CHP Sözcüsü  Öztrak, Sayıştay'ın uyarılarına rağmen Bartın maden faciasının yaşandığını belirterek AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki gösterdi. Öztrak, "Kader planı’ diyeceksin. Hiç eğip bükmeyin. Bu korkunç bir cinayettir. Bu faciayı unutturmayacağız. Hesabını soracağız" dedi. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün MYK gündemiyle ilgili basın toplantısı yaptı. Öztrak'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: 

"ONLARCA OCAĞA ATEŞLER DÜŞTÜ"

“Hafta sonu, hepimizin yüreği dağlandı. Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ait, Amasra’daki bir kömür madenindeki patlama, ülkemizi derinden sarstı. 41 maden emekçimiz yaşamını kaybetti. 11 maden emekçimiz de yaralandı. Yaralılarımızın bir kısmının durumu ağır. CHP olarak, vazife başında hayatını kaybeden şehitlerimize, bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır, tüm milletimize baş sağlığı diliyoruz, yaralılarımıza ise tez elden şifa dileklerimizi iletiyoruz. https://tele1.com.tr/erdogandan-madencilerin-olumu-icin-fitrattan-sonra-kader-yorumu-718655/ Bu acılardan artık milletçe bunaldık. Bu kaçıncı maden kazası, bu kaçıncı yas. 2003’te Ermenek, 2004’te Kastamonu Küre, 2009’da Bursa Mustafakemalpaşa, 2010’da Balıkesir Dursunbey ve Zonguldak Karadon, 2013’te Zonguldak Kozlu, 2014’te 301 emekçimizi yitirdiğimiz Soma faciası, 2014’te bir kere daha Ermenek, 2016’da Siirt Şirvan. Bunlar toplumda travma yaratan, büyük facialar. Bir de gazetelerin üçüncü sayfalarında, kıyıda köşede gizlenen ‘Elbistan’da madende bir işçi öldü’, ‘Gemerek’te göçük sonucu, bir işçi hayatını kaybetti’ haberleri var. Çoğu kişinin görmediği, duymadığı iş cinayetlerinde, onlarca ocağa ateşler düştü.

YUSUF YERKEL'İN TEKMESİNİ HATIRLATTI

2003’ten bu yana, 2 bini maden emekçisi olmak üzere 30 bin işçimizi ‘iş kazası’ denen, iş cinayetlerinde yitirdik. Bunlar sıradan sayılar değil. Bu sayılarda; ‘Yüz karası değil, kömür karası, böyle kazanılır ekmek parası’ diyen babalar var. ‘Güneşi görebilmek için karanlığı kazan’ gencecik evlatlarımız var. Fransız yazar Albert Camus, ‘Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, insanların nasıl öldüğüne bakın’ demiş. Vicdansız bir düzen elinde, emekçilerinin iş cinayetlerine vicdansızca kurban edildiği bir ülkeye döndük. Gerçi şimdilerde, ufukta seçim sandığı görününce, kurt, kuzu postuna büründü. Ama Soma’da, maden kazasında bunların yaptıklarını unutmadık. Soma’da 301 canımızı yitirdiğimiz maden faciasında; dönemin Başbakanı Erdoğan, kendisini protesto edenleri, ‘Başbakana yuh çekersen, tokadı yersin’ diyerek tehdit etmişti. Sonra da bir markete girip korumalarıyla beraber, genç bir çocuğu dövdü. Delikanlıyı döverken de ‘Ne kaçıyorsun ulan İsrail dölü’, diye bağırması da cabası. Tabi ön teker nereye, arka teker de oraya. Erdoğan bunları yaparsa şürekâsı neler yapmaz. Bu fotoğraf toplumsal hafızamıza, bu vicdansız düzenin alametifarikası olarak kazındı. Fotoğraftaki Erdoğan’ın özel kalem müdür yardımcısı. Şu yüzdeki ifadeye bakın. Soma’da yere yatırılmış bir emekçiyi tekmelerken yüzündeki büyük nefrete bir bakın. ‘Millete hizmetkâr olmaya geldik’ diyenlerin, millete reva gördüklerine bir bakın. Peki, yere yatırılmış, eli kolu tutulmuş yerdeki birine tekme atan bu zorbaya Erdoğan ne yaptı? Binlerce avro maaşla Frankfurt’a Ticaret Ataşesi yaptı. Tekmeyi ödüllendirdi.

