Nişanyan’ın düşük ‘çük’ ahlakı

Yayın tarihi: 15 Kasım 2023 Çarşamba 9:27 pm - Güncelleme: 15 Kasım 2023 Çarşamba 9:27 pm

Demet Cengiz

Email: [email protected]

Twitter: @demetce

Şu anda hiç istemediğim bir yazıyı kaleme alıyorum. Keşke terbiye ve değer yoksunu Sevan Nişanyan’a yanıt vermek zorunda hissetmesem kendimi. Keşke!

Bizi, sizin ahlaksız ve terbiyesiz olmanız şaşırtmıyor. Sizin ‘ne’ olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Bizi şaşırtan sizin hâlâ içinizdeki çirkinlikleri kusa kusa bitirememiş olmanız. Artık içinizde nasıl bir pislik membağı varsa?…

Atatürk gibi yüksek libidolu birinin kız çocukları evlat edinmesini eleştiren Sevan Nişanyan’a sormak lazım. Nereden biliyorsunuz libidosunun yüksek olduğunu? Normal bir libido ile yüksek bir libidoyu birbirinden nasıl ayırt ediyorsunuz? Libido yüksekliği ile pedofili arasında nasıl bir bağ kurdunuz? Bu kadar hastalıklı fikirleri bünyenizde nasıl barındırabiliyorsunuz?

***

Siz, eşinin başından aşağı kendi dışkınızı dökmeyi iyi bilirsiniz.

Siz, iki kez mühürlenmiş olmasına rağmen SİT alanında kaçak ev dikmeyi iyi bilirsiniz.

Siz, adi suçlardan cezalar aldığınız halde kendinizi fikir suçlusuymuş gibi pazarlamayı iyi bilirsiniz.

Siz, cezaevinden Avrupa’ya kaçıp “Kuş uçtu” yazabilecek pişkinlikte olmayı iyi bilirsiniz.

Siz, tecavüzcüleri buluğ çağında yolunu kaybetmiş âşıklar olarak anıp romantize etmeyi iyi bilirsiniz.

Siz, cinsel tacizleri ve tecavüzleri erkeğin meşru hakkı ilan etmeyi iyi bilirsiniz.

Siz, hastasına cinsel tacizde bulunan psikoterapist arkadaşınızı “En kötü ihtimalle size ‘yürümesi’ yahut öpmeye kalkması yahut çükünü çıkarıp göstermesinin vereceği net zarar nedir” sözleriyle savunacak kadar ahlak yoksunu olmayı iyi bilirsiniz.

Siz, cinsel tacizleri ve tecavüzleri meşrulaştırmanızı eleştirenlere “Ninem ahlakı! Çükün görevi bulduğu her deliğe girmektir” sözleriyle rezilliğinizi göstermeyi iyi bilirsiniz.

Siz, uğradığı tacizi dile getirip, hukuki süreç başlatarak erkeğin itibarına zarar veren(!) kadınların idamını isteyecek kadar gözü dönmüş olmayı iyi bilirsiniz.

Dervişin fikri neyse zikri odur. Sizin iğrenç ve düşük ‘çük ahlakınız’ sizin hakkınızda hiç öğrenmek istemediğimiz kadar çok şey söylüyor. İyi ki siz, çükünüzü de aldınız ve defolup gittiniz.

Siz b*ktan iyi anlarsınız. Pislikten iyi anlarsınız. O karanlık ve lağım zihninizle Atatürk’ü anlamanızı ve değerini bilmenizi beklemiyoruz zaten.

Belli ki siz yetimlere sahip çıkmayı, evlat edindiğiniz çocuğu yavrunuz gibi bağrınıza basmayı, hiç tanımadığınız birinin geride bıraktığı yavrusuna iyi bir gelecek hazırlamayı bilmiyorsunuz.

Sizin tıynetinizde biri Atatürk’e iltifat etse hakaret olurdu.

***

Televizyon yayınında Prof. Dr. Celal Şengör, Candaş Tolga Işık’a Atatürk’ün dünyayı bir çocuk gibi gördüğünü söylüyor. Hatta çocuksuluğunun onun dehasından kaynaklandığını anlatıyor.

Erol Mütercimler ise Atatürk’ün yalnızlığını çocuklarla giderdiğine, çocuklardaki masumiyete sığındığına dikkat çekiyor.

Atatürk’ün evlatlığı, manevi evladı, himayesine aldığı, eğitimiyle yakından ilgilendiği pek çok kız ve erkek çocuk vardı. Çoğu yetim ve öksüz çocuklar… Çünkü Atatürk yetim olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Kendi yaşayamadığı çocukluğunu başka çocuklar yaşasın istiyordu. Belki de onlarla kendi yitik çocukluğunu telafi ediyordu.

Çocukları, onlara bayram hediye edecek kadar çok seviyordu. Ömrü cephelerde, savaşlarda, kavgalarda geçmiş bir adam, çocukların saflığıyla ve neşesiyle kendine geliyordu.

Bir Türkiye’nin iki aydınına ve onların bakış açısına bakın bir de yukarıda yanıt vermek zorunda kaldığım rezile…

NOT: Bu yazıyı birkaç gün elimde bekletip yumuşattım. Ancak bu kadar yumuşayabildi. Biliyorsunuz kavgada seviyeyi hep düşük olan taraf belirler. Yazıda zorunluluktan dile getirilen ifadelerden dolayı okurlardan peşinen özür dilerim.