Türkiye’den Biden’a tepki yağdı

Yayın tarihi: 24 Nisan 2021 Cumartesi 8:50 pm - Güncelleme: 24 Nisan 2021 Cumartesi 11:35 pm

ABD Başkanı Biden 1915 olayları için “soykırım” dedi. Açıklama üzerine Türkiye’den tepkiler art arda geldi.

ABD Başkanı Joe Biden yaptığı açıklamada, “Bugün, kaybedilenin yasını tutarken, gözlerimizi de geleceğe, çocuklarımız için inşa etmek istediğimiz dünyaya çevirelim. Bağnazlık ve hoşgörüsüzlüğün gündelik kötülüklerinin lekesiz olduğu, insan haklarına saygı duyulan ve tüm insanların haysiyet ve güven içinde hayatlarını sürdürebildikleri bir dünya. Gelecekteki zulümlerin dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelmesini önlemek için ortak kararlılığımızı yenileyelim. Ve dünyadaki tüm insanlar için şifa ve uzlaşma peşinde koşalım. Amerikan halkı, 106 yıl önce bugün başlayan soykırımda hayatını kaybeden tüm Ermenileri onurlandırıyor.” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Biden 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak tanıdı!

TEPKİ YAĞDI

ABD Başkanı Biden’ın açıklamasına Türkiye’deki hemen her kesimden tepki geldi.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Biden’ın ifadesini reddettiklerini belirtti.

Çavuşoğlu Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Sözcükler tarihi değiştiremez, yeniden yazamaz.” Tarihimiz hakkında kimseden ders alacak değiliz. Siyasi fırsatçılık barış ve adalete karşı en büyük ihanettir. Tek dayanağı popülizm olan bu açıklamayı tümüyle reddediyoruz” ifadelerini kullandı.

SARAY’DAN “TANIMIYORUZ” AÇIKLAMASI

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Biden’ın kararını tanımayacaklarını açıkladı.

Twitter’dan paylaşım yapan Kalın “Tek gündemi ülkemize düşmanlık olan çevrelerin iftiralarını tekrar eden ABD Başkanının açıklamasını şiddetle kınıyor ve reddediyoruz. ABD Başkanına kendi tarihine ve bugününe bakmasını tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.

CHP: ESEFLE KARŞILIYORUZ

Konuyla ilgili olarak CHP de ABD Başkanı Biden’a tepki gösterdi.

Parti Sözcüsü Faik Öztrak tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“ABD Başkanı Joseph Biden’ın 1915’te yaşanan acı olayları “soykırım” olarak nitelemesi büyük bir yanlış olarak tarihe geçmiştir. Bu açıklama Türkiye – ABD ilişkilerine olduğu kadar, Ermenistan Halkı ile Türkiye Halkı arasında bir uzlaşıya ulaşılmasına da olumsuz etki yapacak ve onarılması güç yaralar açacaktır.

1915 olayları Türklerin ve Ermenilerin hafızasında büyük travmaya neden olan bir trajedi, bir felaket olarak iz bırakmıştır. Bu travmanın giderilmesi bu tür açıklamalarla mümkün değildir. Özellikle diğer ülkelerin devlet yetkililerinin üzerine düşen, geçmişte yaşanan trajedi üzerinden yeni bir gerilime yol açmak değil, ortak acının yaralarının sarılmasına çalışmak olmalıydı. Bu açıklama ile bu fırsat da kaçırılmıştır.

Güney Kafkasya’da Azerbaycan ile Ermenistan arasında otuz yıldır süren Yukarı Karabağ sorununun çözüm aşamasına yaklaşıldığı, Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarının kurtarıldığı ve bölgede Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan halklarının barış, huzur, istikrar ve refah içinde geleceğe bakmaya hazırlandıkları bir sırada kullanılan sözde “soykırım” ifadesi, bütün bu süreçlerin zedelenmesine yol açacaktır.

