TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı cezaevinden tahliye edildi

Yayın tarihi: 11 Ocak 2023 Çarşamba 11:27 am - Güncelleme: 11 Ocak 2023 Çarşamba 6:03 pm

TSK’nin kimyasal silah kullandığı iddiasını dillendiren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklu yargılandığı  davada üçüncü duruşmasında tahliye edildi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında açılan davanın üçüncü duruşması İstanbul Çağlayan Adliyesi 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Fincancı 2 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Fincancı’nın hükümle birlikte tahliye edilmesine karar verildi. Fincancı, verilen tahliye kararının ardından Bakırköy Cezaevinden tahliye edildi.

DURUŞMA

Duruşması öncesi Çağlayan Adliyesi geniş güvenlik önlemleri alındı. Emniyet, adliye önünde yüzlerce metre uzunluğunda bariyer kurarak kapattı. Çok sayıda TOMA ve gözaltı aracı da adliye önünde bekletiliyor. Basın açıklamasının yapıldığı Çağlayan metro durağından adliyeye kadar olan 300 metre uzunlukta dar bir patika oluşturuldu. 24. Ağır Ceza Mahkemesi koridoru da yine polis bariyerleri kuruldu.

Basın açıklamasına çok sayıda sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcileri ve Cumartesi Anneleri katıldı. Hekimler beyaz önlüklerini giydi. Dünya Tabipler Birliği Temsilcisi Jacques de Haller ve Avrupa Hekimler Daimi Komitesi’nden Ole Johan Bakke de Fincancı’ya destek vermek için duruşmayı takip ediyor.

‘KAZANAN HEKİM MESLEK ÖRGÜTÜMÜZ OLACAKTIR’

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ikinci başkan Ali İhsan Ökten, burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Bugün, üçüncü defa ülkemiz demokrasisi ve hukuku açısından yaşadığımız utanç verici bir dönemin sonlanması için toplandık. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın duruşması az sonra başlayacak. Dün, 10 Ocak 2023 Pazartesi günü ise Ankara’da TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınması için açılmış olan davanın duruşmasındaydık. Bu adliyelerin önünde bizlere bedel ödetme niyetinde olanlar şunu bilmeliler, tarihin çöp sepeti bu niyeti besleyenlerle doludur. Tamamen siyasi hedeflerle ve ayan beyan bir hukuksuzlukla sürdürülen bu sürecin artık sonlandırılmasını, hukuki hiçbir dayanağı olmayan kararlarla halen tutuklu bulunan Merkez Konseyi Başkanımız Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın derhal serbest bırakılmasını bekliyoruz. Geldiğimiz noktada mevcut iktidar çevreleri topluma demokrasi ve halk sağlığı için yıkım dışında bir şey vaat etmemektedir. Bu yıkım, hekimlerin meşru örgütü olan TTB’nin yargı eliyle muktedirler tarafından baskı altına alınmasında, Merkez Konseyi Başkanı’nın keyfi ve hukuksuz bir biçimde tutuklanmasında kendini göstermektedir. Bu süreci hep birlikte, dayanışmayla aşacağımızı, Şebnem Hocamızı özgürlüğüne kavuşturacağımızı ve yine hep birlikte hekimlik değerleri, mesleki bağımsızlık, toplumun sağlık hakkı, demokrasi ve özgürlük için mücadelemizi sürdüreceğiz. Geçmişte olduğu gibi bugün de kazanan, hekim meslek örgütümüz olacaktır.

 Şebnem Korur Fincancı’nın cezasına onama

FİNCANCI: KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, savunmasını yaptı. Fincancı yargılamadaki asıl hedefin Türk Tabipleri Birliği olduğunu söyledi.

