Israil'in Gazze’ye yönelik saldırıları sürerken İsrail sevdalısı kıt zekalılar bu İsrail’in Karabağ savaşında Azerbaycan'ı desteklediğini ancak Filistin ve Arap ülkelerinin KKTC’yi tanımadığını söyleyip durmuştu. Gerçi şimdi sesleri çıkmıyor ama farklı bir hamle için pusuda bekledikleri kesindir.
Bu tipler genetik olarak karanlık ve pis işlerden hoşlanır.
Daha önce bu köşede bu tiplere gereken yanıtı vermiştim ama KKTC medyasında son zamanlarda İsrail ile ilgili haberler çoğalınca bir kez kez daha yazayım dedim. Bu tiplerin çok sevdiği ve Bakü’de uğruna bazı Azerilerin gösteriler düzenlendiği İsrail; olası bir saldırı karşısında (Örneğin Türkiye’den) kendilerini savunmak için Kıbrıslı Rumlara hava savunma sistemi (Demir Kubbe) inşa ediyormuş. Tam da Kıbrıs ( Rum tarafı) Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in Doha’da Erdoğan müttefiği Katar Emiri Temim El-Sani ile her alanda işbirliği konularını konuştuğu (Pazar günü) ve anlaşmalar imzaladığı sırada. Dünyadaki tüm İslamcılara her konuda yardım ettiği bilinen El-Sani ise Kıbrıs, İsrail ve Gazze gazının peşinde. 11 bin kilometre kare yüzölçümü ve yaklaşık 500 bin nüfusu ile İslamcılara para yetiştirmek kolay değil. Katar’ın eski Başbakanı Hamed Bin Casim Ekim 2017’de “Esad’ı devirmek için 130 milyar dolar harcadık ve her şeyi Türkiye üzerinden yaptık’ demişti.
Büyük olasılıkla her şeyi ülkesinde bulunan iki Amerikan üssü yönlendirmesiyle yapmıştır çünkü ABD; Irak, Afganistan ve Suriye’nin doğusunu işgal etme ve PYD/YPG’ye yardım operasyonlarını bu üslerden yönetmişti.
Coğrafyamızı perişan eden ‘Arap Baharı’nın tek kazançlı ülkesi İsrail’in ise Rum tarafı ile askeri, istihbarat ve gaz konuları başta olmak üzere her alanda işbirliği yaptığını ve sık sık ortak askeri tatbikat düzenlediğini herkes biliyor.
Aynı İsrail’in ‘karanlık’ adamları Kıbrıs’ın Türk tarafında yani İsrail dahil hiç kimsenin tanımadığı KKTC’de bol miktarda arazi satın aldığı, hayali şirketler kurduğu ve yat limanı inşa edip işlettiğini de herkes biliyor. KKTC’yi tanımayan İsrail’in müttefiği Azerbaycan ve Kazakistan ise İsrail’in petrol ihtiyacının %65’i karşılıyor ve bu petrol borularla Ceyhan’a geliyor ve buradan tankerlerle Hayfa’ya taşınıyor. Bu arada Orta Asya’nın ‘Türk kökenli’ Müslüman Cumhuriyetlerinin de KKTC’yi tanımadığını hatırlatalım.
Yine hatırlatalım ki 22 Mayıs 2022’de ‘Benim için Artık Miçotakis diye biri yok’ diyen Erdoğan İsrail ile bir çok işbirliği anlaşmasına imza atan aynı Miçotakis ile buluşmak üzere 7 Aralık’ta Atina’ya gidiyor.
AKP yönetiminde Ankara’nın KKTC’deki derdi bambaşka ve olup bitenleri izleyerek kendi siyasi, ideolojik ve stratejik planlarını uygulamaya çalıştığı ortada.
Adı üzerinde : Anavatan.
‘Anavatan’ olmak kolay değil.
Her şey ondan sorulur ama ona kimse bir şey soramaz.
Örneğin Türkiye’deki voleybol turnuvasına katılmak üzere Kahramanmaraş’a gelen ve 6 Şubat depreminde İSİAS otelinde yaşamını yitiren ‘Yavruvatan’ın yavrularını hatırlayan olmazsa da olur!
Başka çelişkiler de var.
Örneğin Macaristan Başbakanı Orban Gazze savaşında İsrail’e destek veriyor. Ukrayna savaşında Ruslar gibi Ortadoks olan Kıbrıslı Rumların tersine Orban Rusya’yı kolluyor ama onun en yakın dostu Erdoğan İsrail’e ‘terörist devlet’ diyor. Aynı Macaristan’ın Cumhurbaşkanı Katalin Novak ise önceki gün Kahire’de geçen yıla kadar Erdoğan’ın en büyük düşmanı Sisi ile çok samimi pozlar verdi.
Aynı Sisi daha bir yıl öncesine kadar düşman bildiği ve Haziran 2017’de Suudi Arabistan ve BAE’ne destek vererek devirmeye çalıştığı Temim El-Sani ile birlikte ve ‘Büyük Patron’ ABD’nin gözetiminde Gazze’de ateşkes anlaşmasını sağladı.
Libya ise başka bir çelişkinin merkezi.
Gazze’de Hamas ile İsrail arasında arabuluculuk yapan Mısır ve Katar’ın Libya’da çatışan gruplara ayrı ayrı destek verdiği biliniyor. Katar Emiri Temim; Türkiye’nin desteklediği silahlı gruplara destek verirken Sisi; Suudi Arabistan ve BAE ile birlikte Türkiye’nin desteklediği gruplara karşı savaşanlara yardım ediyor.
Garip ama tümüyle gerçek.
Herkes her şeyi biliyor ama bilmiyormuş gibi davranıyor.
Boşuna dememişler :
“Ortadoğu’da kimin eli kimin hangi cebinde ne arıyor belli olmaz”!
Ya da belli ama YİYATRO gereği herkes sahne dışında kalmamak için rolünü en iyi şekilde oynuyor.
Hani şu demokrasi dedikleri hikaye!
İki manşet ve üç Goebbels’vari hamasi konuşmayla bu iş tamam.