İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında emekli amirallerin açıklamasıyla ilgili, "Türkiye’nin bunca sorunu varken, milletimiz siyasetçilerden çözüm talep ederken, Cumhur İttifakı’nın oyları her ay düşerken, kimsenin çıkıp da iktidarın değirmenine su taşımasına, milletinden tamamen kopmuş bitik siyasetine can suyu vermesine müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz. Kimse de kusura bakmasın bu işler böyle yapılmaz. Yapanlar da karşılarında bizi bulurlar" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu.
Akşener, AKP'lilerin gündeme getirdiği darbe tartışmalarına tepki göstererek, "4 gündür darbeci mi değil mi konuşuturuyorlar buna sebep olanları da kınıyorum. Kim ne yazarsa yazsın biz Hakkarili babaların feryadını, Konya'lı otizimli gencin annesinin "bırakın yemeği ekmek yok Meral hanım" demesini konuşacağız. Bunları duyun. Hem Konya'da hem Hakkari'de aynı çaresizlik olamaz" ifadelerini kullandı.
Akşener, kendisini ve Mansur Yavaş'ı hedef alan
Çin Büyükelçiliği'ne de şu yanıtı verdi:
Birader bunun anlamı ne? Birader buyur bekleriz bak sen hele. Adresimiz bellidir. Perinçek'in patronu da Perinçek gibi çok kızmış. Bizim herhangi bir ülkenin egemenliğiyle ilgili sorunumuz yok Ama Çin'in Uygur kardeşlerimize yaptığı zulümle ilgili çok büyük bir sorunumuz var. Biz Uygur kardeşlerimize uygulanan soykırımı durdurun diyoruz. Hadi buna da itiraz edin de görelim.
https://tele1.com.tr/aksener-ve-yavasi-hedef-alan-cinin-ankara-buyukelcisi-disisleri-bakanligina-cagrildi-363601/
Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:
"Siyaset, olanı biteni okuyabilme, gerçeği gösterebilme sanatıdır. Yaşananları doğru analiz etmek yetmez, kimi zaman akıntıya karşı da kürek çekmek gerekir. Siyaset dürüstlük, kararlılık ister. Son 3,5 yılda yaşadıklarımızı hatırladıkça bize koltuk hesabıyla değil, demokrasi hesabıyla siyaset yaptıran hepimiz adına Allah'a şükürler ediyorum. Biz kutlu millet davasının neferleriyiz, en büyük gücümüz de milletimize asla yalan söylememek...Bu bizim için vazgeçilmez bir ilkedir, tek seçenektir.
Şahsi hesaplarla değil millet yolunda siyaset yapanlar şartlar ne olursa olsun hakikati söyler. Bugün vesayete kafa tutuyormuş gibi yapanlar dün 28 Şubat'ta masa altına saklandığında da biz dimdik duruyorduk.
https://tele1.com.tr/emekli-amirallerden-aksener-ve-bahceliye-dava-363892/
EMEKLİ AMİRALLERİN AÇIKLAMASI: BU İŞLER BÖYLE YAPILMAZ
Son dönemde bir modadır aldı başına gidiyor, gece vakti ortalığı karıştırma modası... İstifa eden bakan mı dersiniz, görevden alınan bürokrat mı, feshedilen anlaşmalar mı dersiniz.
Gece uykusu kaçan ne yapsam da ortalığı karıştırsam diye iş başına geçiyor, bedelini ödemek de milletimize düşüyor. Bu modanın son örneği olarak Cumartesi gece yarısı 104 emekli amiral bir bildiri paylaştılar. İktidar darbe edebiyatıyla 4 gün daha milletin dertlerini konuşmaktan kurtuldu.
Cumhur İttifakı’nın oyları her ay düşerken kimsenin iktidarın değirmenine su taşımasına müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz. Kimse de kusura bakmasın. Bu işler böyle yapılmaz.
Kaygıları olanlar bireysel olarak her platformda, basında, yayında görüş ve önerilerini elbette açıklayabilirler ancak bunu gizemli gece yarısı bildirileri ile yapamazlar.
Yapanlar da karşılarında önce bizi bulurlar. Biz söz de karar da milletindir diyenleriz.
Son 60 yılda 9 darbe, post modern darbe, muhtıra ve e-muhtıra görmüş bir millet olarak bazı hassasiyetlerimiz var. Bu yüzden Türkiye’ye dair endişeleri olanların bu endişeleri usulünce, zamanını ve zeminini doğru ayarlayarak dile getirmeleri çok önemlidir.
Hele ki ülkesine yıllarca hizmet etmiş, çok kritik makam ve mevki bulunmuş olanların bu konuda çok daha sorumlu davranmaları gerekir. Her itiraz edeni hainlikle, teröristlikle, darbecilikle suçlayıp buradan siyaset devşirmeyi alışkanlık haline getirmiş bir zihniyet yönetiyor.
