Ne zaman mahalle başı maç yapsak Fırıldak Yaşar kaleci olmak ister. Kaleci olmak zordur desek de bizi dinlemez.
"İlle kaleci olacağım" der.
Kaleci yapmazsak topunu alır gider maç yapamayız. Bu yüzden Yaşar ne isterse onu yaparız. Kaleci olur ama olmadık goller yer, onun yüzünden yeniliriz. Ama hiçbir zaman kendi yüzünden yenilgiyi kabul etmez bizi suçlar.
Bu yüzden ona Fırıldak Yaşar demeye başladık. Fırıldak Yaşar’ın babası rahatsızlandı. Dükkanı işletmeyi Yaşar’a verdiler. Yaşar ne yaptı etti on beş günde iflas etti.
Ona kalırsa iflastan sorumlu ailesiydi. O dükkanı markete dönüştürmek istemiş. Aile bunu anlamamış, dükkan bu yüzden iflas etmişti.
Fırıldak Yaşar’la baş etmek imkansız. Ne yapıyor ne ediyor, zeytinyağı gibi üste çıkıyor.
Bakkal işinden sonra antrenör olmak istedi. Biz doğallıkla buna karşı çıktık. Ama Fırıldak Yaşar alttan girdi üstten çıktı kabul ettirdi antrenörlüğü... Geçti takımın başına sözde bizi çalıştırıyor.
Biz her maçta dört gol, beş gol yiyorduk. Fırıldak Yaşar’a kalırsa bu üstün başarı. Çağın ötesinde bir takım olduk. Takıma sağdan soldan gelen saldırılara aldırmadan yola devam.
Fırıldak’a göre bize saldıranlar, bizi kıskananlar.
Bu, bir süre böyle gitti. Bir gün:
"Arkadaşlar" dedi "ben hakem olmaya karar verdim. Böylece haksızlıkların önüne geçeceğim."
Biz başımızdan gitsin diye, öbür takımlar top onun olduğu için hakemliğe razı geldiler. Böylece Fırıldak hakemliğe başladı.
Fırıldak Yaşar yüzünden her maçta olaylar çıkmaya başladı. Önce 'penaltı' diyor, sonra kararından cayıyor. Fırıldak Yaşar böyle ters kararlarla bizi birbirimize düşürdü. Onla değil birbirimizle kavga etmeye başladık.
Fırıldak Yaşar bunun üstüne "Ben yönetici olmalıyım" dedi...
Ondan sonra başımıza yönetici olmaz mı?
Şimdi, "En iyi ben yönetirim, benden iyi kimse yönetmez" diyor.
Bir de ikide bir eski yönetimleri suçlamaz mı?
"Yahu Yaşar etme eyleme" dedikçe
"Siz anlamazsınız ben politika yapıyorum" diyor.