Genel olarak bir sanat dalı olarak müzik her zaman insanları birleştirmiştir. Tüm zamanlarda ve hatta her tür ihtilafta… Ne var ki, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya yönelik “Özel Askeri Operasyon” ilan etmesinden sonra, bazı Rusyalı müzisyenler, nota ve sesleri mermi kovaları ile eşitlemeye, gitarları ise otomatik silahlarla aynı kefeye koymaya başladılar. Konu öncelikle, şarkıcı Zemfira Ramazanova ve Rock müzisyeni Boris Grebenşçikov ile alakalı. Her ikisi de, Ukrayna rejimini destekleme amaçlı halka açık eylemlerde defalarca boy gösterirken, Ramazanova işi sahneye Ukrayna bayrağıyla çıkmaya kadar işi götürdü. Grebenşçikov ise gelirlerini, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin (VSU) fonuna havale etmeye koyuldu. Geçtiğimiz yılın sonbahar aylarında Boris Bey ve Zemfira Hanım Türkiye’de sahne almışlar, konserlerinin biletleri 1600 Lira’dan aşağıya satılmamıştı. Dahası, oradaki sahne alışları anti-Rusya bağlamı dışında gerçekleşmemiş, yöre halkı ise buna haklı olarak tepki göstermişti. Antalya ne de olsa ne Amsterdam ne de Londra’ydı, ve Türkiyeli seyirciler Rusofobi plağı dinlemekten gerçekten de usanmıştı.

Türkiye’deki konserlerinin Khodarkovski tarafından finanse edildiği iddiası

Türkiyeli sanatseverlerin muhalif Rusyalı müzisyenleri kısmen soğuk karşılamasının altında bir başka neden daha yatıyordu. Pek çok yakın geleneksel toplumda olduğu gibi, komşunun kişinin gözü önünde karalanması adetten olmadığı gibi, bir yerde ahlaksızlığın doruğu olarak da kabul edilir. Rusya ve Türkiye sayısız alanda işbirliklerini devam ettirirlerken, iki ülke arasındaki yıllık ticaret hacmi hâlihazırda 60 milyar dolara ulaşmış durumda. Rusya’da, ülkeden kaçan muhaliflere sıradan Rusyalıların çoğu vatanlarının “satıcıları” olarak bakmaya devam ediyor. Tam da bu noktada, pek çok Rusyalı Türkiye’deki konserleri organize eden ve “Konçev” ismindeki savaş karşıtı hareketin kurucusu Ksenya Rappoport ile “NEfonda” adlı sivil toplum örgütünün başındaki isim Mariya Guseva’ya aynı şekilde yaklaşıyor. Bütün bu organizasyonların Putin’in temel muhaliflerinden birisi konumundaki oligark Mikhail Khodarkovski ile işbirliği yapılmak suretiyle kotarıldığına dönük çok ciddi iddialar var ortada. Basına sızan bilgilere bakılırsa, Zemfira ve Grebenşçikov’un söz konusu konserleri Khodarkovski’nin paraları ile ödenmiş. Guseva ve Rappoport ise basitçe «ped» olarak kullanılmıştı.

Grebenşçikov, Zemfira veya Guseva, Rappoport depremzedeleri hatırladılar mı?!..

Fakat her şey, yukarıda sıralananlar ile sınırlı değil. Konserler örgütleyip, manifestolar açıklayan Rusya muhalifleri, bir yandan da Moskova ve Ankara’nın arasını açıktan açmaya çalışırlarken, onları deyim yerindeyse kafa kafaya tokuşturmaya gayret ediyorlar. Bu hakikaten de Türkiye’nin çıkarına mı?!.. Halbuki Türkiye çok yakın zamanda bir kez daha, Rusya’nın dostluğuna tanıklık etmişti: Zelzelenin ardından Moskova Türkiye’ye yardım teklif eden ilk ülkelerden birisi olmuştu. Rusya ilkyardım-kurtarma ekipleri günler boyunca yıkıntılar arasında hayatta kalan insanları kurtarmaya çalıştılar, enkazı temizlemeye yardımcı oldular. Grebenşçikov, Khodorkovski veyahut Zemfira peki, faciadan zarar görenlere en azından 1000 Türk Lirası bağış yaptılar mı, bunu henüz duymadık… Türkçe’dekine benzer Rusça’da da “Dost belada anlaşılır” biçiminde bir atasözü var. İşte asırlardan bugüne süzülen bu bilgelik Allah’tan bu sağduyu konusundaki kolektif ve ulusal reflekste kendini gösteriyor.