Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Erdoğan'ın Prof. Dr. Ayşe Buğra'ya ilişkin "Soros'un Türkiye ayağı Osman Kavala'nın karısı" sözlerine tepki göstererek, "Sayın Erdoğan, her şeyin ötesinde bir kadından, bir bilim insanından söz ediyorsun, terbiyeli olacaksın, efendi olacaksın" dedi. Akşener yandaş Takvim gazetesinin tepki toplayan manşetiyle ilgili de "Bu rezalet önce seni vurur sayın Erdoğan. Ceplerine para koyup, medya satın aldırdığın bu vicdansızlar, milletimin acı gerçeğiyle alay ediyor. İlla terörist arıyorsan, önce ay sonunu getiremeyen milletimizin sorunlarıyla alay eden, bu haysiyetsizliğe bakacaksın Sayın Erdoğan" ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP' li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Soros'un Türkiye ayağı Osman Kavala'nın karısı" diyerek, Prof. Dr. Ayşe Buğra’yı "provokatörlükle" suçlamasını eleştirdi. Akşener, "Sayın Erdoğan, her şeyin ötesinde bir kadından, bir bilim insanından söz ediyorsun, terbiyeli olacaksın, efendi olacaksın. Her cuma çıkışında abuk sabuk konuşup abdestini gıybetle bozman bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na yakışmaz. Buradan seni ve ortaklarını bir kez daha uyarıyorum; ellerinizi kadınlardan ve gençlerimizden çekin" diye konuştu. Erdoğan’ın hedef aldığı Prof. Dr. Ayşe Buğra: Memlekete yazık oluyor Ali Babacan’dan Erdoğan’a ‘Ayşe Buğra’ tepkisi: Zihniyet sorunu var Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Akşener, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki rektör protestolarının haklı bir mücadele olduğunu anlatarak, "Ancak bir konuda gençleri uyarmak istiyorum; bu mücadeleyi üniversiteden çıkarıp siyasi kutuplaşmanın bir cephesi haline getirenlere lütfen prim vermeyin" dedi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener'in konuşmasından satır başları: "Sözlerime, Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ziyaretindeki sözlerine değinerek başlamak istiyorum. Kendisi dedi ki; “Stratejik hedefimiz, Ada’daki Türk işgalini sona erdirmek” Beyefendinin, Yunanlı popülist politikacılara özgü bu çıkışı, esasında çok da şaşırtıcı değil. Bunların nicesi geldi geçti… Asıl önemli olan, bizim muhteremlerin ne diyeceği. Ben yine de bu konuda gerekeni söylemek istiyorum. Sayın Başbakan; Siz bir türlü kabullenemeseniz de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, müstakil bir devlettir. Haddinizi bilin. Biz sizin o stratejik hedeflerinizi, Megali Idea'larınızı, Enosis'lerinizi daha önce çok gördük. Bunlardan sonuncusuna ne olduğunu, milletimizin huzurunda size hatırlatmak istiyorum. O stratejik hedefler doğrultusunda, Kıbrıslı kardeşlerimize yapılan mezalim üzerine, 1974’te “Ayşe tatile” çıkmış ve adada bayrak göndere çekilmişti. 15 Kasım 1983 günü de, rahmetli Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş, yeni bir Türk devletinin kuruluşunu dünyaya ilan etmişti. E doğal olarak, olan da, sizin stratejik hedeflerinize, ve onun bayraktarlığını yapan dönemin cuntacıları ile siyasetçilerine olmuştu. Unutmayın ki, bu tip stratejik hedefler Yunanlı siyasetçilerin kariyerlerine genellikle pek iyi gelmiyor. Benim size tavsiyem, Ülkenizin sorunlarına odaklanın, boyunuzdan büyük konulara çok fazla bulaşmayın. Kıbrıs’taki, Türk işgali değil, Türk varlığıdır. Bunu da aklınıza kazıyın. Ama illaki aksini yapmakta ısrar ederseniz, biz yine buradayız.