Son zamanlarda Türkiye aleyhine yapılan açıklamalar ve ülkemiz aleyhine alınan kararlar, AK Parti iktidarının basiretsiz dış politikasının Türkiye’yi getirdiği noktayı göstermesi bakımından ibret vericidir.

Ülkemizi töhmet altında bırakan açıklamaları esefle karşılıyoruz.”

DIŞİŞLERİ: EN ŞİDDETLİ ŞEKİLDE TELİN EDİYORUZ

Dışişleri Bakanlığı’nın detaylı açıklamasında ise şu görüşler kaydedildi:

ABD Başkanı’nın radikal Ermeni çevreleri ile Türkiye karşıtı grupların baskısı altında 24 Nisan tarihinde yaptığı 1915 olaylarına dair açıklamayı kabul etmiyor ve en şiddetli şekilde telin ediyoruz.

Söz konusu açıklamanın konuya dair bilimsel ve hukuki bir temele, bulguya dayanmadığı ortadadır. 1915 olaylarına ilişkin olarak, uluslararası hukukta tanımlanmış olan soykırım ifadesinin kullanılabilmesi için gereken şartların hiçbiri mevcut değildir.

1915 olaylarının niteliği politikacıların konjonktürel siyasi saiklerine veya iç siyaset mülahazalarına göre değişmez. Böyle bir tutum, tarihin yalnızca hoyratça tahrif edilmesine hizmet eder.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 1915 olaylarının tartışmalı niteliğini açıkça ifade etmiştir. Öte yandan, Türkiye’nin o döneme dair bilimsel gerçekler ışığında adil bir hafızanın oluşturulmasına yönelik olarak 2005 yılında yaptığı Ortak Tarih Komisyonu kurulması önerisi de, Ermeni tarafı buna hiç yanaşmamış olsa da, bugün halen geçerliliğini korumaktadır. Bu itibarla, tarihi konularda hüküm vermeye ne hukuken ne ahlaken yetkisi bulunan ABD Başkanı’nın yaptığı açıklamanın hiçbir değeri bulunmamaktadır.

Medeniyetlerin beşiği olarak adlandırılan bir coğrafyanın merkezinde yer alan ve yaşadığı tüm acılara rağmen insanlığın barış ve huzuru için çaba sarfetmeyi şiar edinmiş bulunan Türkiye, tarihiyle yüzleşmekten hiçbir zaman kaçınmadığı gibi, bu konuda ABD dâhil kimseden ders alacak değildir.

Bu vesileyle, Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve sırasında dönemin olağanüstü şartlarında hayatını kaybeden Osmanlı İmparatorluğu’nun Müslüman, Hristiyan ve Yahudi tüm milletlerinden fertlerin aziz hatıralarını da bir kez daha saygıyla anıyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Birinci Dünya Savaşı döneminde hayatını kaybeden Osmanlı Ermenileri için bu yıl da, 24 Nisan günü, İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nde düzenlenen törene ilettiği mesaj Türkiye’nin konuya ilişkin yaklaşımını yansıtmaktadır.

Yaşanan bu acıların üzerinden geçen yüz yıldan fazla süre sonra, bölgemizde geçmişin yaralarının tamamen sarılması ve halkların geleceği birlikte inşa etmeleri için samimi gayret gösterilmesi gerekirken, ABD Başkanı’nın bu açıklaması halkları kutuplaştırmak ve bölgemizde barış ve istikrarın sağlanmasını zorlaştırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir.

ABD’nin tarihi gerçekleri çarpıtan bu açıklaması, Türk halkının vicdanında da asla kabul görmeyecek, karşılıklı güven ve dostluğumuzu sarsan sarılması zor derin bir yara açacaktır.

ABD Başkanı’nı bazı siyasi çevreleri tatmin etmek dışında başka hiçbir amaca hizmet etmeyen bu vahim hatasını düzeltmeye; tarihten düşmanlık çıkarmaya çalışan bu çevrelerin gündemine hizmet etmek yerine, başta Türk ve Ermeni halkları arasında olmak üzere, bölgede barış içinde birarada yaşama pratiğinin tesis edilmesine yönelik çabaları desteklemeye davet ediyoruz.”