Evrensel’in haberine göre; savunmasına kendisi ve örgütü TTB ile günlerdir süren dayanışmadan söz ederek başlayan Fincancı, “Ne karar verdiğinizden bağımsız olarak bu dayanışmayı görmüş olmak buna tanıklık etmek çok önemli. (TTB) Ve bu yıl yasayla kuruluşunun yetmişinci yılını kutlayacağız biz. Tabii ki 1929’dan itibaren Ankara’da, İstanbul’da kuruldular. Ama anayasada yerini bulup böyle bir çerçeve dahilinde oluşumu 1953 sonrası diye düşünüyorum. Bir de ben geçtiğimiz duruşmalarda da ifade etmiştim. Yani beyanlarımda dile getirmiştim aslında bu saldırının tabii ki bana dönük yanı var. Tabii ki ifade özgürlüğüne, bilimsel özgürlüğe dönük yanı var. Toplumu susturmaya yönelip korku yaratmak konusunda irade koydukları muhakkak. Yani adliyenin önü bile bize bunu gösteriyor ki zaten ben röportaj verdikten sonra bir daha kimsenin ağzına hani kimyasal silah sözcülüğünü alamaması ve siyasi bu korku ikliminin yaratıldığını gösteriyor. Ama korkunun ecele faydası yok malum” dedi

“TTB NEDEN Mİ HEDEFTE?

Yargılamadaki asıl hedefin Türk Tabipleri Birliği olduğunu iddia eden Fincancı bu durumu şu sözlerle açıkladı:

“Türk Tabipleri Birliğinin kapatılmasına dair davanamenin hazırlandı. Yargılamadaki asıl hedef Türk tabipliği. Şimdi tabii ki meslektaşlarımız böyle bir hedef alınmayı şaşkınlıkla izliyor. Ne kadar iyi? Çünkü şaşırma iradesini kaybetmek demek, mücadele irademizi de ortadan kaldıran bir durum. O yüzden biz şaşırmaya devam edeceğiz. Siz ne yaparsanız yapın, nasıl kararlar verirseniz nasıl bir emire itaat süreci işlerse işlesin bütün alanlarda ve hayata dair biz şaşırmaya devam edeceğiz. O nedenle neden hedefte olduğumuza dair tam da Cumartesi’ydi GYK’miz vardı. Bu hedef almanın gerekçelerini tek tek dile getirmişler. Neler bu gerekçeler?”

“TTB neden mi hedefte?” diyen Fincancı şunları dile getirdi:

“Herkese anadilde, nitelikli, ücretsiz, eşit sağlık hizmeti istediği için.
Toplumsal, koruyucu sağlık hizmetlerini öncelediği için.
Sağlığın ticarileştirilmesine ve özelleştirilmesine karşı çıktığı için.
Şehir/şirket hastanelerine ödenecek paranın ülkemizin geleceğini 25 yıl ipotek almasına karşı çıktığı için.
Hekimlerin ekonomik ve özlük haklarına sahip çıktığı için.
Niteliksiz tıp eğitimine karşı çıktığı için.
Pandemiden sahadan aldığı verileri bilimsel verilerle güçlendirip hakikat üzerinden yaptığı açıklamalarla iktidarın turkuaz tablosunu kara tabloya çevirdiği için.
Sağlıktaki çöküşü herkese gösterdiği için…”

FİNCANCI: TOPLUMUN YÜZDE 69’U ADALETE GÜVENMİYOR

Fincanı toplumun adalete güvenmediğini şu sözlerle anlattı:

“Türkiye hukukun üstünlüğü bakımından 139 ülke arasında 127’nciyken, toplumun %60’ı yargıya güvenmiyorken, yolsuzluk bakımından Avrupa birincisiyken; her türlü hukuksuzluğa karşı çıktığı için hedeftedir TTB. Düşman ceza hukuku ne kadar işletilmeye çalışılırsa çalışılsın, düşmanlaştırmaya çalıştıkları kitleler TTB’ye güveniyor. TTB, pandemi sırasında en güvenilen kurumdu ve bugün de bu güveni koruyor. Pandemi sırasında en güvenilen kurumdur TTB ve aynı zamanda ülkede en az güvenilen kurumlar arasında sonuncudur. Ancak toplumun yüzde 69’u adalete güvenmiyor. Ayrıca her iki kişiden biri insanların düşünceleri nedeniyle cezaevinde olduğunu, her üç kişiden biri de siyasi muhaliflerin cezalandırıldığını düşünüyor. Hakkınızda böyle şeyler düşünülüyor olması sizi çok üzüyor olmalı.”

