Kılıçdaroğlu’na linç girişimi davası 1 Mart’a ertelendi, sanıklar tutuklanmadı

Yayın tarihi: 30 Kasım 2020 Pazartesi 11:04 am - Güncelleme: 1 Aralık 2020 Salı 1:07 am

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki Cumhuriyet Halk Partisi heyetine yönelik 2019’da gerçekleşen “linç girişimi”ne ilişkin davanın ilk duruşması Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma 1 Mart’a ertelendi.

Çukurca’da şehit düşen Piyade Er Yener Kırıkçı’nın 21 Nisan 2019 Pazar günü Çubuk’un Akkuzulu Köyü’ndeki cenaze namazına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki CHP heyetine yönelik “linç girişimi”ne ilişkin davanın ilk duruşması Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davada Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’in görevsizlik talebinin reddilirken, adli kontrol hükümlerinin devamına ve bir sonraki duruşmanın 1 Mart 2021 tarihinde yapılmasına karar verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu linç girişimini anlattı

 

Dava nedeniyle Çubuk Adliyesi önünde polis tarafından güvenlik önlemleri alındı. Mahkeme salonuna girmek isteyenler 3 ayrı arama noktasından geçti.

Davada CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, CHP Genel Başkan Başdanışmanı Deniz Demir, CHP çalışanı Barış Bozkurt, CHP’li Kenan Nuhut ve Cahit Yetişir ile tüzel kişilik olarak CHP müşteki sıfatıyla yer alıyor. Davada 6’sı kadın 36 sanık 1 yıl 8 ay 15 gün ile 28 yıl 10 ay arasında değişen hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

CHP’LİLER ÇUBUK’TA

Duruşmayı izlemeye CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ve CHP Milletvekilleri Yıldırım Kaya, Ali Haydar Hakverdi, Bülent Tezcan, Levent Gök, Servet Ünsal, Tekin Bingöl, Gamze Taşçıer, Erkan Aydın, Erdoğan Toprak ve CHP yöneticileri katıldı. Pandemi nedeniyle duruşma salonuna kısıtlı sayıda izleyici alındı.

Basının duruşmayı takip etmesine önce izin verilmedi, ancak hakim ile yapılan görüşmenin ardından basın mensupları da salonuna alındı. Duruşma iddianamenin özetinin okunmasıyla başladı.

Duruşmada sanık savunmaları sürüyor.

Kılıçdaroğlu’nu linçten kurtardı diye ceza istendi

“UNUTTUM, ÇOK ZAMAN GEÇTİ”

Kılıçdaroğlu’na yumruk atan Osman Sarıgün’ün kimlik tespiti yapıldı. Sarıgün, savunmasında hakkındaki iddiaları reddederek, emniyette verdiği ifadesinin geçerli olduğunu söyledi. Sarıgün, hakimin “Olay nasıl oldu, anlat” sözüne “Unuttum, çok zaman geçti” diye yanıt verdi. Hakim, Sarıgün’ün emniyetteki ifadesini okudu.

Sarıgün emniyet ifadesinde yer alan “Olaydan dolayı pişmanım, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan özür diliyorum” beyanını tekrarladı.

Sarıgün’ün avukatı yumruğun taksirle atıldığını ileri sürerek, hakaret suçunu reddetti.

“ADAM ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS”

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik ise Sarıgün’ün suçtan kurtulmaya yönelik savunma yaptığını kaydederek, Sarıgün’ün adam öldürmeye teşebbüsten yargılanması gerektiğini belirtti. Şehidin ölümünden sorumlu olarak Kılıçdaroğlu’nu göstermesine ise ‘iftira’ suçunu işlediğini de açıklayan Çelik, Sarıgün’ün olay günü attığı sloganların da suç işlemeye tahrik olduğunu vurguladı ve ek savunma alınmasını istedi.

Çelik, mahkemenin adam öldürmeye teşebbüs suçundan delilleri değerlendirilmesini talep etti.

‘ÖLDÜRMEK İSTESEYDİK ÇIKAMAZDI’

Delibaş, Kılıçdaroğlu’nun avukatı Çelik’in sözlerine karşı çıkarken, tepki çekecek savunmayı şu şekilde dile getirdi:“Bizim öyle bir şeyimiz olsaydı, orada zaten öldürüldü. Kışkırtmaya geldik. O anki kalabalığın yapmış olduğu bir iş. Gelme denilmesine rağmen gelmiş. Bunu kahvehanede cenaze gömüldükten sonra söylendi, cenaze evine gelme denmiş. O da çıkmış gelmiş. Kılıçdaroğlu’nu öldürmek isteseydik, zaten çıkamazdı. O kadar kalabalık vardı.”

