Sancak’ın sözleri gerçeğin itirafıdır!

Yayın tarihi: 3 Nisan 2022 Pazar 9:38 am - Güncelleme: 3 Nisan 2022 Pazar 2:47 pm

Türkiye’nin son 20 yılında en çok büyüyen sermaye gruplarından birinin patronu olan, eski Aydınlıkçı, AKP Üyesi Ethem Sancak’ın, Marmara Üniversitesi’nde 31 Mart Perşembe günü katıldığı bir söyleşideki sözleri ortalığı karıştırdı. Nasıl karıştırmasın? Sancak’ın sözleri, tam bir itiraf niteliğindeydi. Sancak, “AKP’yi iktidara ABD getirdi, ne var bunda, biz de vesayet rejimine karşı mücadele ettik” diyordu.

Aslında Sancak’ın bu sözlerinin bizim açımızdan yeni bir tarafı yok. Ancak, Erdoğan’a çok yakın olan AKP üyesi bir işinsanı tarafından, gerçeğin bu açıklıkla itiraf edilmesi önemliydi. Çünkü, Erdoğan-AKP iktidarının önde gelen sözcülerinin, sıkıştıkları her aşamada sorumlu olarak” dış güçleri” gösterdiği, muhalefet partileri ve Gezi direnişi de dahil, neredeyse muhalif her toplumsal eylemi “dış güçlere” bağladığı bir dönemde söylenmişti.

İslamcı partinin pilot kabininden birinin, “Bizi Amerika iktidara getirdi” demesi, kaçınılmaz olarak parti içinde de bir karışıklık yaratacaktı. Nitekim öyle de oldu. Ethem Sancak, AKP İstanbul İl Yönetimi tarafından, kesin ihraç istemiyle Disiplin Kurulu’na sevk edildi. Bu kararın, Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dışında gerçekleşmesi mümkün değildi. Bu gelişme üzerine, önce sözlerinin çarpıtıldığı ileri süren Ethem Sancak, ses kayıtları ortaya çıkınca önceki gün (1 Nisan) AKP’den istifa ettiğini açıkladı.

Daha önce katıldığı bir programda, Tayyip Erdoğan ile ilişkisini Tebrizli Şems ile Mevlana arasındaki dostluğa benzeterek, “Demek ki iki erkek arasında da aşk olabiliyormuş” diyen Sancak, AKP’den istifa ederken, “Erdoğan’a bağlılığını koruyacağını” da ilan ediyordu. Nasıl etmesin ki, daha birkaç yıl önce, yine trans/aşkın vaziyette olduğu bir sırada, Erdoğan için ailesini bile feda edeceğini söyleyen kendisiydi.

YANDAŞ MEDYANIN SANCAĞI!

Ethem Sancak, Erdoğan ile ilişki kurduktan sonra yandaş medya gruplarını fonlayan işinsanlarından biriydi. İçinde Star, Akşam ve Güneş gazeteleri ile Kanal 24, Sky-Turk 360 ve Show gibi televizyon kanallarının, radyo ve bir dizi derginin bulunduğu Türk Medya Grubu’nun patronuydu. İktidar tarafından yerli tank üretmesi için BMC gibi önemli bir sanayi kuruluşu verilen, yerli otomobil için kurulan konsorsiyuma alınan, Tank Palet Fabrikası’na ortak edilen Ethem Sancak, AKP’den ayrılsa bile Erdoğan’dan kopması pek mümkün değildi.

Ethem Sancak’ın Aydınlık hareketiyle ilişkileri de ilginçti. İlişkileri 1960’lı yılların sonlarına dayanıyordu. Aydınlık çevresinden AKP iktidarından önce kopan Sancak, Erdoğan’a çok yakın konumdayken, eski eşi de Doğu Perinçek’in Ergenekon davasındaki avukatlarından biriydi. Perinçek liderliğindeki İşçi/ Vatan Partisi’nin, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin bastırılmasından sonra AKP iktidarına destek vermeye başlamasıyla, eski dostlar arasındaki ilişki de yeniden kurulmuştu. Sancak, Perinçek’in Rusya seyahatine eşlik ederken, Vatan Partisi’nin ilişkileri üzerinden Çin ile ticari bağlar da kuruyordu. Sancak, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne de Vatan Partisi’ne yakın bir öğrenci kulübü tarafından davet edilmişti.