“SAVCI MEĞER BELGESEL ÇEKMEYİ DE BİLİYORMUŞ”

Fincancı yargılamaya, mahkeme heyeti ve savcıya yönelik eleştirilerine devam ederek, “Bu davada bana işimi öğretmeye çalışan savcı; meğer belgesel çekmeyi de biliyormuş, koğuş arkadaşım belgesel sinemacı Sibel Tekin’e de belgeselciliği öğretmeye çalışıyormuş, ‘Karanlıkta belgesel çekilmez’ demiş” diye konuştu.

“BU ÜLKENİN YAZGISINI BİRİLERİNİN ELLERİNE TESLİM EDEMEM”

Fincancı şöyle devam etti:

“8 gün sonra yoldaşım Hrant Dink’in katledilmesi üzerinden 16 yıl geçmiş olacak. Sevgili arkadaşım Tahir Elçi’nin katlediği Dört Ayaklı Minare’yi bir daha gidip göremedim ben. Atanmış bakan siyasi cinayet yok demiş. Daha geçtiğimiz günlerde Sinan Ateş katledildi. Bu cinayetleri kimler işliyor? Bu ülkede insan öldürmek birisini cezaevinde tutmaya yetmiyor ama bilimsel görüş belirtmek birisini cezaevinde tutmaya yetiyor. Araştıranlar cezaevine girmek zorunda kalıyor bu ülkede. Çünkü biz vatan hainleri olarak lanse ediliyoruz. Bu ülkenin yazgısını birilerinin ellerine teslim edemem. Hiç unutulmasın ki onlar da yargılandılar mahkemelerde. Bizim karşısında durduğumuz şey budur, kötülük kimseye bulaşmasın. Bu ülkenin de Eichmann’ları var.”

Fincancı, “Çıkar karşılığı bu ülkenin yazgısını birilerinin ellerine teslim eden gerçek vatan hainleri de yargılanacak! Emre itaat etmek kimseyi sorumsuz kılmıyor. Bizim karşı duruşumuz budur; kötülük hiç kimseye bulaşmasın diye…” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın konuşması salondaki izleyiciler tarafından alkışlandı.

“BU TTB’Yİ YOK ETMEK ÜZERE, HUKUKİ DEĞİL SİYASİ BİR DAVADIR”

Yargılamaya son verileceğini belirten Mahkeme Heyeti, Şebnem Korur Fincancı’ya karar öncesindeki son sözünü sordu.

“10 Ocak çalışan gazeteciler günü değil Türkiye’de hapishanede gazeteciler günü” diyen Fincancı, gazeteciler gününü hatırlatarak, basın mesnuplarına teşekkür etti. Fincancı ayrıca köşe yazarı olduğu gazetemiz Evrensel’in duruşma salonunda bulunan Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat’a da teşekkür etti.

Fincancı “Hukuk iktidarların fahişesidir. Bu hukuki değil, siyasi bir dava. TTB’yi yok etmek üzerine… TTB’yi demokratik ilkelerimizi, toplumun haklarını arama iradesini yok etmeyi hedefliyor bu dava” diye konuştu.

Selçuk Kozağaçlı’nın adının geçtiğini belirten Fincancı, “Son duruşmasında adımı anmış, benim de onun adını anmamam olmaz” diyerek dayanışma duygularını ifade etti. Şebnem Korur Fincancı, Adnan Yücel’in “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” şiiriyle sözlerine son verdi.

Fincancı’nın son sözlerinin alınmasının ardından mahkeme heyeti karar için duruşmaya 13.30’a kadar ara verdi.

KARAR İÇİN DURUŞMAYA ARA VERİLDİ

Mahkeme heyeti, Şebnem Korur Fincancı’nın son sözlerinin alınmasının ardından karar için duruşmaya ara verdi