“SOMA DAVASINDA, BUGÜN TEK BİR TUTUKLU SANIK BİLE YOK”

301 insanın hayatını kaybettiği Soma davasında, bugün tek bir tutuklu sanık bile yok. Daha doğrusu var. O da Soma maden şehitlerinin ailelerini savunan avukatlar, avukatları içeri attılar. İşte Erdoğan’ın adaleti bu. Bundan 8 yıl önce Erdoğan, Soma’da ölen yüzlerce işçi için, ‘Bu işin fıtratında var’ demişti. Aynı Erdoğan, ne kadar kendine hâkim olmaya çalışsa da kendi fıtratına uydu, Amasra’da, ‘Biz kader planına inanmış insanlarız. Bunlar her zaman olacaktır’ dedi. Bununla da yetinmedi, 20 yıldır hükümet koltuğunda kendisinin oturduğunu bir anda unutuverdi. ‘Madenlerimizde hiçbir eksik, hiçbir gereksiz risk görmek istemiyoruz’ deyiverdi. Eksiği, riski giderseydiniz ya. Elinizi tutan mı vardı? 20 yıl o koltukta oturacaksın, işçinin hayatını tehlikeye atan eksikleri gideremeyeceksin. Devletin denetçileri ‘Risk var’ diyecek, çözmeyeceksin. Sonra da ‘Maden kazaları kaderin planı’ diyeceksin. Tedbirsizliğin, ihmalkârlığın, tamahkârlığın adı ne zamandan beri fıtrat ve kader oldu? Bizim inancımızda, Önce tedbir, sonra tevekkül vardır. İlmin, aklın emrettiği tedbirleri almayacaksın, sonra ‘fıtrat’ diyeceksin, ‘Kaza’ diyeceksin, ‘Kader planı’ diyeceksin. Hiç eğip bükmeyin. Bu korkunç bir cinayettir. Ve biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, o anaların, babaların, eşlerin, çocukların, güzelim bebeklerin adına sorumluların peşini bırakmayacağız. Bu faciayı unutturmayacağız. Hesabını soracağız.

"UTANMADAN SIKILMADAN 41 CANSIZ BEDENE ULAŞMAKLA ÖVÜNÜYOR"

Uluslararası Çalışma Örgütü verileri… ‘Sadece son 3 yılda, 2019-2021 döneminde, madenlerde yaşamını yitiren emekçilerimizin sayısı 189. Bu kayıplarla Türkiye açık ara dünya birincisi. Bu acı tablonun sahibi, hala hiç sıkılmadan, ‘Hamdolsun’ diyerek, Amasra’da 41 cansız bedene, 24 saatten az sürede ulaşmakla övünüyor. ‘Utancı gidenin kalbi de ölür’ derler. Bunların kalbi de millete karşı artık ölmüş. Bunların millete karşı kalbi körelmese, devlet kurumlarının tespit ettiği eksiklikleri giderir, bu madenleri güvenli hale getirirlerdi.

