Yeni Kavimler Göçü’nü ve Türkiye’nin tarihsel olarak da göçmenlere karşı olumsuz tavırlar takınmadığını, hatta kucak açtığını ilk iki yazıda -anlamak isteyenler için- anlattım sanıyorum.
Bu yazıda ise uzatmadan göç alan Avrupa ülkelerinin, ki şu anda insanlığın ulaştığı en yüksek uygarlığı temsil ediyorlar, ve göç veren ülkelerin gerçeklerine bir bakacağız.
Tüm dünyada sağ ve milliyetçilik kabartma tozu fazla kaçmış hamur gibi şişip duruyor. Korkarım ki hamur yakında kalıptan dökülecek ve tüm mutfağı pislik götürecek.
Avrupa’da hemen her ülkeden düzenli, düzensiz göçmenlerle yaşanan sıkıntıların videoları, haberleri akıyor. Yunanistan’dan sığınmacıların kalkıştığı tecavüz, İtalya’dan kavga, Belçika’dan zorbalığa uğrayan çocuk, Fransa’dan çocuk parkında saldırı, vs. haberleri peş peşe akıyor. Danimarka’da, İsveç’te kimi göçmenlerin, nüfus artış hızlarıyla bu ülkeleri ele geçireceklerini küstahça söylediklerini hep birlikte işitiyoruz.
Akdeniz’i geçmeye çalışırken zafer işaretleri yapan, “Allahu Ekber” nidaları atan düzensiz göçmenleri “İşgale geliyorlar” korkusuyla paylaşan Avrupalıları hep birlikte görüyoruz. Politikacıları, ‘Batı medeniyetinin’ tehlike altında olduğunu söylüyor. Ki politikacılar da halk da dikkat çektikleri riskte ve korkmakta haklılar.
Sevgili beyaz adam, sana hak verdikten sonra içim rahat birazcık geçmişi de hatırlatmak isterim.
***
Evet, gemilerde veya botlarda ‘vahşice’ bir sevinçle Avrupa kıyılarına ulaşmaya çalışan insanlar beni de dehşete düşürüyor.
Fakat dünyanın bu kötü ve adaletsiz halinde sizin hiç mi payınız yok? Neredeyse suçun tamamı size ait, sevgili ileri Avrupa!
Coğrafi keşifler, işgaller, siyasal ve dini yayılmacılık, sömürgecilik, vahşi kapitalizm dünyayı hiç olmadığı kadar adaletsiz bir gezegene dönüştürdü. Koca Afrika’da neden en yaygın diller Arapça, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Hollandacadan evrimleşmiş Arfikaanca olmuştur?
Türkiye’yi tüm bu gelişmelerin hem içinde hem de dışında tutmak lazım. Bir, Türkiye’nin karşılaştığı Yeni Kavimler Göçü gerçek bir işgaldir; amacı farklıdır. İki, şu anda göç veren ülkelerin hiçbirinde Türkiye, sömürgecilik faaliyeti yürütmemiştir; onlara bir medeniyet ve insanlık borcu bulunmamaktadır. Ama hem Avrupa’nın hem de ABD’nin borç bakiyesi epey kabarıktır.
***
Göç veren söz konusu ülkelerin iki temel ortak noktası var: Yoksulluk/geri kalmışlık ve savaş/karmaşa.
Bu ülkelerin yoksul olmalarının nedeni sizsiniz, sevgili beyaz Avrupa ve ABD.
Bu ülkelerin kültürel ve sosyal gelişimlerini sizler; gerek maddi varlıklarını sömürerek, gerek dininizi-lisanınızı dayatarak, gerek eğitim sistemlerini çağın gerisine iterek, gerek yetişmiş insanlarını ülkenize götürüp bilimsel gelişimlerini baltalayarak engellediniz. Bu ülkelerin çoğu bağımsızlığını 20. yüzyılın ikinci yarısında kazansa da madenleri, petrol kuyuları, bir biçimde orduları sizin kontrolünüzde değil mi?
Libya neden karıştı örneğin? Arap Baharı, dediniz mevsim Avrupa’da sonbahara döndü ve kışın gelişi yakın!
Irak’a neden müdahale ettiniz? Suriye İç Savaşı’nı neden çıkardınız? Afganistan neden, 1979’da Sovyet birliklerinin ülkeye girmesinden bu yana bir türlü huzura erememiştir? Bir ülkede çeyrek yüzyıl sürekli tarafları değişen bir savaş olabilir mi? Mücahitler, El Kaideler, Talibanlar, IŞİD’ler nasıl ortaya çıktı?
Örnekleri çok ama yeterli sanıyorum. Bugün yoksulluk ve kargaşayla boğuşan ülkeler tam olarak sizin eseriniz.
O anlı şanlı parlak medeniyetiniz, en çok da o topraklarına konup öldürdüğünüz, köle yaptığınız, sömürdüğünüz insanların üzerinden yükseldi. Onların kanı dökülerek, ölü bedenlerine basılarak yükseldi.
Medeniyetinize kendini atan, topraklarınıza varabilmek için canını tehlikeye atan bu insanların atalarını köle pazarlarında sattınız. Uçurumlardan zencileri okyanuslara attınız; açıktaki gemiye yüzüp hayatta kalanları kölelikle ödüllendirdiniz. Kadınlarına, çocuklarına tecavüz ettiniz. Gösterişli saraylar inşa ettiniz onlardan çaldıklarınızla. Hazinelerinizin kasalarını onların altınlarıyla doldurdunuz. Yıllarca yetiştirdikleri kakaoların, kahvelerin tadını bile bilemediler. Avrupa’nın göbeğinde insanat bahçeleri açıp farklı ırkları sirk hayvanı gibi sergilediniz.
Üstelik bütün bunları ellerinizde bayraklarınız, dillerinizde ulusal kahramanlık marşlarınızla utanmadan, hatta gurur duyarak iğrenç bir kibirle yaptınız.
Bu göç dalgasıyla gelenlerin sizlerden en az bin yıl geride olduklarını görüyoruz. Ama sebebi sizsiniz. Yaptıklarınızın her zaman bir sonucu olur. Size olmasa, torunlarınıza olur.
Lanet okuyacaksanız önce gidin atalarınızın mezarlarında lanet okuyun.
Bu daha hiçbir şey… Asıl iklim değişikliğiyle yaşanacak öyle büyük bir göç dalgası olacak ki ne Türkiye ile yaptığınız Geri Kabul Antlaşmaları sizi kurtaracak ne de şişme botlara batırdığınız mızraklar. Türkiye? Türkiye’nin de üzerine basarak geçecekler o anlı şanlı yüksek medeniyetinize. Ortada bir medeniyetiniz kalırsa elbette.
UNUTMA: MERDAN YANARDAĞ GÜNDÜR TUTUKLU.