmekten geçer” demelerine rağmen, Alevilerin taleplerini dikkate almak yerine Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı kayyum özelliğinde bir “Cemevi Başkanlığı” kurmayı tercih ediyor! Özetlersek... HDP için demediğini bırakmayan, HDP ve PKK üzerinden her fırsatta CHP’yi ve Millet İttifakı'na saldıran AKP-MHP Bloku kutuplaştırıcı siyasetin sonuç vermediğini gördüğü için manevra yapmaya çalışıyor. Gençler başta olmak üzere Türkiye’nin ezici bir bölümü kutuplaştırıcı, ötekileştirici ve nefretten beslenen siyasi dilden bıktı. AKP bunu görüyor, MHP de! İşine gelmeyen herkesi terörist ilan eden bir yaklaşım yordu. Mersin’de Polisevi’ne saldıran da terörist, demokratik üniversite için yola çıkan da terörist! 6’lı masanın altında aranan HDP ile AKP en üst düzeyde görüşünce MHP gibi bütün gücünü HDP karşıtlığından alan bir parti bile görüşmeyi "doğal ve doğru bir adım" olarak ilan etmek zorunda kalıyor! Makyeveli bile mezarında ters çevirecek bu gelişmelerin bir tek açıklaması var: Ne olursa olsun 2023 seçimlerini kazanmak! Kazanmak için her türlü ilkesizliği yapmak bu iktidar için “ilkeye” dönüşmüş durumda! İnandırıcılık ve sahicilik dip, ilkesizlik tavan yapmış durumda! Siyasette bu ilkesizliği aşmak iktidarın hamlesini boşa düşürmek de muhalefetin görevi!