Gerici Akit yazarından Erdoğan’a “hain” tepkisi

Yayın tarihi: 5 Ağustos 2019 Pazartesi 5:17 pm - Güncelleme: 5 Ağustos 2019 Pazartesi 5:19 pm

Gerici Akit gazetesi yazarı Abdullah Şanlıdağ, AKP’nin kuruluşundaki ayrılığa değindiği yazısında, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “hain” söylemine eleştiri yaptı. Şanlıdağ, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu için Erdoğan’ın “hain” dememesi gerektiğini savundu.

li Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun parti hazırlıkları sürerken, AKP içinde de bu oluşumun nasıl etki göstereceği konuşulmaya devam ediyor.

Akit gazetesi yazarı Abdullah Şanlıdağ ise konuyla ilgili olarak bugünkü köşesinde, “Yeni oluşumcular ve Ak Parti” başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

“HAİNLİKLE SUÇLAMAMALIDIR”

Şanlıdağ, AKP’nin kuruluşundaki “ayrılığı” hatırlattığı yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “hain” eleştirisinde bulundu. Şanlıdağ, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu için, Erdoğan’ın “hain” ifadesini kullanmaması gerektiğinin altını çizerek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan da yerelde başarı kazanan illeri teşekkür gezisine çıktığında Babacan, Gül ve Davutoğlu’nu hainlikle suçlamamalıdır. Zaten Ak Parti zor günler yaşıyor, bir de bu konulara girerse; Adalet Partisi ve ANAP’ın durumuna düşer” diye belirtti.

“Bu adamlar hainse şu an AK Parti içindeki başka isimler için de hain diyenler çıkar. Bu insanlarla yol yürüdünüz ve başarılı projelere imza attınız. Şimdi bir çırpıda dışlamak doğru değildir” diyen Şanlıdağ, “Zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı olalım. Gönül belediyeciliği diyoruz, gönül alalım” dedi.

 

Ahmet Davutoğlu: Eğer Suriye konusunda suçluysam Erdoğan da suçlu!

Abdullah Şanlıdağ’ın yazısı şu şekilde:

 

‘- O günler öyle zor günlerdi ki herkes bir çare arıyordu. Ferit’in bulduğu çare doğru değildi, çare milli mücadeleydi, Damat Ferit başka arayışlar içine girdi, ama hain değildi.’

Şimdi Ak Parti’den ayrılarak parti kurmaya çalışan Babacan ve Davutoğlu için neler söylenebilir? Ak Parti de zamanında Refah-Fazilet ve Saadet çizgisinden ayrılarak partileştiğine göre, şimdi Ak Parti’den ayrılanlar yeni bir oluşumda yer alırsa, bunun sonucu nasıl değerlendirilir? Ali Karahasanoğlu bu konuya gayet güzel bir açıklama getirdi. İşte yazdıkları: ‘2001’de, Fazilet Partisi yerine Saadet Partisi kurulurken, bazı isimler bu parti yerine AK Parti’yi tercih ettikleri sırada, ne FP ne de SP iktidarda değildi..

Tam aksine, SP’yi iktidara getirmemek üzere, bir linç operasyonu sürdürülüyordu. Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, işte ‘bu zinciri acaba kırabilir miyiz?’ diye düşünerek yeni bir parti kurulumuna girişmişlerdi.’

Bugün Ak Parti’yi bloke etmeye çalışan, sınırda terör örgütleriyle, içerde ekonomik sıkıntılarla sıkıştırmaya çalışanlara karşı birlik oluşturmak gerekirken bölmeye çalışmak, hayra alamet değildir.

Şimdi sonuca gelelim. Ateist, sosyalist, mitçi, derin devletçi ve dahi İP›çi, şimdilerde vatan havarisi kesilen Doğu Perinçek bir laf etti. Yenilir yutulur değildi. Söyledikleri; fanatik AKP’lileri sevindirecek, vicdanlı Ak Partilileri ise üzecek cinstendi. İşte Perinçek’in söyledikleri:

‘Siyasi ayak çıktı işte: Ali Babacan. Siyasi ayak CHP ve Meral Akşener’in müttefiki. Abdullah Gül, Ali Babacan, Davutoğlu kimlerin yanında? Siyasi ayak temizleniyor AK Parti’den. Kimin yanına geçiyor? CHP’nin, Meral Akşener’in yanına geçiyor. Başka siyasi ayak var mı? AK Parti içerisindeki Fethullah dostları kim: Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan.’

Bu tespitleri doğru bulmuyorum. Ak Parti böyle şeylere asla pirim vermemeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da yerelde başarı kazanan illeri teşekkür gezisine çıktığında Babacan, Gül ve Davutoğlu’nu hainlikle suçlamamalıdır. Zaten Ak Parti zor günler yaşıyor, bir de bu konulara girerse; Adalet Partisi ve ANAP’ın durumuna düşer. Bu adamlar hainse şu an AK Parti içindeki başka isimler için de hain diyenler çıkar. Bu insanlarla yol yürüdünüz ve başarılı projelere imza attınız. Şimdi bir çırpıda dışlamak doğru değildir. Zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı olalım. Gönül belediyeciliği diyoruz, gönül alalım. Kervanı dağıtmaktansa safımıza katalım. Birlik ve beraberlikten güç doğar. Makam, mevki, para hepsi de üç günlük oyun ve eğlenceden ibarettir. Mal da yalan mülk de yalan demiş şair. Her şey gelip geçiyor ve tarih biz yaşarken yazılıyor.”

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