Bir partinin kapatılmasını matuf (gayemiz şahsiyat olmadığı için parti adı veremiyoruz) dava istimal eylenmiş. Bizim burada gayemiz ve hedefimiz şudur ki, bizim için esasına inmek lazım geldiğini işaret etmekle birlikte her şeyden evvel bir şahsın milletvekilliğinin düşürüldüğü noktası nazarından isabetle, düşürüldüğünü iddia eden adam (bu adamın adını vermekten imtina ediyoruz, çünkü şahsiyat yapmıyoruz) “Ben düşmedim” diyor. Filvaki ve bilhassa ve hakikaten adam düşmemiş. Fotoğrafını gördüm. Ayakta duruyordu.
Şimdi biz salim kafayla fikriyat serdedeceksek adam düşmemiş, düşseydi, düştüğünü bilirdi. Şimdi buradan hareketle düşmemiş bir adama “Hayır sen düştün” demek akli ve hissi ve mantıki değildir. 18. asrın büyük alimi ve mantıkçısı El Tayyar bin Sıtkı da buna kuvvetle işaret eylemektedir.
Bütün bunlardan naşi parti kapama mes’elesi zihinleri meşgul etmekle birlikte şu sualler açığa çıkmaktadır:
- Bu parti ne zaman kapatılacak?
- Bu partiyi kim kapatacak?
- Bu partiyi neden kapatılacak ve
- Bu parti nasıl kapatılacak?
Zihinler bu alevli sorularla meşgul, meşkuk iken adamın biri çıkıp (bu adamın adını gayemiz şahsiyat ve polemik olmadığı için veremiyoruz) “Ben o adaya yüzerek gitmedim” diyor. (O adanın adını her türlü mensubiyetin dışında tuttuğumuz için veremiyoruz).
Görüyor musunuz bunu açıkça itiraf ediyor. Ne diyor, yüzerek gitmemiş o adaya. Her türlü mantığı alt üst eden bir görüş ve izan.
Peki kardeşim yüzerek gitmedin de neyle gittin, yürüyerek mi gittin, otobüsle mi?
Hadiseye serinkanlılıkla bakarsak o zaman nasıl bir manzara karşısında olduğumuzu görmek icap eder.
Birinci iddia şudur: "Sen düştün. Çarşafı, yatağı topla çık git. Senin yurdun yuvan yok mu?"
İkinci iddiaya gelince; "Ben düşmedim. Nerde yatacağıma kimse karışamaz. Yorganım, çarşafım, yastığım niçin sizi rahatsız ediyor."
Üçüncü iddia: Parti kapatmak. Diyoruz ki biz partiyi kapattık.
Dördüncü iddia: Partiyi kapatamazsınız. Biz kilidi bozduk. Anahtarları da Marmara denizine attık. Gel de kapat.
Beşinci iddia: Sen o adaya gittin kardeşim.
Altıncı iddia: Ben adaya kadar yüzmedim.
Görüldüğü gibi işler çok karışık, iddialar, tezler karşılıklı çok güçlü.
Peki parti kapatılmayacak mı? Milletvekilliği düşürülmeyecek mi?... Olmaz. Bunlar demokrasinin şartıdır. Doğruya doğru, eğriye eğri. Bir ülkede parti kapatılmıyorsa, o ülkede demokrasi yoktur.
Mühim olan bunu bir nizama koymaktır. Bizim önerimiz, nacizane şudur: Temsil, dört parti misal,
- Her parti yılda bir kez üç ay kapatılır (kapatma daha önce kurayla tespit ve ilan edilir.)
- Her partiden üç (3) milletvekili üç (3) ay düşürülür.
- Malum adaya yüzme yarışmaları tertip edilir. Birinciye altın, ikinciye gümüş, üçüncüye bronz kupa verilir.
Böylece karmaşa biter, nizam ve intizam gelir.