AYŞE BUĞRA TEPKİSİ: TERBİYELİ OLACAKSIN EFENDİ

"Hem Boğaziçi Üniversitesi’nin hem de Türkiye’nin en değerli bilim insanlarından biri olan Profesör Ayşe Buğra Hoca için ne dedi; 'Türkiye’de Soros’un adeta ofis temsilcisi olan birinin karısı'. Bu arada Soros ile böyle yalvarır bir yüz ifadesi ile aynı masada çekilmiş fotoğraflarını da ne çabuk unuttular. Sayın Erdoğan, senin bilimle araştırmayla pek alakan yoktur. Ama ben yine de anlatayım. Ayşe Buğra, her şeyden önce çok kıymetli eserleri olan bir akademisyenimizdir. Ama aynı zamanda rahmetli Tarık Buğra’nın kızıdır. O Tarık Buğra ki senin fesline, burma bıyıklına benzemez. Sayın Erdoğan, her şeyin ötesinde bir kadından, bir bilim insanından söz ediyorsun, terbiyeli olacaksın, efendi olacaksın. Bu sözler devletin başına yakışmaz. Her cuma çıkışında abuk sabuk konuşup abdestini gıybetle bozman bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na yakışmaz. Buradan seni ve ortaklarını bir kez daha uyarıyorum; ellerinizi kadınlardan ve gençlerimizden çekin. Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrenci ve akademisyen kadrosuyla birlikte verdiği bu mücadele haklı bir mücadeledir. Ancak bir konuda gençleri uyarmak istiyorum; bu mücadeleyi üniversiteden çıkarıp siyasi kutuplaşmanın bir cephesi haline getirenlere lütfen prim vermeyin."

"DAMAT AROMALI REKTÖR"

Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının bu sıralar, milletimizin sağlığına, esnafımızın durumuna ayıracak vakitleri maalesef yok. Biliyorsunuz kendileri bu günlerde, Boğaziçi’ne kafasına göre atadığı rektör üzerinden, ortalığı karıştırmakla meşgul. Sayın Erdoğan’a sorarsanız, bu arkadaş gerçek bir liyakat abidesi. Hatırlarsanız, Damat Bakan’ı atadığında da kendisinden, bu arkadaşımızın ne kadar büyük bir ekonomist olduğunu dinlemiştik. Hani açıktan ekonomi dersi almıştı ya kendisi… Heyhat huylu huyundan vazgeçmiyor. Instagram fenomeni Damat Bakan gitti, şimdi ise damat aromalı rektör geldi.

"BU REZALETİ GÖRDÜN MÜ SAYIN ERDOĞAN"

Mesela patronu, o doymaz beş müteahhitten biri, Yöneticisi de eski Damat Bakan’ın kardeşi olan medya grubunun bir gazetesinde, geçen gün, birinci sayfada bir kılavuz yayınlandı. Market alışverişi kılavuzu. Hiç mi utanmıyorsunuz? Bu rezaleti gördün mü Sayın Erdoğan? Ceplerine para koyup, medya satın aldırdığın bu vicdansızlar, milletimin acı gerçeğiyle alay ediyor, alay. Bu rezalet, önce seni vurur Sayın Erdoğan! Damadının kardeşi, elinin altındaki gazeteler üzerinden kuyunu mu kazıyor bilmem, ama milletimize yapılan bu hakaretin hesabını sormak, önce sana düşer. ‘Manşetlerle savaştık’ diyordun, al sana savaşılacak manşet. Önüne gelene terörist demeyi biliyorsun. İlla terörist arıyorsan, önce ay sonunu getiremeyen milletimizin sorunlarıyla alay eden, bu haysiyetsizliğe bakacaksın Sayın Erdoğan!

