Eysim Madencilik ‘cennet’ denilen köyü savaş alanına çevirdi

Yayın tarihi: 4 Temmuz 2021 Pazar 2:02 pm - Güncelleme: 4 Temmuz 2021 Pazar 2:03 pm

Aydın’ın Çine ilçesine bağlı Topçam köyünde faaliyet yürüten Eysim Madencilik’in yaptığı patlatmalar bölgeyi savaş alanına çevirdi.

Çine’nin kaynak suları ve fıstık çamları ile ünlü Topçam köyü, eskiden “cennet gibi” diye tanımlanırken şimdi bir savaş meydanını andırıyor. Yedi yıl önce köyün yanı başında faaliyete geçen maden işletmesi o günden bu yana dağları delik deşik etmeye devam ediyor.

Evrensel’den Özer Akdemir’in haberine göre; Topçam köyünde yaşayan Ali Coşkun ve ailesi bu cennetin ortasında yaşam savaşı veriyorlar. Evlerine 50-60 metre uzaklıkta bulunan maden işletmesindeki patlatmalar ve faaliyet sırasında çıkan toz, Coşkun ailesinin günlerinin artık tam anlamıyla bir yaşam savaşı şeklinde geçmesine neden oluyor.

MADEN, EVLERİN 50 METRE YAKININDA DİNAMİT PATLATIYOR!

Çine’nin kaynak suları ve fıstık çamları ile ünlü Topçam köyünde yaşayan Coşkun ailesinin yaşamı, evlerinin 60 metre uzağında faaliyete geçen Eysim Madencilik adlı şirketin kuvars maden işletmesi nedeniyle alt üst olmuş. Maden işletmesinde patlatılan dinamitler nedeniyle kayaların defalarca evlerinin çatılarına düşüp zarar vermesi, hayvanlarının yaralanması yetmiyormuş gibi geçim kaynakları olan fıstık çamları ve zeytinlerini de toz içinde bırakmış. Şirketin sağlıklarına, geçim kaynaklarına, sularına verdiği zararla ilgili yaptıkları tüm başvurulardan ise eli boş dönmüşler.

“NEFES ALMAYA ÇALIŞIRKEN CİĞERLERİMİN ACISINI SİZE ANLATAMAM”

Dün (3 Temmuz Cumartesi) madendeki patlamayı cep telefonu ile kayda alan Coşkun ailesinin kızı Zeynep Coşkun, çıkan yoğun tozdan etkilenmiş. Görüntüyü kaydederken defalarca “Bu ne? Acımanız yok mu sizin” sözleriyle ağlayarak yaşadığı dehşeti anlatmaya çalışan Coşkun, geçtiğimiz hafta yine madendeki çalışma sırasında çıkan tozu da hemen evlerinin yakınında bulunan ve zor nefes alarak çıktığı tepecikten kayda almıştı. Zeynep Coşkun, bu kayıt sırasında da maden işletmesinden çıkan tozu göstererek doğaya ve kendilerine bu yapılanları bir insanlık suçu olduğunu söylüyordu. Konuyla ilgili görüştüğümüz Zeynep Coşkun, yıllardır maden işletmesinin yarattığı toz ve patlamalarla iç içe yaşadıklarını söyleyerek, “Biz burada hergün yaşama savaşı veriyoruz. Ben astım hastasıyım. O toz nedeniyle ciğerlerimin nasıl acıdığını anlatamam” dedi.

MADENCİ ŞİRKET BİR SÜREDİR GEMİ AZIYA ALMIŞTI

3 Temmuz Cumartesi günü saat 11.30 sıralarında meydana gelen patlama ile ilgili konuşan Ali Coşkun ise madencilerin bir haftadır gem azıya aldıklarını belirterek “Bu sabah madende patlatma yapacaklarını ama patlatma öncesi bize haber vereceklerini söylediler fakat haber vermediler. Kızım kayıt altına almış patlamayı. Korkunç bir duman, göz gözü görmüyor. Ev, ağaçlar, her şey tozun içinde kaldı. Eşim patlatma sonrası sinir krizi geçirdi. Kızımı tozun içinden tutup suya atarak kurtarabildik. Toz nefes borusunu tıkamış neredeyse. Eşimi ambulansla hastaneye götürdük” dedi.

