Bir öğretmen anlatıyor, diye başlıyor haber.
“İlköğretim çağında ‘hayalet’ kız öğrenciler var. Okula kayıtlı görünüyor ama gelmiyor. Sınav zamanları sakallı cüppeli adamlar getiriyor kızı, bir odaya alıp sınava sokuyorlar sonra da götürüyorlar.”
Ne hazin değil mi bunu görüp susanlar da öğretmen. Bu tezgahı bizzat kuran da hesapta eğitimci. Cumhuriyet’ten Figen Atalay’ın haberi. Akşam bekledim ki bir ana haber bülteninde bu ‘önemsiz’ haber okunsun. İstedim ki bir muhabir bu işin peşine düşsün, dert edinsin. Kim bu hayalet kız öğrenciler? En çok hangi semtte bu paravan okullar? Acaba hangi tarikatın pençesine düşmüşler? Gönül ister ki bir haberci… Tıpkı bir öğretmenin anlattığı gibi… Bir haberci peşine düşsün.
Diyeceksiniz ki biz zaten bu soruların cevabını bilmiyoruz muyuz, evet biliyoruz. Zorunlu eğitimin de kılıfına uydurulduğu bu sistemde ‘kazanan’ sayısı arttıkça susan sayısı da artıyor. Mesela üniversite sınavına girecek öğrenciler okullarını yetersiz bulduğunda kısa yoldan ortaöğretim başarı puanını yükseltecekleri ve gitmeden diploma alabilecekleri ‘hayalet okulları’ tercih edebiliyorlar. Ve böylece kafaları rahat bir şekilde sözüm ona sınava hazırlanıyorlar. Haberin kaynağı bu durumu onuruna yediremeyen eski bir özel okul öğretmeni.
Özel okulculuk hayalet olmayı içine nasıl sindirir
Ve bu sayı gittikçe artıyor. Çünkü Türkiye’de özel okulculuk çıkmaza saplandı kaldı. Veli mutlu değil, öğrenci neyi ne kadar öğreniyor bilinmiyor çünkü ölçülemiyor. Öğretmen deseniz asgari ücretle çalışmaya zorlanıyor. Hal buyken adım başı adı sanı duyulmamış bir dolu özel okul türedikçe türüyor. Hoş adı sanı duyulanları da özel okul öğretmenleri sendikası çalışma koşulları ve düşük maaşlarla ilgili bol bol ifşa ediyor. Hasılı bu işte bir tuhaflık olduğu belli zaten. Fakat eğitim bu ülkede artistlerin sevgilileri kadar bile haber değeri taşımadığı için henüz enkazın farkında değiliz. Ancak şunu unutmayın ki, Frankenstein eninde sonunda uyanacak ve elbette yaratıcısını yok edecek.
6 yaşında evlendirilen H.K.G. artık hayalet değil
Nasıl unuturuz değil mi, kanımızı donduran o fotoğrafları… Türkiye 6 yaşındayken 29 yaşında bir adamla evlendirilen H.K.G.’nin öyküsüyle şoke olmuştu. Peki ya çöp evden belediye çalışanlarının çıkardığı yıllarca gün yüzü görmemiş çocuk… Normal şartlar altında bu hayalet çocukların aranıp bulunması gerekirdi. Neden bu çocuklar okulda değil, sorusunun cevabının peşine düşülmeliydi. Düşünün ki bir çocuğun hayatta kalması tesadüflere bağlı. Hele de bir hayalet çocuksanız mucizelere…
Artık H.K.G. de şimdilerde 9 yaşına yaklaşan kızı da hayalet değil. Bakanlığın açıklamasında artık iki diploma sahibi bir aşçı adayı olduğu açıklanmıştı. H.K.G.’yi yapayalnız bırakan bu sistemin mahkeme önündeki kalabalığını hatırlayın. Ve yıllarca nitelikli cinsel istismara maruz kalmış tek başına bir kadının kızıyla verdiği hayatta kalma mücadelesini. Eğer gitmesi gereken okulu onu hayalet kabul etmeseydi belki de bu eziyeti çekmeyecekti.
Şimdi tekrar tekrar sormak zorundayız kim bu hayalet kız öğrenciler? Ve sistemin bu utanç verici açığı acaba kaç kız öğrencinin yitip giden hayatına mal oluyor? Bu gerçeği bile bile başını yastığa rahat koyma Türkiye.