"SAYIŞTAY BUGÜN OLANLARI AÇIKÇA UYARDI"

İşte Sayıştay raporu ortada. Patlamanın yaşandığı müessese için hazırlanan, 2019 Denetim raporunda; bugün olanlar için açıkça uyarılarda bulunulmuş. Raporun 16. sayfasında, bu müessesede üretimi olumsuz etkileyen başlıca etkenler tek tek sayılmış. ‘Metan gazı ve karbondioksit gazındaki yükselmeler’ bunlardan biri. Sayfa 21’de, iş kazalarındaki artışa vurgu yapılıyor. ‘2019’da müessesede önceki yıla göre yüzde 70 artışla 190 iş kazası olmuş Bunun 72’si göçükler nedeniyle yaşanmış’ diyor. Sayfa 63’de; ‘Solunabilir ve patlayabilir tozla mücadele kapsamında alınan önlemlerde aksamalar var’ deniyor. ‘Tane boyutu küçük tozların sürekli ortamda dolaşması, infilak riskini artırıyor’ tespiti yapılıyor. Ve sayfa 65: ‘2019 yılında müessesenin dengelenmiş üretim derinliği eksi 300 metre olmuştur. Bu derinleşme, ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu dolayısıyla degaj kapasitelerinin de yüksek olduğu, arıza zonlarında riskin daha da arttığı bilinmektedir. Bu nedenle, Müessese ocaklarında ilgili mevzuat hükümlerinin yanı sıra ‘Kurum Degaj Yönergesi’ hükümlerinin titizlikle uygulanması gerekmektedir.’

“MADENCİMİZİN CENAZESİNDE İMAMDAN ROL ÇALDI”

Ama ayıplar silsilesi burada da bitmedi. Madencimizin cenazesinde imamdan rol çaldı, ‘İşin bir güzel yanı daha var’ diye söze başladı, vefat eden madencilerimize ve ailelerine cennet vadetti. Bu dünyayı iş cinayetleriyle emekçiler ve aileleri için cehenneme çevireceksin, sonra da onlara öteki dünyada cennet vadedeceksin. Bu ülkenin imamdan rol çalan bir Cumhurbaşkanına değil, çalışanların can güvenliğini sağlayacak yöneticilere ihtiyacı var. 20 yıldır ülkeyi yönetiyorsun ve devletin madenlerinde insanlarımız hala, tedbirsizlik ve ihmal nedeniyle kitleler halinde hayatlarını kaybediyor. Ülkemizi madenlerde yitirilen canların sayısında, dünya birincisi yapacaksın. Bu durumda yapılacak bellidir. Beceremiyorsunuz. Sorumluluğunuzu kabul edeceksiniz, hep beraber çekip gideceksiniz.

“SEÇİM SÜRECİNDE HAVUZ MEDYASI, SÖVECEK, SAYACAK, YALAN, YANLIŞ KONUŞACAK”

Bunların ne yapmak istediği çok açık. Seçim sürecinde Cumhur İttifakı, havuz medyası, trol orduları dilediği gibi sövecek, sayacak, yalan, yanlış konuşacak. Muhalif sesler ise, 3 yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Bizim bu dayatma siyasetine cevabımız bellidir. ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.’ Biz bu ucube yasayı iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne elbette taşıyacağız. Ancak bu iptal isteminin karara bağlanmasının, seçim sonrasına kalacağı yönünde duyumlar alıyoruz. Bu, Anayasa Mahkemesi için de büyük bir samimiyet sınavıdır. Anayasa Mahkemesi; ya seçimin adil ve güvenli olmasını ciddi bir biçimde sakatlayan, bu yasayla ilgili iptal istemini ivedilikle görüşerek, karara bağlamalı, ya da bu sansür yasasını karara bağlayana kadar, 29. maddesinin yürütmesini durdurma kararı vermelidir. Anayasa Mahkemesinin temel görevi, demokrasimize, fikir ve ifade özgürlüğüne, seçim adaletine vurulmak istenen darbeyi, bertaraf etmektir.

“YALAN HABER ŞAMPİYONU OLDULAR”

Öztrak, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. ATV’nin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD’de ziyareti ile ilgili sorusuna Öztrak, “Bu soruyu gönderenlerin her şeyden önce gazeteci olması beklenir. Böyle bir soruyu birileri ellerine tutuşturduğu anda en azından bunun doğruluğunu bir soruştururlar. Ama bu yapılan gazetecilik değildir, ayıptır. Yalan haber şampiyonu oldular” yanıtını verdi.