Öyle yağma yok! Üzülmeye hakkınız yok! Günlerdir acı yakarışlar, yalvarışlar, isyan edişler… Sadece biz değil tüm dünya ağladı ama kimilerinin üzülmeye hakkı yok; yok öyle yağma! Doğrusunu söylediği için hapsedilen, işine-gücüne çomak sokulan, aklına-bilgisine danışılmayan, her eleştiride “Bilmem ne terör örgütünün ağzıyla konuşuyor” diye susturulan/susturulmaya çalışılan, ağzını açanları ‘vatan haini’ olmakla suçlayıp susturanlara ses etmeyenler, sizin üzülmeye hakkınız yok! Depremler başta her felakette koordinasyonsuzluktan yakınanlara deli muamelesi yapanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! Faldır, astrolojidir değil; bilimdir bilim. Deprem uyarılarını dikkate almayanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! Kentsel dönüşümler yapılması, konut stoku iyileştirilmesi gerekirken rantsal dönüşümlerin parçası olanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! O yıkılan binaların ruhsatını verenler, inşaatını yapanlar, denetimini gerçekleştirenler, sizin üzülmeye hakkınız yok! “Deprem vergileri nerede” diye soranları vatan haini ilan edenler, sizin üzülmeye hakkınız yok! “Fay hattı geçiyor, zemin uygun değil; buraya havalimanı yapılamaz” diyenleri taşlayanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! “Yapmayın, etmeyin bilime kulak verin. Atatürk Havalimanı’nı kapatmayın. Pistlerini kırmayın. Yeni havalimanının yeri yanlış, zemini kötü, hava şartları olumsuz” diyenleri ‘dıj güçlerin’ ajanları ilan edenler, sizin üzülmeye hakkınız yok! AFAD’ın Afetlere Müdahale Genel Müdürlüğü’ne ilahiyatçı atayanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! AFAD’ın Afetlere Müdahale Genel Müdürlüğü’ne ilahiyatçı atanırken sesini çıkarmayanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! Liyakatsiz atamaları normal karşılayanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! Liyakat liyakat diye yırtınanları duymayanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! AKUT’a operasyon yapılırken “Bu Nasuh da çok kendini beğenmiş bir adam canım” deyip alkış tutanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! Kızılay’a eş-dost-akraba doldurulurken, Kızılay üstünden başka derneklere, vakıflara para aktarılırken gözünü kapatanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! Kızılay’ın kanı emilirken, 40 yerden maaş alanların gözü doymazken başını çevirenler, sizin üzülmeye hakkınız yok! “Şehir hastanesi şehrin içinde olur” diyenleri terörist olmakla suçlayanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! TSK’nın EMASYA protokolü, ordunun afetlerdeki doğrudan görev, yetki ve sorumlulukları iptal edilirken alkış tutanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! Askerin elinden, afet öncesi planlama iradesini alanlar ve buna sevinenler, sizin üzülmeye hakkınız yok! Köy İşleri Genel Müdürlüğü’nü kapatanlar, kapatanlara “Çok yaşa” diyenler, sizin üzülmeye hakkınız yok! Gasp ve ganimet kültürüyle üzerine çöktükleri tüm kurumların itibarını, güvenirliğini yerle bir edenler, sizin üzülmeye hakkınız yok! TÜBİTAK’ın başına hayvanat bahçesi müdürü atanırken “Aman canım ne olacak” diyenler, sizin üzülmeye hakkınız yok! Kamu bankalarının yönetimine eski basketbolcular atanırken sesini çıkarmayanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! Eski bakanlara, milletvekillerine kıyak işler ayarlanırken rahatsız olmayanlar, sizin üzülmeye hakkınız yok! Milyonlarca muhalife gaslighting yöntemiyle deli muamelesi yapılırken gülenler, sizin üzülmeye hakkınız yok! Ülkede neredeyse her şey yanlış yapılırken hayatını, özgürlüğünü, kariyerini feda edip doğruları söyleyenlerin üzülmeye hakkı var. Onaylayıp alkış tutanlar bütün bu olup bitenlerde sizin de sorumluluğunuz var. Öyle yağma yok! Üzülmeye hakkınız yok! Hayati öneme sahip kurumların başına atanırken bir Allah’ın kulu da demiyor ki ben bu göreve layık değilim. Felaketler karşısında utanmıyorlar. İstifa etmiyorlar. ‘Tekbir timleri’ kurulmuş, saatlerce karanlıkta, soğukta bir başına yaşam mücadelesi vermiş depremzedeler kurtarıldığında, suratlarına bağırıyorlar. Tekbir var, tek bir istifa yok! Vatandaşın aklıyla devletin aklı bir olur mu? Devlet acilen aklını başına toplamalı. Koordinasyonsuzluğu çözmeli. Hemen ilk fırsatta siyasetten bağımsız, partiler üstü ‘Deprem Başkanlığı’ kurulmalı. Diyanet gibi, kendi bütçesi olan bir Deprem Başkanlığı… Bütün sorumluluğu ve koordinasyonu üstlenecek bir başkanlık şart. Şimdi bile akıllanmayacaksak hiçbirimizin üzülmeye hakkı yok.