Biraz futbol

Yayın tarihi: 12 Aralık 2022 Pazartesi 11:41 am - Güncelleme: 12 Aralık 2022 Pazartesi 11:41 am

Hüsnü Mahalli

Başka bir açıdan

Araplar; 771’den 1492 yılına kadar yani 771 yıl İspanya ve Portekiz’de kurdukları Endülüs Devleti ile buraları yönetmişlerdi.

O sıralar buralar ve elbette Avrupa’nın tümü en karanlık dönemlerini yaşıyordu. Endülüs devletinin yıkılması sırasında ve sonrasında İspanyol ve Portekizli denizciler  Kuzey ve Güney Amerika’yı keşfettiler. Keşiflerle birlikte ve öncesinde  İspanyollar  ve Portekizliler kendilerini yöneten Arap coğrafyasına göz dikerek kendi içinde iktidar kavgası yaşayan  Fas’a saldırmaya başladılar.

Yaklaşık 300 yıl süren iç kargaşa, isyanlar ve çok taraflı kanlı savaşlar sonrasında Fransa 1912’de Fas’ı işgal etti.

Bunları neden mi anlatıyorum ?

Çünkü Katar’da devam eden Dünya Kupası maçlarındaki Fas milli takımı İspanya ve Portekiz’i yenerek ‘ulusal bir dava’nın intikamını almış oldu..

Gerçi Belçika Fas’ı  işgal etmedi ama Fas milli takımı Belçika milli takımını da yenerek  Belçika’nın işgal ettiği Afrika halklarının da intikamını almış oldu. Nitekim her maç sonrasında yalnızca Arap ülkelerinde değil çok sayıda Afrikalının yaşadığı bir çok Avrupa ülkesinde sevinç gösterileri yaşanıyordu.

Fas milli takımı ‘mazlum halklar’ adına futbol oynuyor ve halkların duygusal dayanışmasını hissederek zafer üzerine zafer kazanıyordu. Faslı oyuncuların her zaferden sonra Filistin bayrağını dalgalandırması işin çok daha ilginç yönüydü.

Fas Kralı İsrail ile askeri, güvenlik ve ekonomik işbirliği anlaşmaları imzalarken Faslı oyuncuların bu tavrı Arap coğrafyasında herkesi heyecanlandırdı. Bir çoğu İsrail ile ‘barış’ anlaşması imzalayan işbirlikçi iktidarların yönettiği Arap ülkelerinde halklar belki de ilk kez tek bir dava konusunda birleşiyor ve bu dava Filistin.

İşin çok daha çarpıcı yanı İsrail’de çok sayıda Fas kökenli Yahudi yaşıyor. Bu Yahudilerin ezici çoğunluğu Arap Endülüs devleti yakıldığında Osmanlı donanması tarafından İspanya ve Portekiz’den Fas’a taşınmıştı. Bir bölümü de Fransa Kralının istediği üzerine Sultan Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına taşınmış ve İstanbul, İzmir, Halep, Selanik, Antakya ve benzeri şehirlerde yerleştirilmişti. Çünkü o sıralar Beyazıt’ın kardeşi Cem Sultan Papa ve Fransa Kralının elinde rehine olarak tutuluyor ve Cem Sultan oralarda tutulsun diye her yıl 200 bin altın ödüyordu.

Demek istediğim Osmanlı’da ve benzer şekilde Fas’taki Yahudilerin büyük bölümü Portekiz ve İspanyol kökenli.

Durum böyle olunca  7 milyon nüfuslu İsrail’de 700 bin kadar Fas kökenli Yahudinin durumu oldukça zor.

500 yıl kadar Fas’ta yaşadıktan sonra 1948’de kurulan İsrail’e göç ettikleri için bu Yahudilerin bağlılıklarında bir sorun olması çok doğal. Bu insanlar ya İspanya ve Portekiz’e bağlı olacaklar ya da İspanya ve Portekiz’den kaçarak sığındıkları Fas’a. Bu konuda karar verdiklerinde ya Fas milli takımının İspanya ve Portekiz’i yenmesine sevinecekler ya da Filistin bayrağını dalgalandırdıkları için Faslı oyunculara çok kızacaklar.

Din eksenli  davrandıkları için elbette ikincisini yapacaklar tıpkı dünyanın dört bir yanından İsrail’e gidip yerleşen Yahudiler gibi. Çünkü hepsinin ortak paydası din . Etnik köken ne olursa olsun hepsi Yahudi ve Siyonist ideolojiye inandıkları için hepsi yüz yıllardır yaşadıkları toprakları bırakarak Filistin’e gidip 1948’de İsrail devletini kurdular.

Emperyalist  batıdan aldığı destek ile Arap ve Müslüman ülke iktidarlarının ihanetiyle tüm dünyaya kafa tutan bu devlet her gün Filistinlileri öldürüyor ama kimsenin umurunda değil. (2022’de 213 Filistinli öldürüldü).

Tüm dünyada sayıları 15 milyon olan Yahudiler “Nil’den Fırat’a Büyük İsrail Devletini” kurup tüm coğrafyaya egemen olacaklarına inanıyorlar.

Tuhaf ama gerçek. O kadar tuhaf ki Faslı futbolcuların Filistin bayrağını dalgalandırmasına kızan İsrail FİFA’ya başvurarak takımın diskalifiye edilmesini istedi.

Aynı İsrail’de bir milyon Rus kökenli Yahudi var ve bunlar Ukrayna’dan gelen Yahudilerle kavgalı.

Dönelim Faslı futbolculara…

Faslı oyuncular Çarşamba günü yarı finalde Fransa milli takımıyla oynayacaklar. İster kazansın ister kaybetsinler bu maçın anlamı çok daha farklı olacak . 1912’den 1956’ya kadar Fas’ı(Cezayir ve Tunus’u da)  işgal altında tutun Fransa’da şu anda yüz binlerce Faslı yaşıyor ve çalışıyor. Yani maç Katar’da oynanacak ama gerçek kıyamet Paris sokaklarında kopacak. Fas; Fransa’yı yenerse Fas halkıyla birlikte Fransa’daki Fas kökenliler ( diğer Afrikalılarla birlikte) 42 yıllık işgal, zulüm , sömürü ve katliamların intikamını almış olacaklar. Fas takımının zaferi aynı zamanda bir dönemler Fransız sömürgesi olan tüm ülkelerin halklarını sevindirecektir.

Bir futbol takımın bunca tartışma yaratacağı kimsenin aklına gelmezdi ama tarih böyle bir şey olsa gerek.

Herkes yaptıklarının bedelini ödüyor ve ödeyecek.

Bin yıl geçse de insanlık vicdanı mutlaka hesap soruyor ve soracak.

Kendi ülkesinde yapılması için Katar Emirinin herkese rüşvet dağıttığı konuşulurken Fas milli takımının sürprizleri herkesi şaşırttı ama yolsuzluklarıyla ünlü Katar yönetiminin oyunlarla ilgili 200 milyar dolar harcadığını hiç kimse konuşmadı. Geçen hafta da Katarlıların Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımıcısına ve bazı AP milletvekili ve görevlisine rüşvet verdiği ortaya çıktı ama her nedense bunları da kimse konuşmadı. Bu da normal çünkü adamların çok parası var ve konuşmak isteyenleri de satın alıyorlar.

Daldan dala atladık ama sonuçta burası Ortadoğu ve bu coğrafyada kimin eli kimin cebinde hiç bir zaman belli olmaz ve ‘Büyük Tiyatro’da her zaman herkese uygun bir rol bulunur.

Bazen baş rol çoğu zaman da figüran.