‘Linç daha da kötü etkiledi, Aslı Erdoğan’ın sağlık durumu kritik’

Yayın tarihi: 5 Kasım 2019 Salı 2:20 pm - Güncelleme: 5 Kasım 2019 Salı 2:26 pm

‘Kendisine yönelik linç kampanyasının’ yazarın sağlığını daha da kötüleştirdiğini ifade eden anne Mine Aydoslu Gazete Karınca’dan Bekir Avcı’ya konuştu. Anne Aydoslu  yazar Aslı Erdoğan’ın hem son sağlık durumunu hem de kızına dönük linç kampanyasını anlattı.

Bir röportajında “Türklere, okula başlar başlamaz Kürtlerden nefret edilmesi öğretiliyor” demecini verdiği iddia edildi. Yine “HDP hariç, CHP de dahil olmak üzere parlamentodaki tüm siyasi güçlerin ‘terörist’ olduğunu” söylediği öne sürüldü. Bu iddialar Türkiye’de hükümete yakın olan olmayan birçok gazetede, internet haber sitesinde ve sosyal medyada paylaşıldı. Devamıysa linç. Bu lincin hedefi olan isim de öykücü, romancı, fizikçi, bilgisayar mühendisi; kapatılan Özgür Gündem’in yayın danışma kurulu üyesi ve yazarı olan, bu nedenle tutuklanan Aslı Erdoğan. İddialar yalanlansa, hakikat başka türlü olsa da linç durmadı. O esnada Aslı Erdoğan sağlık sorunlarıyla boğuşuyordu. Hakeza hala öyle. Çünkü yazar IBS yani “irritabl bağırsak sendromu”. Stresle yakından ilişkili bir hastalık. Öyle ki ameliyatı da bu nedenle iyi geçmedi, hala hastanede, risk sürüyor.

Aslı Erdoğan ‘Türklere Kürtlerden nefret etmesi öğretiliyor’ dedi mi?

‘Kendisine yönelik linç kampanyasının’ yazarın sağlığını daha da kötüleştirdiğini ifade eden anne Mine Aydoslu Gazete Karınca’dan Bekir Avcı’ya konuştu. Anne Aydoslu  yazar Aslı Erdoğan’ın hem son sağlık durumunu hem de kızına dönük linç kampanyasını anlattı.

Bekir Avcı: Lince giden süreci hatırlatır mısınız? Kızınız Aslı Erdoğan’ın söylediği iddia edilen ifadeler nelerdi, olayın hakikati nedir?

Mine Aydoslu: Ben sosyal medyayı takip etmiyorum. Aslı da aynı şekilde takip etmiyor. Olayı da üç gün sonra öğrendik. Aslı İtalya’da “La Repubblica” adlı bir gazeteye röportaj veriyor. Buradan röportajı alan Belçikalı bir gazeteci ise kendi kendine “Biz, Türkler, okula başlar başlamaz Kürtlerden nefret etmeye şartlandırıldık” diye bir başlık kullanıyor. Yani İtalya’daki röportajı Belçika’daki bir başka gazete farklı bir başlıkla, kızımın söylemediği cümlelerle tercüme ediyor.

Aslı Erdoğan / Fotoğraf: Pierre-Yves Thienpont – Le Soir
Anne Mine Aydoslu / Fotoğraf: Evrensel

Bu başlığın Aslı’ya ait olduğu söylenerek Türkiye’de öne çıkarıldı. Ama Aslı’nın röportajı verdiği Marco Ansaldo, Aslı’nın bunu söylemediğini ifade etti. Ben de röportajın aslını okudum, röportajda böyle bir şey yok. Bir de Aslı’nın “HDP hariç parlamentodaki partilerin terörist olduğunu” söylediğini iddia ettiler. Bu da yanlış tercüme. Sonradan bu yanlış tercüme için özür de dilendi. Tabi Aslı söylemediği cümlelerden dolayı linç edildi. (İddiaları yalanlayan haberlerin detaylarına buradan ve şuradan bakabilirsiniz)

Bunlar olurken Aslı orada canıyla uğraşıyordu. Ameliyat hazırlığındaydı. Sosyal medyadaki tartışmalardan haberdar olunca kızımı aradım, saat 5:00’ti galiba. O olan biteni yalanladı. Linçin sönmesi lazım ama sönmüş değil, hala da sürüyor. Bu tartışmaları da yanında götürerek ameliyata girdi zaten. Ve bu yüzden de iyi geçmedi ameliyatı. Zaten sağlıklı bir insanı dahi bu linç etkiler. Güleyim mi ağlayayım mı bilmiyorum, “Nobel’i almak için yapıyor” bile denildi yani.

Yani bu linç kampanyası sağlığını direkt etkiledi?

Tabi ki bu tartışmalar çok etkiledi. Bilirsiniz ki bağırsaklar için “ikinci beyin” denir ve stresle çok ilgili. Bu son spekülasyon ve linç onu çok etkiledi. Şimdi başa dönmüş durumdayız. Azıcık çalışır gibi olmuştu bağırsakları ama bu son yaşananların ardından hiç çalışmamaya başladı. Ameliyatın hemen öncesine denk geldi çünkü olay. Dediğim gibi, stresle çok ilgili bir hastalık onunki.