"TOKYO'YU BIRAKIN İSTANBUL'A, SAMSUN'A BAKIN"

"Devletin haber ajansı, taaa Japonya’dan 'esnaf' haberi yaptı. Yanlış duymadınız. Hani şu terörist başının mesajını, dünyaya duyuran Anadolu Ajansı var ya, işte o, Japonya’dan haber yapmış, diyor ki; 'Japon esnaf zor durumda.' Güler misin, ağlar mısın? Burnunun dibini göremeyen, muhteşem habercilik, iş yerlerinin sınırlı saatlerde çalıştığı Japonya’da, esnafın sesi olmuş. Kuruluşunda 'Anadolu’nun sesini dünyaya duyurmak' diye bir hedef var. Ama Anadolu’yu duymadığı gibi, dünyanın bir ucundan bize esnaf derdi anlatıyor. Japonya, pandeminin başından beri, vatandaşına ne kadar destek verdi biliyor musunuz? 1 trilyon 260 milyar dolar. Türkiye’nin toplam bütçesinden fazla. Anadolu kan ağlıyor, bunların gözü, dünyanın öbür ucunda. Yakında Sayın Erdoğan kürsüye çıkıp, çilekeş Japon esnafı için, yardım kampanyası başlatıp, IBAN isterse şaşırmayın. Buradan iktidara seslenmek istiyorum; Gerçeği görmek doğru teşhisin, doğru teşhis de doğru tedavinin ilk adımıdır. Milletin gerçeklerinden kaçmayı artık bırakın. Tokyo’yu bırakın, İstanbul’a bakın, İzmir’e bakın. Samsun’a bakın, Diyarbakır’a bakın, Antalya’ya bakın. Tokyolu Şef Yukimori’nin derdiyle dertleneceğinize, Ankaralı işletmeci Zeynep Hanım’ın derdiyle dertlenin."

"HES KODU İLE AÇIN"

Esnafımızın sabrı artık tükendi. Buradan iktidara seslenmek istiyorum: Bu sadaka gibi destekleri artık açıklamayın, çünkü derde çare olmadığı gibi, böylesine bir umursamazlık, esnafın sinirlerini iyice hoplatıyor. Ya mağdur esnafın derdini çözecek doğru düzgün destek paketleri açıklayın, ya da azaltılmış sayıda masayla, HES kodu kontrolü olacak şekilde lokanta ve kafeleri artık açın. Akşener, Meclis'te yaptığı grup konuşmasında,  kürsüyü restoran işletmecisi Vedat Derekaya'ya bıraktı. İşletmeci Derekeya, "Asıl kapamalar açtıktan sonra başlayacak. Çünkü elde avuçta hiçbir şey kalmadan bu işletmeleri tekrardan ayağa kaldırma şansı olmayacak birçok insanın. Bu süreç eğer bir iki ay daha devam ederse ben dahil olmak üzere söylüyorum artık açık restoran kafe bulmayacağız" dedi. Derekaya, devletten beklentilerini şöyle anlattı: Şunda AVM’lerde ve her yerde görüyoruz HES kodu sosyal mesafe kurallarıyla müşteri alıyor. Daha dün bir AVM’ye gittim, çocuğun (AVM çalışanını kastediyor) söylediği 55 bin kişi giriyor buraya. Hangi denetim var. Yok. Bizler kapalıyız niye kapalıyız bunu bize anlatan yok. Yani sadece bu virüs restoranlarda mı bulaşıyor. Şimdi ne yapacağız. Bu sorunun cevabını bekliyoruz, biz ne yapacağız. En azından bizlerin kredileri 2 yıl ertelenmeli. Vergi borçları bu ay da ilk taksitini ödeyeceğiz. Nasıl ödeyeceğiz. Ödemezseniz vergi yapılandırması iptal olacak bunların da bir yıl ertelenmesi lazım. Asıl kapamalar açtıktan sonra başlayacak. Çünkü elde avuçta hiçbir şey kalmadan bu işletmeleri tekrardan ayağa kaldırma şansı olmayacak birçok insanın. Bu süreç eğer bir ay iki ay daha devam ederse ben dahil olmak üzere söylüyorum artık açık restoran kafe bulmayacağız. Eğer bir iki ay daha bunlar açılmadığı sürece biz asla ve asla açamayız, geri dönemeyiz. Biz artık açılmak istiyoruz. Artık bir şey söylesinler bize.