Süper Lig'de kıyasıya şampiyonluk mücadelesi veren Fenerbahçe ve Galatasaray kupa maçında karşılaştı ve Galatasaray Fenerbahçe'yi eleyerek bir üst tura adını yazdırdı.

Jose Mourinho'nun maça 3'lü defans başlayacağı zaten belliydi ama Okan Buruk'un 3'lü defans tercihi sürpriz oldu. Her şeyden önce Galatasaray takım olarak daha konsantre olmuş, son haftalarda gelen kötü sonuçlar nedeniyle işi ciddiye almış bir şekilde sahaya çıkarken, Fenerbahçe'de ise rehavete kapılmış bir hava vardı. 

Gabriel Sara, ve son zamanlarda performansını yükselten Torreira ile orta saha oyununu ele alan Galatasaray iler hücumda Barış Alper’in de hızından yararlandı. İlk gol de dahil Galatasaray’ın hemen hemen her pozisyonu bir birine benzer şekilde gelişti. Osimhen ve Barış Alper’in hızı karşısında Çağlar yavaş kalınca pozisyonlar rahat bulundu. Tabi bu Fenerbahçe’yi mental olarak da etkiledi. 

İlk yarının son dakikalarında gelen gol Fenerbahçe’yi belki de tarihi bir yenilgiden kurtardı diyebiliriz. İkinci yarı Fenerbahçe golün de etkisiyle daha istekli oyamaya başladı. Aslında Galatasaray’ın 90 dakikalık oyunu sezonun da özeti gibi. Mükemmel başladı daha sonra düşüşler yaşandı oyuncu değişiklikleriyle oyun üstünlüğü Fenerbahçe’ye geçti.

Galatasaray üstün oynadığı maçlarda da bir şekilde rahat bir şekilde sonuca gidemiyor. Maçın son dakikalarında Davinson Sanchez’in adeta insan üstü bir gayretle çizgiden çıkardığı top maçın kader anıydı. Ama o pozisyona gelene kadar geçen sürede Galatasaray’ın üstün oyunu yavaş yavaş Fenerbahçe’ye geçti. 

İşte bu her iki teknik direktörün de dikkat etmesi gereken konu. İyi oynayan takım neden düşer? Maçı iyi oyunla bitiren takım neden kötü başlar?

Tabii dün ne basın toplantısında ne de spor kanallarında saha içindeki bu performanslar konuşuldu. Herkes Jose Mourinho’nun Okan Buruk’un burnunu sıkmasını konuştu. “Mourinho bunu neden yapıyor?, Avrupa’da ne diyecekler?, Ceza gelir mi?  Ceza gelirse ne kadar gelir?” Bir şeyler oluyor ve bir şekilde saha içine odaklanamıyoruz, futbolu sadece magazin yaparak konuşuyoruz.