Uzaktan eğitim, öğrencileri nasıl etkiliyor?

Yayın tarihi: 10 Eylül 2020 Perşembe 11:19 pm - Güncelleme: 10 Eylül 2020 Perşembe 11:19 pm

Çocuk ve Genç Psikiyatristi Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya, uzaktan eğitime dair önemli açıklamalar yaptı.

Independent Türkçe’den Lale Elmacıoğlu’nun aktardıklarına göre; Koronavirüs tedbirleri kapsamında kademeli şekilde yüz yüze eğitimin adımları atıldı.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, birinci sınıf öğrencilerinin ilk hafta okula yalnızca bir gün gideceğini, daha sonra bunun iki güne çıkarılmasının öngörüldüğünü açıkladı.

Ancak yüz yüze eğitim zorunlu olmayacak, “veli rızası” gözetilecek.

Zira salgının etkilerinin devam etmesi nedeniyle velilerdeki tedirginlik hali sürüyor.

Özellikle evinde yaşlı ya da kronik hastaları olan aileler, çocuklarını okula göndermeyi düşünmüyor.

Tüm belirsizlikler ışığında, salgın gölgesinde uzaktan eğitimin çocuklar ve ergenlerin psikolojilerini nasıl etkilediğini ve ebeveynlerin nasıl davranması gerektiğini, Çocuk ve Genç Psikiyatristi / Psikoterapist Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya’yla konuştuk.

Doç. Dr. Demirkaya’ya göre, öncelikle çocukları çok korkutmadan Kovid-19 salgınını, neden maske takılması ve ellerin yıkanması gerektiğini anlatmak şart.

“OKUL REDDİ İÇİN RİSK TAŞIYAN ÇOCUKLAR, BU SÜREÇTE DAHA ZOR UYUM SAĞLAYABİLİR”

Kaygılı çocuklar için sürecin daha zor işleyeceğini ifade eden Demirkaya, “Baştan okul reddi için risk taşıyan çocuklar, bu sürece daha zor uyum sağlayabilirler” şeklinde konuştu.

“YAŞANANLAR, FIRSAT EŞİTSİZLİĞİNE NEDEN OLUYOR”

Salgın sürecine ilişkin en büyük sıkıntının ‘belirsizlik’ olduğunu savunan Sevcan Karakoç Demirkaya, eğitimin daha ne kadar süre bu şekilde devam edeceğinin belli olmaması nedeniyle ailelerin de planlama yapamadığını, bunu güven sarsıcı bir durum olduğunu ancak her şeye rağmen rutin hayatı kontrol etmedeki belirsizliğin en aza indirilmesi gerektiğini anlattı.

Çocuklar gibi ebeveynlerin de kaygılı olduğunu savunan Demirkaya, “Eğitimde fırsat eşitliğini savunuyoruz ama yaşananlar, özellikle sınav yılı olanlarda fırsat eşitsizliğine neden oluyor. Kursu başlayanlar var, başlamayanlar var. Eba’ya katılamayanlar, takip edemeyenler, televizyonu ya da interneti olmayanlar var. Gidişatla ilgili yılbaşında açıklama yapılacak olması yanlış bir tutum” yorumunu yaptı.

“MEVCUT DURUMU KABUL EDİP, BUNUNLA BAŞ ETMEYİ SAĞLAMALIYIZ”

Psikolojide ‘kişinin sürekli dengeli, tutarlı, sağlıklı bir iletişimde kalması, fiziksel ve ruhsal açıdan iç dünyasında ve ilişkilerinde dengeli olan, sorunlarla baş edebilme durumu’nu anlatmak için kullanılan “psikolojik iyi oluş” kavramına da değinen psikiyatrist Demirkaya, “Aslında yaşananları psikolojik iyi oluşa katkı sağlayan bir durum gibi de ele alabiliriz. Ortada bir sorun var ama bizden kaynaklanmıyor ama mevcut durumu kabul edip, bununla başetmeyi sağlamalıyız” dedi.

SOSYALLEŞME VE ZAMAN YÖNETİMİ

Doç. Dr. Demirkaya’ya, ‘Çocukların akranlarıyla iletişime en çok ihtiyaç duydukları yaşlarda salgın yaşanması nedeniyle bir araya gelmelerinin zorlaşmasına karşın neler yapılabileceğini’ de sorduk.

Gerek sanal ortamdan gerek ise Türkiye’nin yanı sıra pek çok ülkede örneği görülen ‘yuvarlak halkalarla, herkes kendi çemberinde olacak şekilde’ görüştürülebildiğini belirten Demirkaya, velilerin evdeki hayatı organize etmelerinin de şart olduğunu, zamanı doğru kullanmaları gerektiğini, sabah kalktıktan sonra pijamaların çıkartılıp kıyafetlerin giyilmesi ve kahvaltı edilmesinin bile birer adım olduğunu anlattı.

“DERSLER ZAMANINDA YAPILSIN”

Demirkaya, canlı derslerin mümkünse planlanan gün ve saatte takip edilmesi ve sonradan çalışılması gereken derslerde yığılma yaşanmaması gerektiğini savundu.

Özellikle küçük yaş gruplarının ilgisinin çok dağınık olduğuna da vurgu yapan Doç. Dr. Demirkaya, öncelikle eğitim için gerekli teknolojik ihtiyaçların sağlanması gerektiğini, zira en küçük eksiklik ya da aksaklığın çocukların motivasyonunu olumsuz etkileyebileceğini söyledi.

Yazının tamamı için tıklayın