AKP-MHP Bloku uzunca bir süredir “bu muhalefetin hiçbir çözüm önerisi yok” ezberini tekrarlıyor. Yapılan çözüm önerilerini görmezden geliyor, Kılıçdaroğlu’nun her çözüm önerisine önce itiraz ediyor, sonra bilerek küçümsüyor, ancak öneriler kamuoyunda karşılık buldukça da uygulamak zorunda kalıyor! KYK bunun son örneği olurken EYT de “çözüm” için çoktan sıraya girmiş durumda!
Kuşkusuz KYK, hatta EYT gibi “kolay” olmasa da, CHP’nin Türkiye ve bölge için en önemli projelerinden biri olan OBİT (Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı) çözüm için tam da şimdi gündeme taşınmalı! Çünkü, Tahran’da yapılan üçlü görüşmeden çıkan sonuç OBİT’e ciddi bir zemin hazırlamış durumdadır!
Uzun bir aradan sonra Tahran'da Türkiye, Rusya ve İran cumhurbaşkanları Suriye için bir araya geldi. Kameralar önünde Reisi, Putin ve Erdoğan ayrı ayrı açıklamalar ve herkes “kendine göre” farklı bir terör örgütü tanımı yapsa da, kamuoyuna 16 maddelik “ortak bir açıklama” yapıldı!
Üçlü zirvede Türkiye’nin Kuzey Suriye’de operasyon yapmasına yeşil ışık yakılmadığı gibi, Suriye ordusunun Rusya desteğinde İdlib’e yönelik operasyonları için “ateşkes ilanı” da çıkmadı, hatta Putin İdlib’i işaret ederek bir kez daha İşid’i de, El Nusra’yı da doğrudan hedefe koydu. Erdoğan, “DEAŞ ve PKK/PYD/YPG gibi terör örgütleri arasında fark görmüyoruz. Terör örgütleriyle mücadelemiz nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın her daim sürecektir” dese de Hameney “Suriye'nin kuzeyine yapılacak herhangi bir askeri saldırı kesinlikle Türkiye, Suriye ile birlikte tüm bölgeye zarar verir” dedi.
Tek tek açıklamaların ötesinde, 16 Maddelik ortak açıklamada açıkça bir kez daha “Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü” vurgulanmışken, “Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde, Birleşmiş Milletler’in kolaylaştırıcılığında, Suriyelilerin öncülüğü ve sahipliğinde bir siyasi süreç yoluyla (diplomatik ve politik olarak) sona erdirilebileceği” vurgulamışken Erdoğan’ın seçim öncesi Suriye’nin Kuzey’ine operasyon yapması Türkiye’ye
kazandırmaz kaybettirir! Erdoğan, kendisinin de altına imza attığı bu bildiriden sonra başta AKP-MHP seçmeni olmak üzere iç kamuoyuna “operasyon yapacağız” mesajı verse de bu mesaj ne içeride, ne de dışarıda artık istediği sesi getirmiyor.
Son 30-40 yılın çok kanlı savaşlarına tanıklık etmiş, yüz binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın göç etmesine neden olan politikalar çok açık ki, artık çözümü değil, çözümsüzlüğü, yarını değil, dünü temsil ediyor. Aynı yöntemleri uygulayarak farklı sonuç almak mümkün değil. Bakış açısını değiştirmek, farklı bir politik bakış bir zorunluluk olarak kendisini dayatmış durumda…
BOP projesi de, Yeni Osmanlı hayali de bitti, Arap Baharı yenildi, Suriye’de Esad ayakta kaldı! F16’dan da, NATO zirvesinde savaşı ve silahlanmayı tırmandıracak Stratejik Konsepti’ne atılan imzayı “saklamayarak”, Beiden’le ayak ayak ayak üstüne atıp poz vermekten de, arkası gelmeyen ve sonuç alamayan “sınır ötesi operasyonlardan” da, Putin’i 45 saniye bekletmekten artık kahramanlık çıkmıyor. Bunlar görülmeli!
OBİT
Bu gerçekler karşısında kişisel hayallerin ortaya çıkardığı yanlış öngörülerden dolayı duvara toslamış, çökmüş bir politikada ısrar etmek yerine, politika değişikliği, siyasi, ekonomik, askeri ve göç gerçeği nedeniyle bir zorunluluktur!
Başından itibaren Arap Baharı’na ve iktidarın Suriye politikasına itiraz eden CHP, “tarih boyunca sıcak çatışmalarla ve savaşlarla dolu, çalkantılı bir bölge olan Ortadoğu’da barış ve istikrarın temini ve bölgede yaşayan halkların huzurlu bir geleceği birlikte kurmalarının zamanı artık gelmiştir” belirlemesi yaparak, üç yıl önce, 2019’da İstanbul’da yaptığı ve neredeyse bütün tarafların katıldığı “Uluslararası Suriye Barış Konferansı” ile bölgede kalıcı bir barışın olabileceğine dikkat çekmişti.
Cumhuriyet Halk Partisi bu konferanstan bir yıl sonra, 2020’de yayınladığı “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”nin bu yaklaşımına uygun olarak en önemli hedefleri arasına OBİT’i koymuş ve şu belirlemeyi yapmıştı: CHP, “Akılcı, barışçıl ve gerçekçilikten sapmayan, uluslararası hukuka ve meşruiyete önem veren bir dış politika izlenecektir. Bölge merkezli dış politika yaklaşımından yola çıkarak, kurucu üyelerinin İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin olacağı ve bölgemizde huzur, barış ve istikrar oluşturmayı hedefleyen “Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı” (OBİT) kurulacaktır.”
Tahran görüşmesi, çözümün yeni askeri operasyonlarda değil, bölgenin yalnızca dört ülkesini değil bütün ülkelerini, yani başta Türkiye olmak üzere, Suriye, İran, Irak, Mısır, Ürdün, Lübnan, İsrail ve Suudi Arabistan’ı kapsayan, Birleşmiş Milletleri de sürece dahil eden geniş bir barış ve işbirliği teşkilatını işaret ediyor! Bu işaretin ayak izleri takip edilebilirse, bu işaret bizi barışın, istikrarın ve demokrasinin olduğu başka bir Ortadoğu hayaline taşıyabilir!