Bu çarpık zihniyet, işler istediği gibi gitmeyince AYM’yi kapatma yeltenecek kadar şımarık, koltuğu tehlikeye girince Cumhuriyet’in kurucu değerlerini tartışmaya açacak kadar şuursuz.
İktidarını korumak için milleti birbirine düşürecek kadar zalim bir zihniyet. Dolayısıyla milletini düşünen herkesin bu durumun bilinci, sorumluluğu ile hareket etmesi gerekir.
Salı günleri partisinin grubunda konuşacak grubunda konuşmakta zorlanan küçük ortağa yeni bir malzeme çıktı. Millet iradesinin gasp edildiği, getirdikleri kanun reddedildi ya, dünden itibaren görüşmeye açılan kanunla ilgili tutumlar, konuşmalar, farkındalar ortadan kalktı. Kanunu konuşanlar var mı? Bunun milli irade gaspı olduğunu.
4 gündür darbeci mi değil mi konuşuturuyorlar buna sebep olanları da kınıyorum. Kim ne yazarsa yazsın biz Hakkarili babaların feryadını, Konya'lı otizimli gencin annesinin "bırakın yemeği ekmek yok Meral hanım" demesini konuşacağız. Bunları duyun. Hem Konya'da hem Hakkari'de aynı çaresizlik olamaz.
Herkesin bir şeyi artık çok iyi anlaması lazım, darbe olur mu olmaz mı tartışması bebek mamasını askıdan indirmiyor. Bu çarpık zihniyet tencereleri kaynatmıyor
Sayın Erdoğan anlamsız polemiklerle uğraşacağına, mağdur edebiyatından siyaset devşirmeye çalışacağına bugün yarın dükkânı kapatacağım diye Hasan kardeşimi dinle.
https://tele1.com.tr/aksenerin-surpriz-cumhurbaskanligi-gorusmesinde-neler-konusuldu-363077/
"ALLAH SAYIN ERDOĞAN'A SABIR VERSİN"
Nedense bu bildiriyle ilgili duruşumuza AK Parti değil, küçük ortağı daha çok bozulmuş. Sayın Erdoğan teşekkür etti diye olsa gerek, küçük ortak köpürdükçe köpürdü.
AYM’den sonra hızını alamayıp yakında Deniz Kuvvetleri’nin de kapatılmasını isterse şaşırmayın. Allah Sayın Erdoğan’a sabır versin, çok içtenlikle yapıyorum bu duayı.
Sayın Erdoğan'ı uyarmak zorundayım küçük ortağının dolduruşuna gelip abuk subuk cezalar verdirmeye kalkma. Sorumsuzluktan darbeccilik devşirmeye çalışıp ülkeye daha fazla zarar verme.
Dün şerefsiz dediğine bugün mübarek deyip, dün mektup yazıp ‘iktidarı uyarın’ diye yalvardıklarına da bugün şerefsiz diyebilen tutarsız duruş ve söylemleriyle ülkeyi germekten başka fonksiyonu olmayan birinin üstünde gereğinden fazla durmak istemiyorum.
https://tele1.com.tr/arsiv-bahceli-313-generale-uyari-yap-mektubu-gondermis-362522/
"KÜÇÜK ORTAĞININ DOLDURUŞUNA GELİP ABUK SUBUK CEZA VERDİRTME"
Ama Sayın Erdoğan’ı uyarmak zorundayım: Sakın ola, öfke kontrol problemi olan küçük ortağının dolduruşuna gelip, bildiriyi yazanlara abuk sabuk cezalar verdirmeye kalkma.
Buradaki anahtar kelime verdirme. Sağduyuyla yürüttüğünü zannettiğimiz bu süreci, böyle şaibeli bir yola sokup da milleti huzursuz etme.
ÇİN BÜYÜKELÇİSİ'NE TEPKİ: BUYUR BİRADER
Küçük ortağın haftalık öfke nöbetinin hemen sonrasında Çin Büyükelçiliği ben ve Sayın Mansur Yavaş'ı tehdit etti. Neden çünkü Türkistan'daki yaşanan insanlık dramına susmadık susmayacağız.
Birader bunun anlamı ne? Birader buyur bekleriz bak sen hele. Adresimiz bellidir. Perinçek'in patronu da Perinçek gibi çok kızmış. Bizim herhangi bir ülkenin egemenliğiyle ilgili sorunumuz yok Ama Çin'in Uygur kardeşlerimize yaptığı zulümle ilgili çok büyük bir sorunumuz var.
Biz Uygur kardeşlerimize uygulanan soykırımı durdurun diyoruz. Hadi buna da itiraz edin de görelim.
