Aşı deneyimini anlatan Necmettin Ünal’dan uyarı

Yayın tarihi: 15 Kasım 2020 Pazar 9:42 am - Güncelleme: 15 Kasım 2020 Pazar 10:44 am

Prof. Dr. Necmettin Ünal, ülke genelinde toplu kapanma ile alakalı uygulamalar gündeme getirilebilir, şehirlerarası ve uluslararası seyahatler kısıtlanabilir.” ifadelerini kullandı.

 

Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Alman BioNTech firmasının coronavirüse karşı geliştirdiği ilk aşı, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal’a uygulandı.

Sözcü Gazetesi’nden Deniz Ayhan’ın haberine göre; BioNTech’in kurucusu Prof. Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci’nin katkıları ile geliştirilen yüzde 90 başarı sağlanan aşı için ilk uygulamaya gönüllü olarak katılan ve 27 Ekim günü aşı olan Prof. Ünal, yaşadığı deneyimi anlattı:

RİSK ALTINDAYDIM

Yoğun bakımcı olmam nedeni ile risk olasılığım oldukça yüksek… Bu konuda en iyi önlem, başarılı bir uygulama olduğuna inandığım aşıyı yaptırmak oldu. Aşı 27 Ekim günü bende uygulandı ve ilk gün hafif biçimde ateşim yükseldi, onun dışında hiçbir yakınmam yok. Aşı retleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de maalesef arttı. Bunun yanlışlığını da ortaya koymak için rol-model oldum.

BionTHech aşısı faz 3 aşamasında Türkiye’den de denek kabul etti. Ben de gönüllü katıldım. Birçok ülkede aşı ile ilgili araştırma var ve bunlardan 10 kadarı son aşamaya (Faz 3) geldi. Bunlardan ve Moderna ve BioNThech aşıları da Faz 3 seviyesine ulaştı. Aşı tüm dünyada en kısa süreçte uygulanabilir olma potansiyele sahip bulunmalı. Maliyeti, tüm dünyada uygulanmasına olanak sağlayacak kadar düşük olmalı. Yan etkisi bulunmamalı ve bağışıklık açısından etkin olmalı.

BEKLEYECEK ZAMAN YOK

Aşılama sonrasında araştırmaya katılan denekler olası yan etkiler ve aşının etkinliği açısından 2 sene takip edilecek. İki senenin sonunda durum değerlendirilmesi yapılıp bu aşının kullanılabilir olup olmadığına karar verilecek. Yani en az 2-2.5 sene sonra kesin sonuçlar ortaya çıkacak. Ancak pandeminin giderek daha fazla insanı etkiler hale gelmesi beklememize olanak vermiyor. Bu nedenle deneklerin durumu daha kısa sürede değerlendirilecek ve aşı bir an önce kullanılır hale gelecek.

1.5 MİLYAR DOZ

Bu aşının ve diğerlerinin yaygın kullanım için onay alması bu yılın sonunu bulacak ve yaygın uygulama 2021’de başlayacak. BioNTech aşısının 2021 yılı sonuna kadar 1.5 milyar doz üretilmesi bekleniyor. Ama 2021 yılı sonuna kadar 750 milyon kişi aşılanabilecek. Bu sayı salgının kontrol altına alınması için yetersiz. Öncelikle hastalığa yakalanma, bu hastalığı daha fazla kişiye bulaştırma potansiyeli olan kişilerin aşılanması gerekecek. Bağışıklık süresi çok uzun olmasa bile COVID-19 aşılarının yaygın olarak uygulanması gerekir. Yaygın aşılama ile geçici de olsa bağışıklık sağlanması, virüsün bulaşabileceği yeni bireyler bulamadığı için yayılma hızını yavaşlatacak, belki de yok olmasını sağlayacak. Aşıyı reddetmek ise, toplum sağlığı açısından risk oluşturur.

SOSYAL ORTAMLAR

Hastane ortamında bizim ünitemizde çalışanlara bu virüs bulaşmadı. Ancak çalışanlarımızdan yaklaşık 30 kişi COVID-19’a yakalandı veya yakınları COVID-19 olduğu için karantinaya alındı. Maalesef arkadaşlarımızın hemen hepsi hastane dışında bunu kaptı. Bu durum sosyal ortamlarda, aile içinde, en güvendiklerimizin yanında gerekli tedbirlere uyulmadığının göstergesidir.

BELİRTİSİ OLMAYANLAR

DSÖ tüm ülkelerin PCR testi pozitif olan veya PCR testi negatif olduğu halde klinik ve radyolojik bulguları olan vakaların COVID-19 vakası olarak rapor edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ülkemizde ise neyin raporlandığı içinden çıkılamayan bir muammadır. Testi pozitif çıkanlardan da sadece hastalık belirtilerini gösterenler, belki de sadece hastaneye yatanlar raporlanmaktadır. Bu durum belirtisiz olarak SARS-CoV-2 ile enfekte olmuş ve başkalarına hastalığı bulaştırma riski olanların atlanmasına neden olmaktadır. Belirti göstermeyen COVID-19 hasta oranlarının yüzde 50-75 arasında olduğu düşünülürse PCR testinin tüm temaslılara yapılmamasının hastalığın yayılmasının temel nedenlerinden olduğu söylenebilir.

YENİ KISITLAMALAR KURALLAR GELEBİLİR

Prof Ünal, salgınla ilgili yeni tedbirlerin alınmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı ve önerilerini şöyle sıraladı:

– Ülke genelinde toplu kapanma ile alakalı uygulamalar gündeme getirilebilir;

– Şehirlerarası ve uluslararası seyahatler kısıtlanabilir;

– Her türlü toplu aktiviteyi kısıtlayıcı kurallar getirilebilir;

– Metropollerde toplu taşım kaynaklı bulaşı önlemek amacı ile devlette ve özel sektörde kaydırmalı/kademeli mesai uygulaması başlanabilir veya geliştirilebilir;

– Yurtdışından gelenlerde hastalık veya taşıyıcılık olmadığının kesin teyidi ve/veya 14 günlük karantina zorunluluğu getirilebilir;

– Günlük ve kümülatif COVID-19 vaka sayıları her il, her mahalle olarak günlük olarak paylaşılabilir;

– Hastanelerin web sitelerinde başvuran hasta, yatan hasta, yoğun bakımda yatan hasta, COVID-19 testi yapılan hasta, testi pozitif çıkan hasta sayılarının ilan edilmesi sağlanabilir. İş yerlerindeki COVID-19 vaka sayılarının da ilanı sağlanabilir.

SAĞLIKÇI YORGUN VE MORALSİZ

Sağlık çalışanları yorgun, moralsiz ve umutsuz. Personel sayısı ile alakalı ciddi problemler var. Bu süreçte sağlık personeline COVID-19 nedeni ile ek ödeme yapılacağının bildirilmesine karşın bunun sürekliliği, miktarı, değişik kurumlara ödenmesindeki eşitsizlikler; primlerin dağıtımı ile alakalı olumsuzluklar ciddi mutsuzluk nedeni olmuştur. Pandemi başladığından beri özveri ile çalışan, sevdiklerinden ayrı yaşamak zorunda kalan, yerine göre hiç izin kullanamayan, gelir düzeyi azalan, COVID-19’un meslek hastalığı sayılmaması nedeni ile vefat ettiği takdirde ailesinin ciddi hak mağduriyetine uğrayacağını bilen sağlık çalışanlarının moralsiz ve umutsuz olması ile sonuçlanmaktadır.