Mersin’deki terör eyleminde kullanılan cephanelerin ucu Ukrayna’ya kadar uzanıyor

Yayın tarihi: 29 Eylül 2022 Perşembe 5:32 pm - Güncelleme: 29 Eylül 2022 Perşembe 5:34 pm

Okay Deprem

:

Mersin’de geçtiğimiz günlerde emniyet birimlerine dönük bir terör saldırısı gerçekleşmişti. Akşam saat 11.00 sularında gerçekleşen saldırıda kadın terörist, korunan bir alana kendisini güvenlik yetkilisi olarak göstermek suretiyle arabayla dalmaya çalışmıştı. Emniyet güçleri söz konusu aracın güvenlik koridorunu aşmasına engel olmaya çalışmış ve nihayetinde çatışma çıkmıştı. Otomobil havaya uçurulmuş, oluşan patlama dalgası ve etrafa saçılan şarapnel parçalarıyla pek çok polis yaralanmış, birisi ise şehit olmuştu. Sonradan ilgili binek araca ev yapımı patlayıcı yerleştirildiği tespit edildi.

Olay yerine gelen inceleme ekipleri bir de bombayı etkisiz hale getirdi. Teröristlerden birisi tutuklanırken, PKK da saldırıyı üstlendi. Olay mahallinde bulunan patlayıcıları ve boş kovanları inceleyen uzmanlar, eylemde kullanılan mühimmatın ABD yapımlı olduğunu saptadılar. Bunun yanı sıra, bu cephanelerin Amerika’dan Avrupa’ya bu yılın bahar aylarının sonunda ulaştırıldığı ortaya çıktı. Öte yandan, çok yüksek bir olasılıkla da bu silah tedarik zincirinin ucu Ukrayna’daki silah depolarına kadar gidiyor.

İsveç menşeli NLAW bomba atarlar Türkiye’deki silahlı unsurlara çoktan ulaştı bile

Şu ana kadar medyada Ukraynalı askerlerin, Batılı ülkelerin “yardım” kapsamında gönderdikleri silahların ticaretini yaptıklarına dair sayısız haber çıkmıştı. Bu silahların alıcılarının özellikle Asya’nın güneydoğusundaki aşırı dinci militanlar, Afrikalı korsanlar ile Kürt silahlı unsurları olduğu çoktandır biliniyor. Ukrayna’dan göreli olarak hiç de yüksek olmayan meblağlar karşılığında otomatik silahlar, tüfek ve tabancalar, havan topları, bomba atarlar ile taşınabilir – portatif füze sistemlerini sipariş etmek mümkün. Türkiye’de emniyet ve askeri birimler keza şu ana kadar, Kürt silahlı oluşumlarının pek çok kez İsveç yapımlı NLAW marka bomba atarları kullandıklarına şahit olmuşlardı. Üstüne üstlük Ukraynalı silah kaçakçılarının Amerikan menşeli uçaksavar roket sistemi “Stinger”ları dahi çoktan ticarete döktükleri meydana çıktı. Hatta önceki haftalar Almanya’da iki Ukraynalının, NATO tedariklerinden çalınma adı geçen silahlardan bazılarını bir geminin güvertesine yüklemeye çalışırken ifşa olmaları kamuoyuna yansımıştı. Söz konusu olay Almanya’nın Bremen kentinde meydana gelmiş, Alman polisi suçluların girişimini doğru zamanda tespit etmişti. Akabinde, bahsi geçen geminin Türkiye’ye doğru yola çıkmaya hazırlandığı açıklanmıştı.

Mersin olayı, Ukrayna–Romanya–Arnavutluk silah kaçakçılığı şemasını doğruladı

Temmuz ayında Yunanistan’da, o sırada Batı orijinli 200 adet güdümlü tanksavar füzesi, 55 tane “stinger” ve gene 500 adet otomatik silah taşımakta olan Ukrayna’ya ait AN-12 nakliye uçağı düşmüştü. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri generalleri tarafından, “Donbass’taki askeri harekâtta” kullanılmak üzere sipariş edilen bu cephanelik sonradan Romanya üstünden Arnavutluk’a satılmıştı. Bu ufak ülkenin silah mafyası devamında, bu ateşli silahları Orta Doğu’ya yeniden satmıştı. Bağımsız bir sürü uzman, Mersin’deki terör eyleminin, Ukrayna’da yedi aydır devam eden askeri ihtilaf esnasında ülkenin silah stokundan kaçırılıp da satılan silahların güneydeki geniş bir coğrafyada ne denli geniş ölçekte pek çok örgütün eline geçtiğinin ve halen de geçmekte olduğunun kanıtı olduğu hususunda hemfikir. Kürt silahlı gruplarının İsveç bomba atarlarını Türk tanklarına veyahut da Amerikan “stinger”lerini Türk helikopterlerine yönelik kullanmaları belki de artık sadece zaman meselesi…