Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’la CHP lideri Özgür Özel bir araya gelecek ama neyi nasıl konuşacakları belli değil.
Tahminlere bakılırsa Erdoğan açısından en önemli konu yeni anayasanın yazılması olacak. Öyle olmasaydı TBMM Başkanı AKP’li Numan Kurtulmuş iki gün önce Özgür Özel’i ziyaret edip bu konuyu konuşmazdı. Kurtulmuş’a göre görüşmeler Ekim’e kadar devam edecek ve uzlaşma sağlanırsa yeni anayasa taslağı üzerinde çalışmalar başlayacak. ‘Nabız yoklayan’ Kurtulmuş’un bu söylemine karşılık Özgür Özel “Herkes uyacaksa yeni anayasa hazırlayalım’ dedi.
Peki Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarıyla alay eden ve ne anayasa ne de yasalara bağlı kalmayarak istediği her şeyi yapan bir iktidar neden şimdi yeni bir anayasadan söz ediyor?
Dün on binlerce emekçinin 1 Mayıs kutlamalarına ve CHP lideri Özgür Özel ve İBB Başkanı İmamoğlu’nun Taksim’e çıkmasına izin vermeyen ve bunun için 40 bin polisi görevlendiren bir İktidarın ‘demokratik’ bir anayasadan söz etmesi iktidarın bildik çelişkilerinden bir tanesidir.
22 yıllık iktidarı döneminde her söylem, karar ve davranışında demokrasi, özgürlük, insan hakları ve hukuka saygısı olmadığını kanıtlayan AKP’nin şimdi tek bir amacı var o da herkesi susturmak ve iktidarını sürdürmektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise sağlığı elverdiği ölçüde sarayında kalmak istiyor ama iç ve dış denklem ve dengelerin artık buna izin vermediği anlaşılıyor.
Dışarıda herkesle kavgalı olan ve kavgalı olduklarıyla taviz vererek barışmasına rağmen durumu düzeltemeyen Erdoğan 31 Mart seçimleriyle halkın çok ciddi tepkisiyle karşılaştı. Oyların %37,7 alan CHP olağanüstü bir hata yapmaz ve kendisine oy verenlerin beklentilerini karşılarsa, çekindikleri için kendisine oy vermeyen ya da geçmişin hayal kırıklığı nedeniyle sandığa gitmeyenlerin desteğini alır ve ilk seçimlerde iktidar olur. İlk seçimler ise bu gidişle en geç üç yıl içinde olur çünkü AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapabileceği çok fazla bir şey kalmadı. Kalmadığı için de Erdoğan son çare olarak Özgür Özel ile buluşma taktiğine başvuruyor çünkü ‘psikolojik üstünlüğün’ Özgür Özel’de olduğunu biliyor ve kendince ‘toplumsal prestijini’ kurtarmaya çalışıyor.
Özgür Özel ve seçilen CHP’li belediye başkanları hata yapmazsa Erdoğan’ın bu çabası işe yaramayacaktır.
Kim ne der ya da yaparsa yapsın 31 Mart seçimlerinin sonuçları Erdoğan ve AKP için yaklaşan sonun başlangıcıdır. İktidarın bu süreci durdurabilmesi için hiç bir gücü kalmamıştır. Ya daha demokratik olacak, ki sanmıyorum, ya da daha da sertleşerek kendi sonuna doğru hızla ilerleyecek.
Bu gerçeği bildiğini düşündüğüm Özgür Özel’in hiç bir konuda Erdoğan’a taviz vermeyeceğini ( Taksim’e yürümeyerek ilk tavizini verdi) ve vermediği ölçüde toplumun beklentilerine göre tavır alacağını düşünüyorum.
Tam da Erdoğan’ın sıkıştığı bir zamanda.
Elbette burada önemli olan ülke ve toplumun çıkarlardır.
Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan; Özel’in söylemlerini ciddiye alarak demokrasi, özgürlükler ve laiklik gibi toplumun önemli beklentileri konusunda ivedi adımlar atarsa diyalog işe yarayabilir çünkü 22 yıldır ilk kez eşit koşullarda CHP ile masaya oturmuş olacak.
Böyle bir olasılık gerçekleşirse Erdoğan kendi kafasındaki ‘Babayasa’yı değil toplum tüm kesimlerinin beklentilerini karşılayacak demokratik, laik, özgür ve çağdaş ‘anayasa’yı konuşmak zorunda kalacak.
Olur mu ?
Ben sanmıyorum ama Erdoğan bunu yaparsa kutlamak gerek. Ama öncesinde kutlanması gereken birileri varsa o da her koşulda umudunu kaybetmeden mücadele edenler, 31 Mart’da zafer kazananlar ve Erdoğan’ı Özel’le buluşmaya zorlayanlardır.