Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkiler birkaç yüz yıllık bir geçmişe dayanıyor. Bu sisli ve yağmurlu ada ülkesi eskiden beri Türkiye'yi büyük Avrasya kıtasındaki ana rakibi konumundaki Rusya'ya karşı "büyük oyunda" kullanmak isteyegelmiş, yer yer de kullanabilmiştir. Şimdilerde bu durum bir kez daha tekrarlanabilir. “Büyük Oyun”un yeni aşaması, 1 Ocak 2021'de Büyük Britanya’nın Avrupa Birliği'nden (AB) resmen ayrılmasıyla başladı. Hemen hemen eş zamanlı olarak 29 Aralık tarihinde Türkiye’nin o zamanki ticaret bakanı Ruhsar Pekcan ve İngiltere'nin o dönemdeki Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott’un ikili serbest ticaret anlaşması imzaladılar. Ve bu şekilde Londra, Ankara'nın temel ticaret ortaklarından birisi haline geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu "Türkiye ve Büyük Britanya için yeni bir zafer dönemi" olarak ilan etti. Türk devlet medyası sık sık Ankara'nın Londra'nın en önemli müttefiki haline geldiğini söyleyip duruyor. Peki, Ankara Londra'nın hakikaten de eşit şartlarda bir müttefiki oldu mu?!...
BİRLEŞİK KRALLIK'IN KUZE KIBRIS'TA HALEN ÜSLERİ BULUNUYOR
İngiliz gizli servisinin (MI6) günümüzde Güney Kafkasya, Orta Asya, Balkanlar ve de tabii ki Türkiye topraklarında ne denli aktif hale geldiği açıkça görülüyor. Kimilerine göre, diğer faktörlerin yanı sıra, üst seviyede bir takım kişisel ilişki ve bağlantılar bunda rol oynuyor. Örneğin, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun yeminli düşmanı İngiltere’nin İngiliz istihbarat servisi MI6’in başındaki isim olan Richard Moore, kendisini Recep Tayyip Erdoğan'ın dostu olarak görüyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Birleşik Krallık'ın, hava üssü ve bir de garnizonunun yer aldığı iki askeri tesisi (Ağrotur ve Dikelya’da) bulunuyor. Bunlar sadece iki basit askeri üs olmayıp; içlerinde okulları, konut kompleksleri ve tarım arazilerinin de bulunduğu küçük yerleşim birimleri niteliğinde. “İngiltere’de herhangi bir Türk askeri üssü var mı” sorusunun yanıtı herkes için malumdur.
İNGİLTERE İNANMADIĞI PAN-TÜRKİZMİ KENDİ ÇIKARLARINCA KULLANMAYA ÇALIŞIYOR
İngilizler için bu denli eşitsiz bir "dostluğun" sunduğu olanak ve perspektifler, ilgi ve çıkar alanlarının bilhassa Ortadoğu ve Akdeniz havzasına yoğunlaştığı dikkate alındığında, gerçekten de sınırsız. İngiltere, Türkiye yönetimini giderek kendisine çekme ve ona kendi çıkarlarını dayatma stratejisinde Pan-Türkizm fikirlerini kullanmaya çalışıyor. Bu uğurda Türkiye'deki çeşitli sivil toplum kuruluşlarını (STK), vakıf ve kurumları finanse etmekten de imtina etmiyor. Ülkenin eski başbakanlarından Tansu Çiller nasıl ki ABD vatandaşlığına sahip ise, şimdiki Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de İngiliz pasaportu bulunuyor örneğin.
MI6 ŞEFİ RICHARD MOORE UZUN VADEDE TÜRKİYE İLE NE YAPMAK İSTİYOR?
Ancak Britanya'nın cezbediciliği yalnızca vatandaşlıkta değil. Bir de kilise faktörü var! Anglikan Kilisesi Başpiskoposu Justin Welby, 17 Şubat 2018'de Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirmiş ve ilgili ziyarette bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmişti. Ancak bu toplantı bazı nedenlerden dolayı basına kapalı gerçekleşti. Bugün Erdoğan'ın yakın dostu ve pek çok konuda düşünce teatisinde bulunduğu Richard Moore gibi İngiliz Kraliyetinin şövalyelerinden birisinin sözüm ona "Büyük Turan" yaratma stratejisinin bir parçası olarak hem Türk milliyetçiliği hem de İslam'ı kullanıyor olması ne kadar samimi bulunabilir?!.. Onun planlarına göre Türkiye yeni hilafetin merkezi haline gelmeli. Yakın zamanda düzenlenen ve Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan ve Macaristan'ın (gözlemci ülke olarak) yer aldıkları "Türk Devletleri Teşkilatı”nın son gayrı resmi zirvesi bu yönde atılan ilk adımlardan birisi oldu kimi gözlemci ve analitiklere göre.
BİR YANDA KIBRIS VE ORTADOĞU, DİĞER YANDA TÜRKİYE'Yİ BÜYÜK SAVAŞA ÇEKME GAYRETİ
İngiltere'nin Türkiye'deki uzun vadeli hedeflerinin başında mevcut askeri üslerini muhafaza etmek var. Ayrıca Erdoğan'ın vakti zamanında dile getirdiği "Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanlarıyız" sözleri de İngilizlerin ve onların stratejik ortağı Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Kıbrıs ve Ortadoğu'ya yönelik planlarını ortaya koyuyor. Ve söz konusu bu planlar, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) eliyle her şeye rağmen sürdürülüyor. Amerikalıların ve İngilizlerin AK Parti’yi ve Erdoğan'ı kerhen de olsa destekleyegelmesinin temel nedeni tam da budur. Ayrıca Anglo-Saksonlar dünyadaki yeni jeopolitik kutuplaşmayla birlikte Türkiye'yi olası bir savaşa doğru da çekme uğraşındalar…