‘Ortadoğu’da Büyük Tiyatro’ kitabımda bölgede ve özellikle Türkiye’de son yıllarda yaşanan gelişmeleri ve sergilenen oyunları anlatmıştım.
Tiyatro NewYork’da devam etti.
23 Mayıs 2022’de ‘Artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşme yapmayı asla kabul etmiyorum. Çünkü biz sözünde duracak, şahsiyetli, onurlu siyasetçiler ile yola gideriz. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan dün akşam NewYork’da Miçotakis’le bir araya geldi.
Neyi nasıl konuştukları çok önemli değil çünkü Tiyatro gereği oyuncular, kostüm, müzik ve hatta sahne her an değişebilir.
İsrail’le ilişkiler konusunda olduğu gibi.
Erdoğan’ın son yıllarda İsrail ve Başbakanı Netanyahu hakkında söylediklerini burada aktarmaya kalkışsam belki on makale yazmam gerekebilir.
Ama boşuna çünkü Erdoğan söylediği her şeyi unuttu ve önceki gün Netanyahu ile NewYork’da bir araya geldi. Kravatları bile birbirine benzeyen (rastlantı olabilir) Erdoğan’ın Netanyahu ile neyi nasıl konuştuğu bilinmez ama anlaştılar ise önümüzdeki dönemde bir çok alanda daha sıkı bir işbirliği söz konusu olabilir.
Örneğin Suriye’de.
Örneğin İsrail ve Türkiye’nin birlikte desteklediği Azerbeycan’nın bulunduğu Kafkaslar’da ve belki de ABD’nin ilgi duyduğu Rusya’nın arka bahçesi Orta Asya Cumhuriyetlerinde
27 Temmuz’da son anda iptal ettiği Ankara ziyaretini en yakın zamanda gerçekleştirmesi beklenen Netanyahu’nun Erdoğan’la anlaşması bu coğrafyada bir çok denklemi etkiler. Mart 2022’de İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’u Ankara’da misafir eden Erdoğan’ın kısa bir süre sonra İsrail’i ziyaret etmesi bu süreci hızlandırır.
Netanyahu Erdoğan’dan neyi nasıl istediği ve Erdoğan’ın nasıl bir yanıt verdiği bilinmez ama Sisi’nin her şeyi yakından takip ettiği kesindir.
En az Netanyahu’ya söyledikleri kadar sert ifadelerle Sisi’ye yüklenen Erdoğan yine ‘Tiyatro’ gereği arabulucular kullanarak geçen yıl Kasım’da ve ikinci kez geçtiğimiz hafta Hindistan’da Sisi ile buluşmuş ve ‘Gözlerimiz yollarda kaldı’ diyerek bir an önce Ankara’ya gelmesini istediği konuşuldu. O gelirse 12 yıl aradan sonra Erdoğan Kahire’ye gider ve büyük olasılıkla Sisi alıp onu Tahrir Meydanına götürerek Rabia işareti yaptırabilir! Bunun için de Sisi kesin Muhammed Bin Selman ve Muhammed Bin Zayed’ten izin ister çünkü onların yeşil dolarları olmadan Mısır ekonomisi çöker.
Biraz da Türkiye benziyor.
Dışardan para gelmezse işimiz zor.
Nass kurtaramadığına göre bu ülkeyi artık hiç kimse kurtaramaz.
Parası olanların ve parası olanların kapılarını açabilenlerin tüm isteklerini kabul edersek belki.
Sisi’nin parası yok ama adam çok parası olan Muhammed Bin Zayed ve Muhammed Bin Selman’ın müttefiği. Her ikisi İsrail’le dost.
Netanyahu’nun parası yok ama para çevrelerinde etkili olan Yahudi lobileri onu dinler.
İyi de Miçotakis’in nesi var?
O da Netanyahu’nun müttefiği.
Netanyahu ise Kıbrıs’ın yani herkesin tanıdığı Kıbrıslı Rumlar’ın stratejik müttefiği. Yunanistan’la birlikte sürekli askeri tatbikat yapıyor ve ortak doğal gazı Avrupa’ya taşımanın planını yapıyorlar.
Erdoğan da yapıyor ama işler o kadar kolay değil çünkü bu işte herkesin parmağı var ve ‘Tiyatro’ devam ediyor.
Son perdesi ne zaman ve nasıl kapanır bilinmez ama olanlar hep bu coğrafyanın ülkelerine ve zavallı halklarına oluyor. En az yüz yıldır böyle ve bu kafayla iki yüz yıl daha devam eder.
Figüranı bol bir ‘Tiyatro’dan kimse sıkılmıyor ve bıkmıyor.
Dallas benzeri bir Hollywood şamatası.
İsrail bunun için 1948’de ABD tarafından kuruldu.
Bu da yetmeyince ortaya NATO çıktı.
Sonrası çok kolaydı çünkü her yerde işbirlikçi iktidarlar emir komutu zinciri içinde ‘Üst Akıl’ın talimatlarını yerine getirmek için kendi aralarında yarışıyor, kavga ediyor sonra da barışıyorlar.
Adı üzerinde ‘Büyük Tiyatro’!