Kelimeler yetersiz,
Haberi aldığım günden beri boğazımda düğümlenen acı..
Gitmiyor…
Bulunduğun yeri renklendiren, dobra üslubunla merak uyandıran bir gazeteciydin.. Tekdüzeleşen TV ekranında, izleyicinin oksijeni oldun yıllarca… “Bulup buluşturdum” dediğin, kendine özgü stilinle ilham vericiydin. Her zaman güçlüydün.
En son konuştuğumuzda “Taşı düşmüş yüzükler gibi dolanıyoruz şu hayatta”… demiştin.
Çok incindin, çok yoruldun…Ama o kadar vakur ve güçlüydün ki, hastalığını bile açıklamadın.
Montunun cebindeki son kuruşlara kadar biriktirdiğin parayla aldığın küçük evine girdiğin yıl, “kovulmanın özel tarihini yaşadım” diye anlatmıştın.
Çok incittiler seni.. Binlercemizi incittikleri gibi… O gün 10 yaşında olan çocuklar, bugün 18 yaşındalar.. Yaşananları hatırlamazlar..
İnsanların nasıl kara listelere alındığını, ekmekleriyle oynandığını, “benden değilsen, bertaraf ol” zihniyetinin hayatları darma duman ettiğini hatırlatalım.
2013’ten sonra gelen ağır baskıyı, bugünün tic- toc’larında zaman geçiren gençler hatırlamayacak belki ama onların da genlerinde ne yazık ki “Harcanan değerler ülkesinin gençleri” olmak var!
Harcanan Değerler Ülkesinin Kraliçesi; Sevim Gözay! Kıvrak zekanla, tabulara çomak sokmaktan hiç korkmadın. Fark yaratan kültür sanat yayınlarınla, şehirli kadının ekrandaki en güçlü temsili oldun. “Öteki imam hatipli” lakabınla, ezberleri bozdun. CNNTürk’teki Cosmopolis’te televizyon yayıncılığına yaratıcılık ve dinamizm getirdin.. Kamera arkasında hiçbir hataya yer vermeyecek kadar mükemmelliyetçi, kamera açılarına kadar dikkatliydin.
Yorulmak bilmez, “daha yeni, daha özgün ne yapabilirim” diye çabalar, dururdun. Başkalarılya değil, hep kendinle yarıştın. “Sarışın güzel kadın” yargısını çoktan yıkmıştın… Popüler kültür, sanat ve sinema yazılarının piriydin. İyi gazeteciliğin değer bulduğu zamanlarda, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Kültür-Sanat Televizyon Başarı Ödülü’nü almıştın.
**********
Çalışkan, başarılı, fark yaratan bir gazeteci neden ekmeksiz bırakılır ki?
Neden İstenmeyen kişi ilan edilir?
GEZİ, birçoğumuz gibi, senin de hayatının miladı oldu. Hak etmediğin haksızlıklara uğradın, ağır bedeller ödedin.. Kıydılar… Birçoğumuzu kıydıkları gibi…
2015 yılında işsiz bırakılan gazetecilerin yaşadıklarını anlattığım PERSONA NON GRATA (İstenmeyen Kişi) belgeselimizde söylediklerin, tarihe belgedir…7 yıl sonra bugün bile, çok ağır geliyor yaşananlar, yaşadıkların;
“Akşam Gazetesi’nin 3 kadın yazarı, Gezi eyleminin ele başları gibi başlıklarla, bir hafta süren bir karalama kampanyasının içinde buldum kendimi. Bu karalama sosyal medyada, bir hafta boyunca sürdü. Bu yazıları yazanlar da daha önceden tanıdığım insanlardı. Hiçbir resmi açıklama yapılmadan işten çıkarıldım. Şunu hissetmiştim, ‘tamam beni harcayacaklar.’ Ama bunu yaparken, seni mümkün olduğunca kişiliksizleştirmeye ve etiketlemeye çalışmaları çok aşağılayıcı bir şey…“ diye anlatmıştın…. “Beni işten atmakla da kalmadılar, tadını çıkardılar” demiştin… O günden sonra kalbin kırık değilmiş gibi devam ettin. Kalbi kırık değilmiş gibi devam etti birçoğumuz…
Survivor moduna aldın kendini. Kabuğunu sıkıca sardın. Sosyal medyada harika işlere imza attın.
Kimseden destek istemeden ve kimseye güvenmeden devam ettin. Journo, Posta Kitap, Paz Edebiyat, Ot Dergi ‘de nefis yazılar yazdın. Her geçen gün daha üretici oldun. Cesaretle, onurunu koruyarak, sessizce üretmeye devam ettin. “Sessiz insanlar gürültülü zihinlere sahiptir” diyor Stephen Hawking .
Gürültülü zihninden çıkacak daha ne çok sürprizin vardı kim bilir… “Yeninin gelişi kaçınılmaz” derdin. “Az kaldı!”
Hakkın yerini bulacağı günlerin geleceğine inanıyorum güzel arkadaşım..
Harcanmış Değerlerin Ülkesi değişecek!
Yolun ışık olsun…
SEVİM GÖZAY: SENİ HARCARLARKEN SENİN KİŞİLİKSİZLEŞTİRMEYE VE ETİKETLEMEYE ÇALIŞMALARI ÇOK AŞAĞILAYICI BİR ŞEY