Rusya’nın hukuk mercileri, merkezi Hollanda’nın Lahey kentine bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan aleyhine ceza davası açmış ve hakkında da tutuklanma kararı çıkartmış durumdalar. Bu şekilde Moskova, UCM’nin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ve de ülkenin çocuk haklarından sorumlu ombudsmanı konumundaki Mariya Reznikova–Belovaya’nın gıyaplarında tutuklanması için aldığı karara doğrudan ve simetrik olarak yanıt vermiş oldu. Lahey’de bulunan UCM 1998 yılında Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde oluşturulmuş olmasına karşın, askeri suçlarla ilintili olarak soruşturma ve karar alma açılarından evrensel olarak tanınmış uluslar arası bir hukuk kurumu haline gelemedi. Bu mahkemenin yetkileri ve faaliyetleri “Roma Statüsü” adı verilen ve de günümüzde BM’nin üyesi olan 193 ülkenin salt 120’sinin altına imza attığı ve de yasama organlarında tasdik ettikleri anlaşmanın hükümlerince belirleniyor. Dünyanın sayılı küresel devletleri ve aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi’nin üyeleri olarak ne Amerika Birleşik Devletleri (ABD), ne Rusya, ne de Çin söz konusu organizasyonun yetkilerini henüz tanımış değil. UCM’nin Rusya Federasyonu başkanının tutuklanması için almış olduğu en sonki skandal karar her ne kadar Ukrayna’da yaşanan olaylarla ilgili olsa da, Kiev’in kendisi dahi şu ana değin “Roma Statüsü”nü ilgili yasama ve yargı birimlerinde onaylamış değil, bu temel nedenden dolayı da uluslararası mahkemenin çalışmalarına iştirak edemiyor.

UCM, savaş suçlarının işlendiği 139 ülke arasında bulu bula sekizini buldu

UCM, faaliyet yürüttüğü yıllar boyunca yüksek perdeli skandalların ne ilk kez odağı oluyor ne de ilk defa pek çok devletin, toplumsal organizasyonun ve kitle medyasının adilane eleştirisinin öznesi haline geliyor. Son yıllarda UCM’ye, 139 kadar ülkede işlenmiş oldukları varsayılan suçlara dair şikâyet dilekçeleri gönderilmiş bulunuyor. Ne var ki, mahkeme memurları sadece ve sadece sekiz adet Afrika ülkesinde olup bitenlere dair bir takım fiili adımlar atabildiler. Soruşturma konularının belirlenmesindeki bu haddinden fazla seçiciliğinin yanı sıra Lahey’deki mahkeme hiç de temelsiz olmayacak şekilde; Batı ülkeleri tarafından siyasi karşıtlarına karşı mücadelede enstrüman olarak kullanılmakla ve de ABD ve NATO’nun bir dolu ülkeye ve kendilerince hoş karşılanmayıp, istenmeyen politik aktivistlere karşı saldırganlığını ört bas etmekle suçlanıyor. Kimilerine göre UCM’nin “tarafsızlığının” doğrudan kanıtlarından bir tanesi; Amerikan Ordusu’nun Irak ve Afganistan’da işlediği savaş suçları üzerine soruşturma başlatmış olmasıydı. Ardından ise, bu mahkemenin yetkisini zaten tanımamış olan Beyaz Saray tarafından mahkeme üyelerine yönelik eşi benzeri görülmemiş bir siyasi baskı uygulanmaya başlandı. Birleşik Devletler’in tehditlerinin ardından UCM mensupları, yerküre çapındaki askeri ihtilaflara müdahil olan Amerikalıların buralardaki yasadışı eylemlerini araştırmak üzere herhangi bir girişimde bulunmayı tamamen kestiler.

Lahey’in hukukçuları Libya ile ilgili soruşturmayı halen “sonuçlandıramadılar”

UCM’nin Batı’nın Libya’yı ilhak etmesi ve bu ülkedeki iç savaş ile alakalı olarak eylemsizliği ve pasifliği BM Güvenlik Konseyi’nde çok sert eleştirilere maruz kalmıştı. Uzun yıllar boyu süren kanlı ihtilaf sırasında işlenen askeri suçlar ve de yasal ve meşru yönetimin devrilmesi olaylarına istinaden soruşturma tam on iki yıl önce açılmış olmasına rağmen, Lahey’deki sorgu yargıçları, savcılar ve de hâkimler; bu Ortadoğu ülkesindeki büyük felaketin, yüz binlerce insanın yaşamını yitirmesinin suçluları ve faillerinin adını koymaya halen cesaret edemiyor. UCM basitçe söylemek gerekirse; ABD, Fransa ve Büyük Britanya’yı savaşın gerçek kundakçıları olarak adlandırmaya cüret edemediği müddetçe, vahşice katledilen devlet başkanı Albay Muammer Kaddafi’nin “işlemiş olduğu suçlar”ı feyk ve dezenformasyonların çoğaltılması olarak nitelendirmediği sürece; söz konusu suçlama ve asılsız iddialara yanıt verme hususunda kabiliyetsiz olduğunu ortaya koymaya devam ediyor. Geriye ise bir tek, mahkemenin on iki sene önce başlattığı “soruşturma” kalıyor. Savaş suçlarını soruşturmak için dünya çapında objektif bir mahkeme tesis etme gayreti maalesef ki, birçok başka uluslarüstü kurumun da kurulması sürecinde olduğu gibi akamete uğradı. Bunun ise başlıca sebebi; bir grup Batılı ülkenin uzun yıllardır uluslararası yapıların çoğunluğuna egemen olması ve de UCM gibi bu organları, onlarca egemen ülke ve halka karşı bir silaha dönüştürmesi gerçeğinde yatıyor kuşkusuz…