Aslında Sancak’ın sözleri, benim ilk baskısı 2007 yılında yapılan ve Eylül 2016 tarihinde ise hayli genişlettiğim, “Bir ABD Projesi Olarak AKP” adlı kitabımda ortaya koyduğum gerçeği, bir kez aha doğuruluyordu. Daha önce de AKP’nin kuruluşuna katılan kimi siyasetçi ve yazarlardan benzer itiraflar, hatta somut tanıklıklar gelmişti. Bunları kitabımda ayrıntılı olarak değerlendirmiştim.*

ÇARPICI BAŞKA TANIKLIKLAR DA VAR

Benim söz konusu kitapta AKP’nin kuruluşuna ve iktidara taşınmasına ilişkin ortaya attığım görüşler, kitabın çıkmasından birkaç yıl sonra, tanınmış bazı İslamcı yazarların “içerden” tanıklığıyla da doğrulanacaktı. Türkiye’nin önde gelen İslamcı yazarlarından Ali Bulaç –ki 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra tutuklandı- AKP yanlısı Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak ve AKP kurucuları arasında yer alan, daha sonra Merkez Partisi’ni kuran Prof. Dr. Abdurrahim Karslı, “AKP’nin bir ABD projesi olarak kurulduğunu” söyleyecek ve yazacaklardı.

Ali Bulaç, 22 Aralık 2014’te dönemin Zaman gazetesinde şaşırtıcı bir yazı kaleme almıştı. Şaşırtıcıydı çünkü, AKP’nin kuruluş şifrelerini açığa vuran beklenmedik bir itiraf niteliğindeydi. Bulaç, “AK Parti bir proje miydi?” başlıklı yazısında, bu partinin nasıl kurulduğuna ilişkin yaptığı tanıklıklardan ayrıntılar veriyordu. Bulaç, Merkez Parti Genel Başkanı Abdurrahim Karslı’nın, bir televizyon kanalına verdiği röportajda, kendisine ve Abdurrahman Dilipak’a atfen söylediği, “AK Parti’nin bir proje olarak ABD, İngiltere ve İsrail tarafından kurulduğu” şeklindeki sözlerini doğruluyordu. Ali Bulaç’ın tarihi belge niteliğindeki o yazısının ilgili bölümü –biraz uzun olacak ama önemli- şöyleydi:

“Geçenlerde Merkez Parti Genel Başkanı Abdurrahim Karslı, ‘+1 TV’ye verdiği röportajda, Abdurrahman Dilipak’ın, ‘AK Parti’nin bir proje olarak ABD, İngiltere ve İsrail tarafından kurulduğunu iddia ettiğini’, kuruluşuna destek veren güçlerin, şu üç şeyi talep ettiğini söyledi:

1. Biz sizi iktidara taşıyalım. 2. Size iktidarda sorun çıkaracakları opere edelim. 3. Size gerekli finansal destekleri getirelim. AK Parti’den istenenler de şunlardı: a. İsrail’in güvenliğini artıracaksınız, önündeki engelleri kaldıracaksınız. b. Büyük Ortadoğu Projesi yani sınırların değişmesi destekleyeceksiniz. c. İslam’ın yeniden yorumlanmasında bize yardımcı olacaksınız.

Bu konuyu yazmamın iki sebebi var: İlki, Sayın Karslı beni de şahit gösteriyor. Konu sosyal medyada yer aldıktan sonra doğru olup olmadığını soran onlarca e-mail aldım. Yine yazmayacaktım, ama Dilipak, Rota Haber’den Ünal Tanık’a konuşulanları teyit edince yazmaya karar verdim. İkincisi, AK Parti hükümetinin neden Batı’yla bozuştuğunu anlamak için artık bunları yazmak lazım. Evet, o toplantıda ben de vardım, 40 senedir tanıdığım Abdurrahman Dilipak, bunları –ifadelerde bazı değişiklikler olsa da- anlattı. Mesele şu:

1998’lerden başlamak üzere Amerikalılar, sıklıkla bizlerle görüşmeye başladılar. Biri gidiyor, üçü geliyordu. Sordukları şuydu: “Türkiye’de dindar zemini kuvvetli bir iktidar mümkün mü?” (…) Ancak ne aktivisttim ne siyasi bir hevesim vardı. Dilipak ise çok hareketli, aktif bir arkadaşımız. Tanıyanlar bilir, her konuda projesi var. Yeni dönemde Türkiye için mümkün bir siyasi proje hazırladı, bundan hayli saygın kişilere bahsetti. Ve onun ifadesine göre Ankara’da birilerine çalıştığı dosyayı verince, Amerikalıların görüşme trafiği değişti, bir süre sonra Dilipak, projesinin bazı değişiklikler ile AK Parti olarak ortaya çıktığını gördü. Bundan sonrası hepimizin malumu!”

(…)

Yazının tamamını okumak için tıklayın