“SAVCIYA DEDİM Kİ…”

Jandarmanın kendilerini hastaneden arayarak ifadeye çağırdığını belirten Coşkun, ifadelerini verip eşinin rahatsızlığı ile ilgili de adli vaka tutanağı tutulduğunu söyledi. Coşkun, “Bunları defalarca şikayet ettim, dava ettim. Hiçbir şey çıkmadı. Aksine bunların çıkardıkları toza tepki gösterdim diye ben cezalandırılmak istendim” dedi.

Yaptığı şikayetlere savcılık tarafından hep takipsizlik kararı verildiğini aktaran Coşkun, “Savcıya çıkıp bizzat sordum bunun nedenini. Bana şirketin patlatma izni olduğunu söyledi savcı. Ben de kendisine ‘Benim de ehliyetim var, bu bana kırmızı ışıkta geçme hakkı tanır mı? Ya da ruhsatlı silahımla birini vursam ruhsat benim ceza almamı önler mi’ diye sordum. Bu şirket son haftalarda iyice gemi azıya aldı. ÇED raporunu uzatmışlar diye duydum, ne derece doğru bilmiyorum. Köylüyü falan tınladıkları yok artık” dedi.

BELEDİYELER İŞLERİNİ MADENE YAPTIRINCA KÖYLÜ SES ÇIKARAMIYOR

Kendisi gibi tüm köylülerin de rahatsız olmasına rağmen şirkette köyden çalışanlar olduğu için ses etmediklerini belirten Coşkun, “Köylüler, benim yanımda ağlıyorlar ama madende çalışan yakınları nedeniyle ses etmiyorlar. Şirket köylülerin bazı işlerini de yapıyor. Hatta Aydın Belediyesi, Çine Belediyesi bile işlerinin bir kısmını şirkete yaptırıyor. Belediyelerin yapması gereken işi madenci yapınca köylü de susuyor. Şirketi denetlemeye gelen Çevre İl Müdürlüğü yetkilileri de haberli geliyorlar. Onlar gelene kadar da tabii her taraf sulanıyor, temizleniyor” iddialarında bulundu.

DOKTOR “SİLİKOZİS OLABİLİRSİN” DİYE UYARDI

Şirketin kendisini evini terk etmeye zorladığını ileri süren Coşkun, “Bizi buradan kovmak için her şeyi yapıyorlar. Ben bunların yaptıkları her usulsüzlüğü, hukuksuzluğu kayıt altına alıyorum. Davalar açıyorum. Bu şirket nedeniyle uğradığım zararla ilgili elimde uzmanların hazırladığı görüşler, raporlar var” dedi. Çıkan toz ve gürültü nedeniyle sağlıklarının bozulduğunu ifade eden Coşkun iki yıl önce yaşadığı bir olayı şöyle anlattı:

“2019 yılının yazında rahatsızlandım. Boğazım, ciğerlerim ağrıyordu. Doktora gittim, film çekildi. Doktor bana acilen sigarayı bırakmanız lazım dedi. Ben de sigara kullanmadığımı söylediğimde inanamadı. Tekrar film çektirdi ve benim kahvehane de ya da duman olan bir yerde çalışıp çalışmadığım sordu. Ben böyle bir şeyin olmadığını ama evimin maden işletmesinin dibinde olduğunu söylediğimde doktor beni uyardı, ‘Ciğerlerinde toz var, silikozis olabilirsin ileride’ dedi.”

Coşkun ailesi maden şirketine bir kez dana dava açarak haklarını arayacaklarını söylüyor.

ÇİYAP: DÜZEN PARTİLERİ MADENCİLERLE CAN CİĞER KUZU SARMASI

Topçam’da yaşananı doğa katliamı ve bir cinayet teşebbüsü olarak niteleyen Çine Yaşam Platformu Sözcüsü Ahmet Uslu, “Türkiye’nin en kaliteli kaynak sularından birisinin çıktığı Topçam’da madenci şirketin yaptığı bu zulüm yıllardır sürüyor. Dağları un ufak eden şirket, suları da kendi mülküne almış. Fıstık çamları, zeytinler tozdan verim vermiyor. Madenci şirketlere yönelik Çine’de son dönemde ciddi bir tepki var. Şirketler ise iktidarın koruyup kollaması ile pervasızlıklarını gittikçe artırıyor. Sadece iktidar değil ana muhalefet partisi yöneticileri de bu maden şirketleriyle can ciğer kuzu sarması. Doğası, suyu, sağlığı, geçim kaynakları yok edilen köylülerin sesini düzen partileri duymuyor” dedi.