100 yıl önce bugün Lozan Antlaşması imzalandı.
O gün bugün CUMHURİYET karşıtları Lozan’a düşman.
Onlara göre Lozan’ı imzalayanlar ve imzalatanlar hem ‘memleketi satmış’ hem de Anlaşmanın ‘gizli’ maddeleriyle ülkenin 100 yılını ipotek altına almışlar.
100 yıl dolduğuna göre artık bu gizli maddeleri herkes öğrenecek ve ülkenin her tarafından petrol, doğal gaz, altın, kobalt, elmas, pırlanta ve benzeri bilumum değerli madenler fışkıracak.
Örneğin milyarlarca belki de trilyonlarca jelibon çıkarılır ve dünya piyasası ele geçirilerek Almanlar kıskançlıktan çatlayacak.
Körfez’in ‘dini mazbut’ sultan, kral, emir ve şeyhleri çok severmiş jelibonu.
YOGG yerine onlara bir çuval jelibon hediye ettik mi istediğimiz her şeyi onlara yaptırırız.
Ha bu arada Lozan’da ‘kaybedilen’ topraklar da geri alınacak.
Saçmalığın sınırı yok.
Ne demiş Hitler’in Propaganda Bakanı
Goebbels :
“Yalan söyleyecekseniz en büyüğünü söyleyin çünkü kitleler büyük yalanlara küçük olanlardan çok daha kolay inanır”.
Kitleler !
Goebbels bunu Almanya’nın “okumuş yazmış’ kitleleri için söylemiş ama bu toprakların Goebbels’leri Lozan’ın ‘gizli maddeleri’ saçmalığını okuma yazma oranının yüzde beşlerde olduğu genç Türkiye Cumhuriyetinin bazı kesimlerine yutturabilmişlerdir.
O kesimlerin torunları bugün de başka saçmalıkları yutuyor ve giderek sorgulama yeteceğini kaybediyor.
Bu da normal çünkü Goebbels ‘Kitleri sakın boş bırakmayın onlara sürekli ve hiç yorulmadan büyük yalanlar söyleyin’ diyor.
Süreli büyük yalanlar bazılarının gerçekleri görmesini engeller ve engelliyor.
Şimdi Türkiye’de olduğu gibi.
Erdoğan’a oy verenlerin büyük bölümü bu durumda.
Bu ve benzeri konular siyaset biliminin ilgi alanından çıkmış sosyoloji ve psikolojinin alanına girmiştir.
100 yıl önce hikaye nasıl başladıysa öyle devam ediyor.
Lozan’ın ‘gizli maddeleri’ saçmalığından söz edenler 20 yıldır iktidarda olan Erdoğan’ın bu maddeleri neden açıklamadığını sorgulamadı bile.
Bu normal çünkü konu bu değil.
Konu birilerinin bu Cumhuriyet’ten ‘gıcık’ alma konusudur.
100 yıl önce olduğu gibi.
Hikaye Mustafa Kemal ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da başlattığı Kurtuluş Savaşı ile başladı.
İngiliz himayesindeki Osmanlı Sarayı’nın Mustafa Kemal için ‘eşkiya’ yani ‘terörist’ dediği günlerle başladı.
Lozan yalanının özende Mustafa Kemal’ın 1 Kasım 1922’de Saltanatı ve 3 Mart 1924’de Hilafeti kaldırmasına karşı gelişen tepki ve nefret var.
Hikaye bundan ibarettir.
Son 100 yılda bu topraklarda yaşanan hemen hemen her şeyin özünde bu gerçek var.
Bu 100 yılın 20 yılı AKP iktidarı.
Ülkenin ve toplumun geldiği durum ortada.
Lozan’ın ‘gizli maddeleri’ palavrasıyla avunanlar bakalım bundan sonra ne tür yalanlara sarılacaklardır.
Belki 2053’ü bekleyeceklerdir.
Belki de İstanbul’un fethinde Fatih Sultan Mehmet’in de ‘gizli maddelerinden’ söz edeceklerdir.
2053’ü atlattık mı sırada 2071 var.
Kim bilir Malazgirt’te neler olmuştur!
Öncesinde mi sonrasında mı bilinmez ama arada bir de 29 Ekim’ler var.
Memleketin her tarafına doluşan Şeyh Hazretlerinin vardır bir bildiği !