Bugün aslında Selahattin Demirtaş'ın birçok aydına, gazeteciye ve bana da gönderdiği “çağrı mektubunu” yazacaktım ama gündeme Canan Kaftancıoğlu’nun Yargıtay tarafından onanan kararı “bomba” gibi düşünce Demirtaş’ın mektubunu bir sonraki yazıya bıraktım…
Yargıtay’ın Kaftancıoğlu kararından hemen sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çok doğru bir hamleyle iktidara “elini gördüm” diye rest çekti. Açıklama yapmak ve tavır koymak için CHP milletvekillerini İstanbul İl Başkanlığı önüne çağıran Kılıçdaroğlu, daha sonra İstanbul’un dört bir yanından gelen CHP’lilerin toplandığı il binası önünde önemli bir hamle daha yaparak 21 Mayıs’ta Bursa’da yapılacak “Milletin Sesi” mitinginin İstanbul’a alındığını duyurdu…
“Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganları arasında Kaftancıoğlu ve İmamoğlu ile birlikte kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu kısa olan konuşmasında Erdoğan’a “Sen iki yüzlüsün, fırsatçısın, zorba ve manipülatörsün. Zulmün ve küstahlığın artık son buluyor" diye meydan okudu. “Cezalandırmaya çalıştığın Canan'ın arkasında koca bir halk var, halkın iradesi senden büyüktür. Canan bizimdir, herkes duysun. Hiç endişe etmeyin zalimin zulmü karşısında hiç geri adım atmayacağız. Adalet bu ülkeye ya gelecek ya gelecek” dediğinde ise Canan Kaftancıoğlu hemen yanı başındaki Kılıçdaroğlu’na sarılırken, duygusal atmosferin de etkisiyle alandan da “Canan Kaftancıoğlu yalnız değildir” sesleri yükseldi…
SÜRPRİZ YOK!
Kılıçdaroğlu’nun iktidara resti ve meydan okuması önemliydi. Çünkü iktidarın emrine girmiş yargının bu kararında herhangi bir sürpriz maalesef yoktu. Zira AKP uzunca bir süredir iktidar kaybedeceğini görüyor, hatta biliyordu. Bunu bilen AKP’nin siyasi ömrünü uzatmak adına bütün kozlarını devreye sokmaya, seçim sürecini de bir “ölüm kalım” mesesine dönüştürmeye hazırlandığını, seçim için bir “yol temizliği” yapmak istediğini de süreci takip eden herkes biliyor ve işin doğrusu böyle bir kararı da bekliyordu!
HDP belediyelerine yapılan kayyum atamaları, AİHM kararlarına rağmen Osman Kavala’ya ve Selahattin Demirtaş’a yönelik intikam hamleleri bir Türkiye gerçeği olarak son yıllara damgasını vurmuştu. Uluslararası alanda hukukun, demokrasinin yerine hızla otoriter yaklaşımlar alınca AKP’nin de hukuksuzlukta eli biraz daha güçlenmişti. Nitekim iki kez beraatle sonuçlanmış Gezi Davası’nda verilen mahkumiyet kararları HALK TV, TELE1, KRT, FOX gibi televizyon kanallarına ardı ardına verilen cezalar hukuk dışı yeni hamlelerin habercisi gibiydi. Yargıtay’ın Canan Kaftancıoğlu kararı bunun üzerine geldi. İktidar için de, iktidarın emrindeki yargı için de sorun Kaftancıoğlu’nun ne söylediği değildi, sorun İstanbul seçimlerinin kaybedilmesiydi. İstanbul’un hem de iki kez kaybedilmiş olması siyasi intikam için Kaftancıoğlu’nun hedef seçilmesine yetiyordu!
Gezi ve Kaftancıoğlu kararından sonra HDP’nin kapatılması, Ekrem İmamoğlu’nun 1 Haziran’da yapılacak ceza davasında mahkum edilmesi gibi kararlar istemesek de çoktan sürpriz olmaktan çıkmış durumda. Sorun hakaret olsa, sorun terörle ilişki olsa Kaftancıoğlu’na 9-10 yıl önce attığı tweet'lerden dolayı ceza veren yargı istisnasız bütün AKP yöneticilerine FETÖ’den dolayı ceza verirdi. Aradan geçen 6 yıl içinde iktidar FETÖ’nün siyasi ayağını bulmak bir yana, Fettullah Gülen ile fotoğrafı olanları bakan olarak ödüllendiriyor!
Gerçek şu ki iktidarla hukuk yarışına girerek alınabilecek hiçbir sonuç yok, belli ki iktidar siyasi ömrünü uzatmak için daha da sertleşecek! Üstelik hukuksuzluk hakimler eliyle yapıldığı için alınan siyasi kararların hukuksuz olduğunu anlamakta halen zorlanan ciddi sayıda insan var!
Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun Bursa’da yapılacak mitingi İstanbul’a taşıması bu gerçeğe karşı atılacak adımların önemli bir hamlesine dönüşebilir. Eğer bu hamle “Dünün mağdurlarının, bugün mağrur olduğu bu ucube sistem Türkiye’yi daha fazla taşıyamaz” diyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve diğerleri ile de bütünleşip, 6’lı masa başta olmak üzere 6’lı masayı da aşan ve “hak hukuk adalet” isteyen herkesin ortak mitingine dönüşürse AKP’nin hukuk dışı hamleleri boşa düşürülebilir, Türkiye yeni bir 2015 süreci yaşamaz!
Yapılması gereken bu, çünkü Türkiye AKP’nin elinden kurtarılmalı!