Unutma Yetisi
Bir yandan bakıldıkta, insan belleğinin unutma yetisi iyi. Bir düşünün, sevdiğimiz insanın ölümü... ilk günlerin acısıyla yaşayamazdık... bir bakıma bu iyi bir yeti.Bir bakıma iyi değil unutma yetisi. Güzeli de... doğruyu da unutuyoruz... şimdi masamda bir kitap... Kitabın adı Geometri. Yazarı Atatürk... Atatürk’ün böyle bir kitap yazdığını anısıyor musunuz.
Atatürk, Geometri adlı kitap yazmış... Bir başka ülkenin cumhurbaşkanı böyle kitap yazdı mı.
Şunu söylemek zorunlu. Bu kitap, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna verilen somut emeği gösteriyor. Bu kitabı, “Atatürk 1936-37 yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayı’nda kendi elleriyle yazmış.”(1)
Atatürk, Farsça Hendese olan terimleri Türkçeleştirdi. Bu terimnleri kimse anlamıyordu, örneğin Müselles-i mütesaviyül-adla adlı Farsça terim Türkçe “eşkenar üçgen”e çevrildi.
Türkiye Cumhuriyeti, hazır bir devlet değildi. Emperyalistlerin kuşatmasında, bütün kurumları çökmüş bir devletti. Kimin kimi yargıladığı belirsizdi, yabancı devletlerin bile yargılama yetkisi vardı.
Okuması yazması olmayan milyonlarca insan... dotorsuz sayrılar... sağlıksız doğumlar...yolsuz ıssız kentler...
Dil Konumu
Şimdi filozof Takiyettin Mengüşoğlu’nu dinleyelim, bakalım ne diyor, “İslamlığın kabulünden sonra yüzyıllar boyunca, Arapça ve Farsça düşünen ve yazan atalarımız, iister istemez bu dillerden dilimize sayısız sözcük aktardılar.”(2) Bunun sonucu halkın anlamadığı bir dil çıktı. “örneğin, sezmeye hads, sindirmeye hazım, göğüs boşluğuna cevf sadır, karın boşlığuna vevfi batın, köprücük kemiğine, azmi terkove, burna enf, burun deliklerineecvafı enf, dudağa leb, ağza fem, göze ayn, ekşiye hamız.”(3)
Atatürk’ün Dile Bakışı
Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, şöyle der, Kuruluşu sırasında TDK’nın çalışma alanlarını belirlerkenterimlere öncelikli görevler arasında ter veren Atatürki terimlerinin Türçeleştirilmesi çalışmalarına bizzat terim üreterek katılmıştır. Askerlik alanında er, subay, teğmen, yarbay, albay, tugay terimlerini üreten Atatürk, yeni bilim terimlerinin Türkçe köklerden üretimesinin her aydına , kendi alanında yardımcı olacağı düşüncesindeydi. Bu düşüncesini Prof Dr. Afet İnan’a söylediği, “Öyle istiyorum ki Türk dili bilim yöntemleriyle kurallarını ortaya koysun ve yazı yazanlar, bütün terimleriyle çoğunluğun anlayabileceği güzel ahenkli dilimizi kullansınlar” demişti.(4)
Dilin Varlık Dünyası
Mengüşoğlu dil yoksulluğunu şöyle anlatır, “Bir insan topluluğunda düşünme ve görme, bilme ve felsefe, sanat ve teknik yoksul olduğu ölçüde dil de yoksuldur. Çünkü böyle bir durumda dilen varlık- dünyası ile, hayatla olan ilgisi azalır.”(5) burda dilin yoksulluğu gündeme gelir.
Dilin Yoksulluğu
Osmanlıca, felsefede... bilimde... estetikte yoksul bir dildi. Osmanlıca Türkçeyi sıfırlarda. Bundan dolayı Türkçe de yoksul bir dildi. Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte Aattürk, Türk diline emek verdi. Türk dilini canlandırdı. Türk dili varlık dünyasıyla... yaşamla nesnel ilişki kurdu. Bunun sonucu Türk dili felsefede... bilimde... estetikte gelişti. Varlık dünyasıyla nesnel ilişki kuran Türk diliyle insanı aydınlattı.
Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda verilen somut emeği unuttuk. Unutmayazdık Cumhuriyet, bugün bu konumda olmazdı.
1. Atatürk Geometri, Önsöz A. Dilaçar, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2009
2. Takiyettin Mengüşoğlu, Dil Felsefesi, Felsefeye Giriş, Remzi Kitabevi, İstanbul 1988
3. Mengüşoğlu age
4. Atatürk Geometri, Sunuş Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın age.
5. Mengüşaoğlu age.