Kılıçdaroğlu’na linç girişiminde skandal rapor! Köylüler rencide edilmiş…

OLAYIN HER AŞAMASINDA VAR, AMA AÇIKLAMASI: “ORADA DOLANIYORDUM”

Sanık Fahrettin Abacı, Kırıkçı’nın cenaze namazının ardından Kılıçdaroğlu yürürken çıktığı elektrik direğinden ona tekme atmak istemesiyle ilgili “Kılıçdaroğlu ile bir şeyimiz olmadı. Köyümüze gidiyorduk, şehit cenazesi olduğunu öğrendik, katıldık. Direğe ezilmemek için çıktım. Tepki de gösterdim ama özür diliyorum” dedi. Abacı, Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önünde toplanan grubun içerisinde yer almasını ise “Orada dolanıyordum” diyerek açıklamaya çalıştı. Abacı, Kılıçdaroğlu’nun da devlet adamı olduğunu ve saygı duyduğunu da sözlerine ekledi.

Avukat Celal Çelik, dosyadaki görüntülere atıfla Abacı’nın olayı provoke eden isimlerden birisi olduğunu ve olayın akışı esnasında birçok yerde bulunduğunu belirterek, “Sanık olay sırasında kışkırtmaya yönelik hareketler içerdeydi” dedi.

ÇELİŞKİLİ İFADE VERDİ: PROTESTO AMAÇLI ORADAYDIM

Sanık Cihan Karahisar, Kılıçdaroğlu’nun cenaze sonrasında yürüyüşünü diğer sanıklarla kol kola girerek engellemeye çalışmasıyla ilgili “Koluma giren şahısları tanımıyorum, engel olma gibi bir durum yok. (Kılıçdaroğlu’nun sığındığı) Evin önünde de bulundum, ama protesto gibi bir amacım yoktu” diye konuştu. Karahisar hakimin daha önceki savunmasını okumasının ardından ise “Engelleme amaçlı değil protesto amaçlı oradaydım” diyerek biraz önce verdiği ifadesiyle çelişkiye düştü.

Kalecikli olduğunu söyleyen Karahisar, Çubuk’ta oturduğunu beyan ederek, “Köye cenaze için gelmiştim. Sima olarak köyde tanıdıklarım var. Daha önce Çubuk’ta çalışmıştım” dedi.

SANIK AVUKATI: SANIKLAR PROTESTO HAKKINI KULLANDI

Karahisar’ın avukatı Önder Atasever, “Evin etrafında toplanan sanıklar hürriyeti tahdit suçunu işlemez, bu iddianamede elini kaldırdı suç, ayağını kaldırdı suç deniyor. Sanıklar Anayasa’daki protesto hakkını kullanmıştır” diyerek müvekkilini savundu.

“EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ BİLE OLAYIN LİNÇ OLDUĞUNU SÖYLÜYOR”

Avukat Celal Çelik ise meslektaşının ‘linç girişimini’ hafifletmeye çalıştığını belirterek, “2 saat bu ülkenin ana muhalefet Genel Başkanı alıkonuldu” diye vurguladı. Çelik, Karahisar’ın da Kılıçdaroğlu’na vurmaya çalıştığını ifade ederek, “Bu sanık ve diğer sanıklar genel başkanımızı özgürlüğünden alıkoymasaydı, orada 2 saat kalır mıydı? Olay yerine gelen Emniyet Genel Müdürü bile olayın linç girişimi olduğunu söylüyor” diye dikkat çekti.

Avukat Atasever, olayın ‘protesto’ olduğuna yönelik görüşündeki ısrarını sürdürerek, “Orada binlerce kişinin hürriyeti tahdit ettiği anlamına gelmez. O zaman burada 12 bin sanık olması lazım” diye ekledi.

“ŞAŞKINLIKTAN BAKIYORDUM”

Sanık Mustafa Amir, kol kola girerek Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünü engellemediğini savunarak, “Millet arkadan itekliyordu, ben de sadece ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ dedim. Başka bir şey yapmadım” diye konuştu. Amir, olaya ilişkin görüntüler izletildiğinde “Şaşkınlıktan bakıyorum, görüyorsunuz. Bir şey yapmıyorum. Yapacak olsam, ileri geri gider yaparım” dedi.

Amir, cebir kullandığına yönelik suçlamaya ilişkin “Ama ben bir şey yapmadım ki” diye savundu. Önceki ifadesinde zırhlı araçlar gelene kadar Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önünde durduğunu söyleyen Amir, ifadesinde çelişkili şekilde “Evin önünde yarım saat durdum” diye kendisini savundu. Kılıçdaroğlu’nun avukatları Amir’in bu çelişkili ifadesine vurgu yaparak, zırhlı aracın evin önüne 1 saat 20 dakika sonra geldiğine dikkat çekti.

“KAMU GÖREVİ NEDENİYLİ ORADA DEĞİL”

Sanık Yunus Karakoç, şehidin cenazesinin konulduğu top arabasının arkasından yürüyen Kılıçdaroğlu’na vurmaya çalışmasına karşı “Sadece elim havada ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ dedim” diyerek kendisini savundu. Karakoç’un avukatı, iddianamede Kılıçdaroğlu’nun olay günü kamu görevini yerine getirdiğinin ifade edilmesine “Olay günü Sayın Kılıçdaroğlu kamu görevi nedeniyle orada değildir” diyerek itiraz etti.

Avukat Celal Çelik, sanık Karakoç’un provokatörler arasında yer aldığına dikkat çekerek, onun Kılıçdaroğlu’na yönelik hakaretlerinin ifade özgürlüğünü aştığını belirtti.