AKŞENER: EN ŞİDDETLİ ŞEKİLDE KINAMAYI VASİFE EDİYORUM

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den Biden’ın açıklamasına, “Bu itibarla, sözde “soykırım” lafını ağzına alanları, tarihi yeniden yazmaya çalışanları, buna gereken yanıtını veremeyenler ile mevsimlik ve konjonktürel siyasi çıkarları iki ülke halkı arasındaki dostluk ilişkisine tercih edenleri, bu vesileyle en şiddetli şekilde kınamayı bir vazife addediyorum” sözleriyle tepki gösterdi.

Dün akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Biden arasında gerçekleşen ve Sayın Erdoğan’ın uzun zamandır heyecanla talep ettiği telefon görüşmesi sonrasında; iki başkentte yapılan açıklamaların içeriğindeki farklılıkları ve aynı zamanda görüşülen konulardan bazılarının vatandaşlarımızdan esirgenmeye çalışıldığı gerçeğini ibretle gözlemledik.

İktidarca haftalardır beklenen telefon görüşmesinin, 23 Nisan’a rastlatılmasının, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlaması ile alakasının bulunmadığı gibi bu telefon görüşmesinde “sözde Ermeni soykırımı” temasının gündeme gelmemiş olması da elbette mümkün değildir.

Nitekim Biden’ın bugün yapmış olduğu açıklama, yukarıdaki gözlemlerimizi teyit ettiği gibi tarihi gerçeklerden uzak olup, Türk milletinin onur ve itibarına yönelik ağır bir saldırı niteliğini taşıyor.

Dün yapmış olduğum çağrı ve uyarı niteliğindeki açıklama tahtında; siyasi ve ahlaki sorumluluk gözetilmeden dile getirilen sözde “soykırım” ifadesinin, ABD Başkanı Biden tarafından kullanılmasının ülkelerimiz arasındaki ilişkilere ağır bir zarar vereceği şüphesizdir.

Bunun yanında, yapılan telefon görüşmesinde bu niyet işitildiğinde, ahizenin Biden’ın yüzüne kapatılamamış olması, NATO Zirvesi vesilesiyle görüşme beklentisinin hâlen de sürdürülmesi, iktidarın bu densiz ve dengesiz ilişkideki acizliğinin ifşasından başka bir şey değildir.

Bu itibarla, sözde “soykırım” lafını ağzına alanları, tarihi yeniden yazmaya çalışanları, buna gereken yanıtını veremeyenler ile mevsimlik ve konjonktürel siyasi çıkarları iki ülke halkı arasındaki dostluk ilişkisine tercih edenleri, bu vesileyle en şiddetli şekilde kınamayı bir vazife addediyorum.

BAHÇELİ’DEN TEPKİ

Bahçeli sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Biden’ın açıklamalarına tepki gösterdi. Bahçeli, “Devletimizin ve hükümetimizin alacağı her kararın yanındayız. Hiç kimseye, hiçbir güç odağına mecbur veya mahkûm değiliz. Geçmişi katliamlarla dolu olan bir ülkeden duyacağımız ve öğreneceğimiz bir şey de yoktur. Biriz, beraberiz, cihana karşı yek yüreğiz” dedi.

GÜL: İLİŞKİLERDE CİDDİ SIKINTI YAŞANACAK

 

Abdullah Gül sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Türkiye-ABD ilişkilerinde ciddi sıkıntıların yaşandığı mevcut konjonktürü fırsat bilip, yüz yıl önce bu topraklarda yaşanan ortak acılar üzerinden siyaset yapmak ve tarihi gerçekleri çarpıtmak devlet adamlığına yakışmaz. Başkan Biden’ın açıklamasını esefle karşılıyorum” ifadelerini kullandı.

KARAMOLLAOĞLU: HODRİ MEYDAN!