Şimdi sağlığı ne durumda?

Sağlık durumu iyi değil. Bağırsakları çalışmıyor. 45 kiloya düşmüş durumda. Çok zayıfladı. Hastanede şu anda. Ameliyat oldu. Almanya Frankfurt’ta gerçekleşti ameliyatı ve pek iyi geçmedi. Çalışması için bağırsağına pil takıldı ama pille de çalışmadı. Birkaç gün daha umut ederek bekleyeceğiz. Yine çalışmazsa pil çıkarılacak, bağırsağın o kısmı kesilecek. Zor bir ameliyat olacak yani. Zor bir durum.

Annesisiniz, sizi nasıl etkiledi bu linç vakası?

Ben dahi hedef gösterildim. Çok çirkin şeyler söylendi. Kelime bulamıyorum, nasıl bu kadar alçalıyor insanlar… Bazı şeyleri söylerken hakikatine bakmak lazım önce. Ana metni incelemeden mesajlar atmak çok çirkin. Ne denir ki, her şey seviyenin çok düşük olduğunu gösteriyor.

Medyanın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Esas meseleyi okumadan, bir olayın gerçek olup olmadığını bilmeden nasıl yazıyorlar, anlayamadım. Benim aklım ermedi. Bir haber varsa önce o araştırılır, ondan sonra yazılır. Bu da medyanın ne halde olduğunu gösteriyor aslında. Taraf tutuluyor yani.

Kızınız Aslı Erdoğan’ın bu denli hedef alınma nedeni ne sizce?

Aslı dışarıda edebiyat açısından “İstanbullu Kafka” diye adlandırılıyor. Hak mücadelesindeki yeri için de “Türkiye’de özgürlüğün insanı” diye nitelendiriliyor. Onun adına çokça kullanılan ifadeler bunlar. Özgürce düşünüyor, bildiği doğruları da özgürce ve cesurca ortaya koyuyor. Bu nedenle de tepki çekiyor. Türkiye neredeyse ikiye bölünmüş vaziyette. Yarısı ona tepki gösterirken, yarısı da onu yüceltiyor aslında. Ama yurt dışında tabi böyle bir şey yok. Edebiyatçı olarak değeri biliniyor. Edebiyat, insan hakları alanında birçok ödüle layık görüldü. Burada ise yazar ya da edebiyatçı olarak onu düşünmüyorlar bile. Söylediği şeylerin kendi doğruları olduğunu kabul etmiyorlar ve linç kampanyasına girişiyorlar.

Aslı barıştan yanadır, bir ülkenin kendi topraklarına tecavüz edilmediği müddetçe savaşa girmesine karşıdır. Bence de esas olan barıştır, savaş zulümdür. Şimdi de barış taraftarı olduğu için tepki topluyor.

Türkiye’de eskiden beri edebiyatçılar olsun, toplumun önde gelenleri olsun, daime linçlere uğramıştır. Sabahattin Ali mesela. Bir çok yazar daha var. Hepsi nasibini aldı, Aslı da aldı. Bu yüzden şaşırmadım. Türkiye’nin geleneği bu. Hatırlayın, Nobel’i alan Orhan Pamuk için de neler söylendi. “Bir cümle söyledi diye Nobel aldı” denildi ama Orhan Pamuk’un bir edebi değeri var elbette. Ama ona bakan yok ki Türkiye’de. Kendi değerlerini bilmiyorlar. Kendi istedikleri gibi olmayanları linç ediyorlar. Bu linç sadece sosyal medyada da değil. Sokakta biri “hırsız” diye bağırıyor, o kişi linç edilmeye kalkılıyor. Linç etmenin bir cinayet olduğunu, suç olduğunu düşünen yok.

Çarpıtılsa da veya yanlışlığı açıklığa kavuşmuş olsa da dolaşıma giren sözler bir kesim tarafından sahiplenildi, bir taraf ise buna şiddetle itiraz etti. Nihayetinde bu tartışma bize ne gösteriyor?

Türkiye’nin hali pürmelalini gösteriyor.

Eklemek istediğiniz bir şey, bir çağrınız var mı?

Her şeyi geniş perspektiften görmek lazım. İnsan düşünür. İnsan olduğu için düşünür. Ve o düşüncesini de ifade eder. O kendi doğrusudur. Bunu karşı taraf kabul eder ya da etmez ama söylenen şey dinlenir. Fakat böylesi hareketleri anlamak mümkün değil.

Düşündüklerini cesaretle söyleyen biri benim kızım. Ne olursa olsun yine doğru bildiklerini söyleyecek, yazacaktır. Kızım olduğu için söylemiyorum ama Aslı iyi bir yazardır. Tüm dünyanın sevip saydığı bir yazardır. Ama ben anne olarak onun sağlığını düşünüyorum elbet. Benim için en önemlisi o. Bu ameliyat iyi olmadı. Pil takılmasına rağmen bağırsakları çalışmadı. Daha devam ediyor. Orada da mücadele veriyoruz. Bu linç sağlığını çok etkiledi. Son bulması lazım.