Bu tehditler bize sökmez. Biz, bu mücadeleyi bugün Türkiye'de bu kürsüden veririz. Yarın, gün gelip de iktidar olduğumuzda uluslararası toplumu karşınıza diker, öyle mücadele veririz. Ama bu mücadeleden asla vazgeçmeyiz. Ve o pis elinizi, Uygur'un sinesinden çekene kadar da mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Bunu böyle bilesiniz.
"ORTALIKTA BAKANIM DİYE GEZMEYE UTANMIYOR MUSUN"
Çiftçilerimizin durumu nasıl? Bir dokun bin ah işit. Toprağı işleyip karnımızı doyuran çiftçimiz borç batağında. Ne ekim, dikim yapacak parası, ne de hayvanına verecek yemi var. Kendi kaynağı ile işletmesini çevirecek parası yok.
Çiftçimiz borçla boğulurken, iktidar ithalat lobilerine teslim olmuş hatta esir olmuş. Türkiye’de tarım bitsin diye elinden geleni yapıyor. Çiftçimizin ocak ayı itibariyle bankalara borcu 143 milyar lira. Tarım Kredi Kooperatiflerine de 12 milyar borçları var. Çiftçimizin toplam borcu 200 milyar lirayı aşıyor.
Buradan Tarım Bakanı’na sesleniyorum. Çiftçi bu haldeyken ortalıkta bakanım diye gezmeye utanmıyor musun? Tarımla alakalası olmayan vasıfsız yönetim anlayışını hak etmiyor.
Senin bakan olmadan önce yönetim kurulunda yer aldığın şirkette 100 bin Avro huzur hakkı alınıyormuş. Huzura bakar mısınız? Bir an önce git Sayın Erdoğan’dan rica et seni huzura kavuştursun. Çiftçimizin de huzuru daha fazla kaçmasın.
"TÜRKİYE'NİN KAYNAKLARI O BEŞ MÜTEAHHİDİN AYAKLARINA SERİLİYOR"
Biz yapacaklarımızı söyleyince, ilk sözleri hep aynı; Kaynak nerede? Türkiye'nin kaynağı var. Sorun şu: AK Parti iktidarı ve Sayın Erdoğan, memlekette üreten, istihdam sağlayan kim varsa hepsine düşman. Varsa yoksa eş, dost, yandaş.
Türkiye'nin kaynakları, o beş müteahhidin ayaklarına seriliyor. Bu kifayetsiz yönetim anlayışının, ve müteahhit aşkının sonucunda, ekonomide oluşan hasar ortada. Pandeminin etkisiyle de, artık her sektör dertli.
Peki, durum böyleyken, “Üreteni, istihdam yaratanı koruyayım, kollayayım.” demesi gereken iktidar ne yapıyor? Kurumlar vergisini artırıyor.
Yani iş dünyasına destek olacağına, sırtına yeni bir yük daha veriyor. Kurumlar vergisini, 2020 yılı için yüzde 23'e,2021 için de yüzde 25'e çıkarmaya hazırlanıyor. İşte size, AK Parti'nin olağanüstü ekonomi vizyonu.
"UTANMADAN ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİ KALDIRDILAR"
“Özel sektör nasıl küstürülür?” temalı bir kanun çıkarın deseler, ortaya ancak bu çıkar. Allah aşkına, siz bu ülkenin çalışanından, üreteninden ne istiyorsunuz? Hakkıyla, helaliyle kazanmaya çalışana neden gıcık oluyorsunuz? Böyle iş bilmez bir ekonomi yönetimi olabilir mi?
Böyle ahmaklık olabilir mi? Bu akıl dolu adımlar yetmiyormuş gibi, Bir de üstüne, utanmadan kısa çalışma ödeneğini kaldırdılar. Neymiş, İşsizlik Sigortası Fonu'na çok yüklenmişler. O fon, sanki babalarının malı! Şubat 2021'de, 1 milyon 296 bin kişi kısa çalışma ödeneği aldı.
“ALLAH AŞKINA MATEMATİK DE Mİ BİLMİYORSUN?”
Bu çalışanlarımıza yapılan ödeme ortalama 1588 lira. Bu parayı kesince ne olacak? İşveren o işçileri çıkaracak. Peki o zaman devlet ne yapacak?
Ortalama 1360 lira işsizlik maaşı ödeyecek. Yani o fondan neredeyse aynı para çıkacak. Bir de üstüne, eğer 1 buçuk milyon kardeşimiz, işsiz kalırsa, yani üretimden çıkarsa, en az 45 milyar liralık bir milli gelir kaybıyla karşı karşıya kalacağız.
Sayın Erdoğan; Anladık, devlet yönetmeyi bilmiyorsun. Anladık, ekonomiden de anlamıyorsun. Allah aşkına matematik de mi bilmiyorsun? Böyle bir hesap kitap kabiliyetiyle, ülke mi yönetilir? Allah akıl fikir versin"