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu kişisel hesabından yaptığı paylaşımda Biden’a sert tepki gösterdi.

Karamollaoğlu şunları söyledi;

“Bugün Türkiye’yi sözde ‘Ermeni Soykırımı’ ile itham eden Amerika’yı bütün dünya Vietnam’da, Afganistan’da ve Irak’ta eline bulaştırdığı milyonlarca mazlumun kanından tanımaktadır.

Kendi tarihini Kızılderililere yaptığı soykırımla başlatan Amerika, ülkemizi ve tarihimizi masumlara kastetmekle ve sözde soykırımlarla itham edecek en son ülkedir.

Bugün kim ne söylerse söylesin tarihe kulak verdiğimizde duyduğumuz; ülkemizin geçmişten bugüne kadar barışın, huzurun ve güvenin teminatı olduğudur. Bizim bayrağımız milletimize olduğu gibi aynı zamanda bütün mazlumlara ve masumlara da her zaman umut kaynağı olmuştur.

Bu topraklarda farklı ırklar ve inançlar bin yıl barış içinde yaşamış, kimsenin canına ve malına halel gelmemiştir. Bu gerçek ortadayken I. Dünya Savaşı’nın zorlukları altında almış olduğumuz Tehcir Kararı’nı manipüle ederek Türkiye’yi soykırımla anmak kimsenin haddi değildir.

Bugün olduğu gibi yarın da yaptığı zulümlerle anılacak olanların iftiralarına tarih asla itibar etmeyecektir.

Eğer ABD’nin veya bir başkasının derdi hakikati aramaksa buyursun, gelsin; arşivlerimiz açık ve ortada! Uluslararası bir komisyon kurulsun, tarihçiler burada belgeleriyle gerçeği ortaya çıkarsın.

Hodri meydan!”

DEVA PARTİSİ: ABD KONGRESİ’NDE DOSTUMUZ KALMAMIŞTIR

“ABD Başkanı Joe Biden’ın, iç politika kaygılarıyla tek yanlı bir tarih okumasına dayanan ‘soykırım’ ifadesini kullanmasını güçlü bir biçimde kınıyoruz. Bu tanımanın zaten sağlıklı olmayan ikili ilişkilerimiz üzerindeki ilave tahrip edici etkisi izahtan varestedir.

Türkiye’nin her geçen gün uluslararası alanda maalesef küçük düşürüldüğü yeni bir olayla karşılaşıyoruz. Bunun nedeni iç ve dış politikada kötü yönetim, zayıflayan ekonomimiz ve gücümüzdür.

Türkiye’de kurumların zayıflatılmasının ve ilişkilerin bir kişinin iradesine indirgenerek yürütülmesinin bizi getirdiği yer burasıdır. ABD Kongresi’nde dostumuz kalmamıştır. Kurumlararası ilişkiler ihmale uğramıştır. Topyekûn bir kurumsal onarım sürecine girmediğimiz takdirde ülkemizi daha karanlık günler beklemektedir.

Öte yandan, ortak acılarımızı istismar eden bu tutum dolayısıyla Ermeni vatandaşlarımızın rencide edilmemelerine özen gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Bizim idealimiz ülke içinde ve dışında barış, istikrar, iş birliği ve refahtır. Geçmişe saplanıp kalmak değil, geçmişten ders çıkararak güzel yarınları inşa etmektir.”

GELECEK PARTİSİ: YAŞANAN İTİBAR KAYBI, BIDEN’I CESARETLENDİRDİ

Gelecek Partisi resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Yaşanan itibar kaybı, teslimiyetçi ruh hali ve diplomatik rasyonaliteden kopuş ABD’deki lobileri ve ABD Başkanı’nı cesaretlendiren unsurlar olmuştur” ifadelerini kullandı.

ALİYEV: TARİHİ HATA

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, ABD Başkanı Biden’ın 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak nitelemesini kınadı ve bunun ‘tarihi hata” olduğunu söyledi.