“OLAYIN NEDENİ CHP’NİN HDP’YE YAKINLAŞMASI”

Karakoç, suçlamaları kabul etmeyerek, “Olayın oluşmasının nedeni CHP’nin HDP’ye yakınlığıdır. Ben Kılıçdaroğlu’nu hürriyetten alıkoymak istemedim. Ben onun oradan çıkmasını istiyordum” diye konuştu.

Sanık Ayşe Resimci, okuma-yazması olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önünde CHP aracına taş ataması ve diğer sanık Elif Gölyeri’nin de ifadesinde ismini vererek bunu doğrulamasıyla ilgili olarak Resimci, “Ben arabaya taş atmadım. Ben dayımgilin kapısının yanında duruyordum. O gün bağırdım, çağırdım. Görüntüm varsa, boynumuz kıldan ince. (Kılıçdaroğlu’nun sığındığı) Evin içine girmedim” açıklamasını yaptı.

Önceki ifadesinde “Küçük taş attım” ifadesini tekrarlayan Resimci, Kılıçdaroğlu’nun evden çıkmasını engellemediğini ileri sürdü.

“EVDE TERÖRİST VAR SANDIM”

İddianamede Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önündeki CHP aracını taşlamak ve kaya parçası büyüklüğündeki taşla şoförü yaralamakla suçlanan sanık Elif Gölyeri, bu kez kendisini şöyle savundu:

“Ben saat 12.00’de Rahmi Doruk’un evinin yukarısında şehidin cenazesinin mezarlığa gelmesini bekliyordum. Sonra ‘hain’ diye bağırıldı. ‘Sen niye gelmiyorsun hainle misin?’ denilince indim. Evde terörist var sandım. ‘Hain terörist içeriye girdi, geçen hafta yeğenimi öldürdü’ diye Gurbet Sarıyer bağırdı, ben de o şeyle arabaya taş attım. CHP’nin aracı olduğunu bilmiyordum.”

HAKİM, “NASIL KALDIRDIN O TAŞI” DİYE SORDU

Hakimin “Nasıl kaldırdın o taşı?” sorusuna Gölyeri, “O kadar ağır değildi” diye yanıt verdi.

GÖREVSİZLİK TALEBİ REDDEDİLDİ, DURUŞMA ERTELENDİ

Avukat Celal Çelik, şu ifadeleri kullanarak görevsiz talebinde bulundu.

“Sivas’taki yakma eylemi sonucunda insanların diri diri yakıldığı hepinizin malumudur. Nitekim Madımak’ta de yakın sözünden sonra olay gerçekleşmiştir. Çubuk’taki olayda da aynı kapsamda eğitim seviyesi düşük ve kışkırtmaya müsait insanlarla genel başkana saldırıda bulunuldu. Dosya ağır ceza mahkemesine girmektedir. İlgili sanıkların adam öldürme mi yoksa yaralama kastı mı olduğunun değerlendirmesi asliye ceza mahkemesinin sorumluluğu olmayacaktır.”

Çelik bu taleplerinin karşılanmaması olasılığına karşı olayın aldınlatılması için Jandarma Genel Müdürlüğü’nden cenazede olay çıkması ihtimaline yönelik hazırlanması gereken planların istenilmesini talep etti.

Savcı mütalaasında, görevsizlik talebinin reddine, tüm sanıkların savunmalarının ve müşteki beyanlarının alınmamış olması nedeniyle adli kontrol hükümlerinin devamını istedi. Mahkeme de görevsizlik talebinin reddine, adli kontrol hükümlerinin devamına, bir sonraki duruşmanın 1 Mart 2021 tarihinde yapılmasına karar verdi.

“ÇİFTE STANDART UYGULANIYOR”

Davanın ardından konuşan avukat Çelik, yargının çifte standart uyguladığını belirterek, “Bu olay AKP’li siyasilere yönelik olmuş olsaydı, bu insanların tutuklanmama ihtimali olabilir miydi? Davanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeme ihtimali olabilir miydi?” diyerek karara tepki gösterdi.

Davada yargılanan 36 sanığın isimleri şöyle:

Ayhan Bedava, Ayhan Onbaşı, Ayşe Ortapınar, Ayşe Resimci, Büşra Kırık, Cahit Köse, Cihan Karahisar, Elif Gölyeri, Engin Horat, Engin Üce, Eray Kuş, Fahrettin Abacı, Gurbet Sarıyer, Güngör Aşık, Halis Daştan, İrfan Topal, Koray Demirel, Mehmet Küçük, Metin Aslan, Mustafa Amir, Mustafa Baş, Mutlu Bedava, Niyazi Altuntaş, Oğuz Şimşek, Osman Sarıgün, Salih Ateşyürekli, Salih Azder, Salih Çataltepe, Sami Şekerci, Sevim Gölyeri, Vahit Delibaş, Yakup Karakoç, Yakup Karakoç (Yunus oğlu), Yunus Cansız, Yunus Karakoç ve Yusuf Bedava. (ANKA)